Ekonomi yönetimi iç talebi baskılamayı hedefliyor ancak atılan adımlar amacına ulaşamıyor. Halkın harcamaları ise temel ihtiyaçlara gidiyor.

TÜİK’in eski Başkanı Prof. Dr. Sait Erdal Dinçer Ocak 2022’de yaptığım söyleşide hayat pahalılığını ölçmediklerini belirterek, “Yaşam maliyetini değil, 84 milyon için enflasyonu ölçüyoruz” demişti.

Enflasyonu yenebilir miyiz, zaman içinde belki, olabilir. Ama ya hayat pahalılığını?

Erdoğan’ın hayat pahalılığını kabul etmiş olması, bir anlamda gelir artışının enflasyonun çok altında kaldığının itirafıdır.

Enflasyonu yok etsek, yani sıfıra indirsek… Vatandaş nefes alacak, geçim sıkıntısını atlatacak mı? Ne gezer!

Ekonomik kriz, salgının yeni zirvelere ulaşmasına rağmen çalışanların gündeminde son sıralarda yer aldı. Hayat pahalılığı ve enflasyon çalışan kesimin ana endişesi oldu.

Ekonomide “hayat pahalılığı” ile “geçim sıkıntısı” aynı anlamı taşımaz.

Enflasyon kasımdan sonra aralık ayında da eksi çıktığı için milyonlarca memur ve emeklinin zammı adeta eridi.

Hayat pahalılığı denen şey alım gücümüzün, çarşı pazardaki fiyatlar karşısındaki acizliğidir.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan haziran ayına dair enflasyon verileri, yıllık enflasyonun çift hanelerde tutunmaya devam ettiğini gösterdi.

Mayıs ayında enflasyon rakamları yüksek çıktı. Tüketici fiyatları endeksi (TÜFE) nisan ayına göre yüzde 2.42, bir önceki yılın mayıs ayına göre ise yüzde 7.12’lik artış gösterdi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, “Asgari ücrete temmuzda ara zam gündemimizde yok” dedi.