MALİye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı’na göre 2019’daki 60 milyar TL’lik kemer sıkma kalemlerinin 10,1 milyar TL’si sosyal güvenlik alanında yapılacak. Sosyal Güvenlik Kurumu, emekli aylıklarını ve sağlık harcamalarını ödemekle yükümlü olduğuna göre bu kısıtlama ne anlama gelecek? Yakından bakalım. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) yurttaşların hastalık, işsizlik, sakatlık, ölüm ve analık halinde korunmasını sağlamakla, emekli aylıklarını ve sağlık harcamalarını ödemekle yükümlüdür.
SGK’nın en önemli gelir kalemlerini vatandaşların ödediği primler ve devlet katkısı oluştururken, giderlerinin en önemli kısmım ise emekli aylık ödemeleri ve sağlık harcamaları oluşturmaktadır.
2017 yılı Sosyal Güvenlik Kurum gelirlerinin yaklaşık yüzde 72’sini prim gelirleri, yüzde 18’ini devlet katkısı, yüzde 10’unu ise faiz, gayrimenkul ve faturalı ödemeleri oluşturmaktadır. Kurumun giderlerinin ise yüzde 67’sini emekli aylıkları, yüzde 25’ini sağlık giderleri, yüzde 8’ini ek ödeme, faturalı ödemeler ve diğer giderler oluşturmaktadır.
301 milyar TL açık
SGK’yı siyasi malzeme yapanlar her seçim döneminde oy avcılığı için prim borçlarının ertelenmesi, silinmesi, prim teşviki, prim indirimi vb. uygulamalarla SGK’nın mali gelir-gider dengesizliği giderek artırdı. Kriz ve dövizdeki yükselişle yüzlerce işyeri kapanmakta, binlerce işçi işten çıkarılmakta. İnsani koşullarda yaşamı sürdürebilmek için yeterli gelire sahip olamama durumu yani yoksulluk giderek artmakta. Sosyal devlet anlayışına sahip ülkelerde sosyal güvenlik politikalarının asli önceliğini vatandaşların sağlık hizmetlerine erişebilmeleri ve işsizlik ile yaşlılık durumlarında gelir güvencesine sahip olmaları oluşturur.
Resmi verilere göre SGK’nın gelir – gider dengesi AKP hükümeti döneminde (2003-2017) kronik hale gelmiş ve parmak hesabı ile toplam 301 milyar TL "açık" oluşmuştur. SGK finansman açığının tarihi zirve yapması işçiler, emekliler, sağlık hizmetine gereksinimi olanlar ve sağlık işletmeleri açısından sıkıntılı günlerin geleceğine işaret etmekte.
İş ve sağlık alanında bizi ne bekliyor?
* Kıdem tazminatının yeniden yapılandırılması ve emekli maaşlarının düşürülmesi.
* Performansa göre esnek çalışma ve ücretlendirme sistemi, sağlık çalışanın emek değerinin düşürülmesi.
* Genel Sağlık Sigortasına ek olarak vatandaşın cebinden tamamlayıcı ve destekleyici sağlık sigortası için ek prim talep edilmesi,
*Katılım payı ve ilave ücretlerin artırılması ve uygulamanın yaygınlaştırılması,
* Sağlık hizmetine ihtiyacı olan vatandaşların cebinden daha çok ödeme yaptırılmasının sağlanması.
* Tanı/tedavi sürecinin bilimsel uygulamalar yerine ‘performans’ ilkelerine göre yapılması.
* Güvenli/etkin olan uygulama ve tıbbi malzeme yerine, ucuz ve kârlı olanın tercih edilmesi.
* Birçok ilacın ödeme kapsamından çıkarılması, özellikle ithal ve hayati öneme sahip ilaçlara ulaşılamaması.
* Başta kamu olmak üzere birçok sağlık işletmesinin borçlarını ödeyememesi ve iflas etmesi.
Sağlıkta eşitsizliklerin giderek artacağı, tıbbi hizmetlere, tıbbi sarf ve medikal malzemelere, ilaca erişimin vatandaşların büyük bir çoğunluğu için sıkıntılı hale geleceği bir sürece doğru hızla ilerliyoruz.