Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
21 Ağustos 2018
TARIM NASIL ÇÖKERTİLDİ

Buğday ve ürünleri Türkiye´de besin kaynakları arasında en önemli yeri tutmakta. Ayrıca hayvan yemi ve bazı endüstriyel üretim alanlarında da kullanılmakta.

TARIM NASIL ÇÖKERTİLDİ

Buğday ve ürünleri Türkiye’de besin kaynakları arasında en önemli yeri tutmakta. Ayrıca hayvan yemi ve bazı endüstriyel üretim alanlarında da kullanılmakta. 

Hububat ekim alanlarındaki en belirgin artış 1950-1960 döneminde oldu. Bu artış Marshall Planı çerçevesinde 1949’dan sonra tarımda traktör sayısının hızla artmasına bağlı olarak mera alanlarının sürülmesiyle sağlandı. 1970’lerden sonraki artış ise verimdeki yükselmeden kaynaklandı. 
 
Buğday ekim alanları 1991-1995 döneminde 9,6 milyon hektara ulaştı; ancak bu dönemden sonra gerilemeye başlayarak günümüzde 8 milyon hektarın altına düştü. 
 
1986-1995 döneminde yıllık ortalama 19 milyon ton olan üretim, 2006-2015 döneminde 20 milyon ton olarak gerçekleşti. Başka bir ifadeyle buğday üretimi 30 yıldır yerinde saymakta. Çeşit artmasına karşılık; buğday üretiminde belirgin bir artış kaydedilemedi. Ekim alanlarının tarla alanları üst sınırına ulaşması, üretimin kurak şartlarda yapılması, ekim ve başaklanma dönemlerinde kritik su ihtiyaçlarının karşılanmaması verimi (ve dolayısıyla üretimi) kısıtladı. 
 
Ülkemizde hububat üretimi kuru tarım (nadas) koşullarında yapıldığından, rekolte tamamen iklime bağımlı olup; üretimde yıldan yıla büyük dalgalanmalar görülmekte. Örneğin 2015 yılında iklim koşullarının hububat üretimine uygun seyretmesi nedeniyle, buğday üretimi 22,6 milyon ton olarak gerçekleşti. 2016 yılında olumsuz hava koşulları nedeniyle rekolte 2 milyon ton civarında gerileyerek 20,5 milyon tona düştü. 2017’de ise 21,5 milyon ton olarak gerçekleşti. 
 
Buğdayda verim düşüyor 
 
Üretim 30 yıldır yerinde sayarken nüfus yükseldi. Dolayısıyla dışa bağımlılık arttı. 1988’de 53 milyonluk nüfusa karşılık 20,5 milyon ton buğday üretildi. Kişi başına 380 kg. buğday üretildi. 
 
2017’de rekolte 21,5 milyon ton, ülke nüfusu ise 80,3 milyona ulaştı. Kişi başına buğday üretimi 268 kg’a indi. Buradan son 30 yıllık dönemde hububatta verimlilik ve maliyet sorunlarını çözmek adına ciddi bir çaba gösterilmediğini söylemek mümkün. 
 
FAO’nun son verilerine göre dünyada dekar başına 340 kg olan buğday verimi, Türkiye’de 270 kg. civarında. Bu durum, hububatta verimi artırmak için daha çok çaba harcanması gerektiğini ortaya koymakta. 
 
Buğday Türkiye’nin her bölgesinde yetiştirilebilmekle birlikte özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde yaygın. 2017’de ekmeklik buğday üretiminde yüzde 32’lik payla İç Anadolu Bölgesi ilk sırada yer aldı. İç Anadolu’yu yüzde 18’le Marmara ve yüzde 15’le Güneydoğu Anadolu Bölgesi izlemekte. Üretimden en az pay ise yüzde 7’yle Doğu Anadolu ve Ege bölgeleri almakta. 
 
Makarnalık buğday üretiminde ise ilk sırayı yüzde 38’lik paylarıyla Güneydoğu ve İç Anadolu bölgeleri almakta, bu bölgeleri sırasıyla Ege (yüzde 13) ve Akdeniz (yüzde 8) bölgeleri izlemekte. 
 
