Yine senenin son iş gününde yazmak bana düştü. Geçmiş bir yılı değerlendirecek olursak emek cephesi adına çok da iç açıcı bir tablo çıkmıyor ortaya. OHAL altında grevler, direnişler, hak kayıpları, yasal değişiklikler var listede. Türkiye işçi sınıfı 2017’de de, kazanç gibi gösterilen hak kayıpları yaşadı. Ama tüm olumsuzluklara rağmen dipdiri bir işçi sınıfı var. Ve her ne kadar apolitikleştirmeye çalışılırsa çalışılsın, tepkisini göstermekten çekinmeyen, bazen örgütlü olduğu sendikaya da kafa tutan ve ne dediğini iyi bilen bir işçi sınıfı.
İşte bu yüzden umudu yitirmemek gerek. Gelecek günler mutlaka aydınlık olacak.
Bir yılı kapatırken sözde umut taciri iktidarın taşeron işçilerine müjde diye sunduğu kadroya alınma hikayesinin aslı ortaya çıktı. İşçi açısından bakıldığında da hüsran, sendikalar açısından da hüsran. Hükümet sağ gösterip sol vurdu ama Türk-İş’e. Mehmet Akkaya da yazdı. Ben de başka bir yönünden yazacağım.
Sağlam kaynaklardan aldığım bir bilgiye göre, hükümet bu torba KHK’da yer alan taşeron düzenlemesi sayesinde bir taşla iki kuş vurmayı amaçladı ve vurdu. Amaçlardan biri, Türk-İş’in 2018 itibarıyla en büyük işçi konfederasyonu olmaması idi. Şimdi düzenleme ilan edildikten sonra öğreniyoruz ki, kadroya geçebilmenin şartları var ve birisi de, Hak-İş Konfederasyonu’na bağlı sendikalardan birine üye olmak. Televizyon haberlerinde işçiler kendilerine bu baskıların yapıldığını açıkça söylüyorlar. Hak-İş başkanı düzenlemeyi, “Çalışma hayatının en büyük reformu” olarak değerlendiriyor. Bir de sendikacılar işçiyle aynı dili konuşmalı bence; reform Türkçe değil! Ya da uzmanları Türkçe öğrenmeli. Hak-İş başkanı bu düzenlemeyi reform(!) olarak değerlendirmesin de ne yapsın?
Peki bu duyumları Çalışma Bakanlığı koridorlarından biz duyduk da, Türk-İş duymadı mı? Duymuştur elbette. Türk-İş tarafından torba KHK hakkında bir rapor hazırlanmış ve Başbakan’a sunulmuş ya da sunulacakmış. Bence çok da iyi yapmışlar. İşçiyi taraf olarak görmemek kabul edilemezdi. Türk-İş yönetiminin bu girişimini takdir ediyorum. Yalnız şimdi karşılarında fikir sorulmamanın yani tavrın ötesinde eylem var. Hükümet kanadı Hak-İş’in bir sendikası gibi çalışıyor. Eğer iddialar doğru ise bugün Türk-İş yönetim koltuklarında oturanlara çok iş düşüyor. Bu adrese teslim operasyonu ortaya çıkartmak ve bertaraf etmek.
YARGIDA ÖZELLEŞTİRME YILI
2018 yılında artık hukuku atlama girişimleri de hayata geçecek. Arabuluculuk düzenlemesi yeni yılla birlikte başlıyor. İşçiler ihtilaflı konularda artık mahkemeden önce arabulucuya gidecek. Bence yasal kadılık dönemi başlıyor. Mahkemelerin yükü azaltılacakmış. Bunun başka yolu yok muydu ki, yargıyı özelleştirdiler anlayamadım. İşçi işverenle ya da işveren vekilleriyle karşı karşıya gelip hak arayacakmış! Umuyor ve diliyorum ki bu uygulama işçilerin hakkını küçülten bir uygulama olmasın ve yine umuyor ve diliyorum ki en kısa zamanda bu yanlıştan dönülür.
Yeni yıl içinde hep umudu barındırır. Umuyorum, başta ülkemizin ve bölgemizin çözümü ve yeniden yükselişi yaşayacağı bir yıl olur 2018. Emperyalizmin ve tüm işbirlikçilerinin yenilgisini göreceğimiz bir yıl olur umarım. Mazlum milletlerle, emperyalist ABD’nin karşı karşıya geldiği günleri yaşıyoruz. 2018’in bu anlamda da dünya tarihine zaferle yazılması en büyük dileğim.
Tüm okurlarımın yeni yıllarını yürekten kutlarken, emek mücadelesinin ve bu mücadele içinde dimdik duran sendikacıların, tüm baskılara rağmen sendikal örgütlenme ve hak mücadelesine sımsıkı bağlı olan işçilerin, yüreğine dünyaları sığdıran cefakar annelerin, geleceğin umudu çocuklarımızın, gençlerin, elleri öpülesi öğretmenlerimizin, fedakar doktorlarımızın, hayata dair üreten, alınteri döken herkesin ve her güne güvenle uyanmamızı sağlayan tüm güvenlik güçlerinin yeni yıllarını kutlarım. 2018 hepimize aydınlığı, huzuru, birliği getirsin.