Buğday ithalatı beşe katlandı 
 
Türkiye’de, son yıllarda buğday üretim ve kalitesinde yaşanan sorunlar nedeniyle talep karşılanamamakta ve ithalata başvurulmakta. Dışa bağımlılık oranı her geçen yıl artmakta. Bu duruma FAO raporlarında da dikkat çekiliyor. Raporlarda önemli bir buğday üreticisi olan Türkiye’nin dışa bağımlılığının arttığı ve gıda güvenliğini giderek yitirdiği yer almakta. 
 
Bu çerçevede 2002 yılında 1,1 milyon ton olan buğday ithalatı; 2014’te son yılların en yüksek seviyesi olan 5,3 milyon tona ulaşıp; 2017’de 5 milyon ton olarak gerçekleşti. Son 5 yılda yapılan ithalat ortalama olarak 4,5 milyon ton civarında.
 
Türkiye son 16 yıllık dönemde yaklaşık 50 milyon ton buğday ithal ederek karşılığında 13 milyar dolar döviz ödedi. 
 
Son yıllarda navlun ve rekabetçi fiyat avantajına bağlı olarak Rusya Federasyonu, Ukrayna, Litvanya, Meksika ve Kazakistan’dan buğday ithal ediliyor. 
 
Çiftçi tarımdan kazanamıyor 
 
1980’li yıllarda başlayan ve 2000’li yıllarda doruk noktasına çıkan neoliberal politikalar, çiftçileri piyasanın vahşi koşullarına terk etti; bu süreç buğday üreticisini de derinden etkilendi. Uzun yıllardan bu yana buğday üreticisinin eline geçen para maliyetin altında kalmakta. 
 
Tarımsal üretimde kullanılan girdilerde (gübre, tarım ilacı, mazot gibi) ithalata bağımlılık giderek daha da artmakta; günümüzde tarımın, çiftçinin en başta gelen sorununu yüksek girdi maliyetleri oluşturmakta. 
 
Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre; 2002-2018 yıllarını kapsayan 16 yıllık dönemde ekmeklik buğdayın alım fiyatı yüzde 350’lik bir artış gösterdi. Buna karşılık üretimde kullanılan kimyasal gübre ortalama yüzde 500, mazot yüzde 400, yem ise yüzde 550 oranında arttı. Bu rakamlar buğday üreticisinin ne kadar mağdur edildiğini açıkça ortaya koymaktadır. 
DİĞER HABERLER
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE
YIKIMIN FATURASI EMEKÇİ İLE EMEKLİYE

OCAK’TA açıklanan 17 bin 2 TL’lik asgari ücrette döviz kurları nedeniyle meydana gelen kayıp 1.612 TL’ye ulaştı. En düşük memur maaşı ise 3 bin 94 TL eridi. 10 bin TL’lik en düşük emekli maaşı ise 399 dolardan 310 dolara geriledi.

YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU
YAŞLININ KADERİ YOKSULLUK OLDU

Derinleşen ekonomik kriz ve hayat pahalılığı yaşlıları yoksulluğa mahkûm etti. TÜİK verilerine göre yaşlılarda yoksulluk patlaması yaşandı. Ülkedeki yaşlılarda yoksulluk oranı 4 yılda yüzde 7,5 arttı.

İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR
İŞSİZLİK YENİDEN KRİTİK SORUNLARDAN BİRİ OLABİLİR

İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, gelecek aylarda istihdamın seyrinin, büyümedeki yavaşlamanın keskinliği ve süresine bağlı olarak şekilleneceğine dikkat çekerek, “İşsizliğin Türkiye ekonomisinde yeniden kritik sorunlardan biri olması ihtimal dahilinde” uyarısında bulundu.

ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?
ÜCRETİ ÖDENMEYEN VEYA EKSİK ÖDENEN İŞÇİ NE YAPABİLİR?

Ekonomik kriz derinleştikçe toplu iş sözleşmesi kapsamındaki işçilerin ücret ve yan ödemelerinin ödenmesinde giderek artan sıkıntılar yaşanacağı açıkça görülüyor.