Son 30 yılda yeni çalışma biçimleri türedi. 40 çeşit çalışma biçimi, 40 parçaya bölünmüş işçilik oluştu. Büyük kısmı AKP’nin 2003’te yasa ile getirdikleriydi. Bir kısmı da yakın zamanın emrivakileri…
Maksat, kıdem ve ihbar tazminatını, iş güvencesini ortadan kaldırmaktı. Farklı çıkar grupları oluşturmak, işçi sınıfını bölmekti. Sınıfı, can derdine düşmüş bireyler haline getirmekti. Sendikalaşma, toplusözleşme yapabilme olanaklarını ortadan kaldırmaktı.
ESNEK ÇALIŞMA
2003’te 4857 sayılı İş Kanunu, “esnek çalışmanın” bütün biçimlerini yasalaştırdı. Çağrı usulü çalışma, uzaktan ve yarı zamanlı çalışma… 2008’de başlayan kriz sonrası, 2011’de uygulamaya sokulan Ulusal istihdam Stratejisi’nin dört temel amacından biri esnek çalışma idi. Her alana, her mevzuat değişikliğine sokuşturuldu. Kriz derinleşiyor. Hükümet ve işveren daha çok sarılacak esnek çalışmaya. Belli.
BELİRLİ SÜRELİ SÖZLEŞME
Belirli süre sonra bitecek ve tekrarlanmayacak işlerde türetildi. İş bitince sözleşme kendiliğinden bitiyor, kıdem ve ihbar tazminatı, iş güvencesi olmuyor, işe iade davası açılamıyor. İşverenin en sevdiği çalışma biçimi.
Yargı, zorunluluk yokken tekrarlanan sözleşmelerde oyunu bozan kararlar veriyor, sözleşmeyi belirsiz hale çevirince işveren, yargıyı da aşmak, her durumda bu şekilde çalıştırabilmek istiyor. Krizde niyet daha çok depreşecek, belli.
KİRALIK İŞÇİLİK
4857 sayılı yasa ile başladı. Holding bünyesinde ya da şirketler arasında işçi kiralamaya izin verdiler. Özel istihdam bürolarının kurulmasına izin verdiler. 2016 sonunda da tek işi işçi kiralamak olan bu şirketlere işçi kiralayabilme izni verdiler. Ulusal İstihdam Stratejisi’nde işsizliği azaltacağı varsayılan kölece çalışma biçimlerinden biri bu idi. Kiralamada ikinci adım İŞKUR’un yapısını ve çalışma biçimini değiştirmek oldu. İŞKUR köle tacirliği merkezine dönüştürüldü. Artık hem özel istihdam bürolarına kuruluş izni veriyor hem de bizzat kendisi işçi kiralıyordu. Kiralamanın adına “Toplum Yararına Çalışma Programı” dediler. Yılda 200 bin işçiyi İŞKUR’dan kiralamaya başladılar. Kriz derinleşiyor. Köle ticaretini andıran kiralama yayılabilir.
DENKLEŞTİRME
4857 sayılı yasa ile işverene, haftalık çalışma süresi olan 45’i 4 aya yayabilme fırsatı verdiler. Örneğin fazla mesai ücreti vermeden iki hafta boyunca her iş günü 11 saat işçiyi çalıştırabilmek demekti. Denkleştirmenin yayılması riski var.
SÖZLEŞMELİ PERSONEL
Kamudaki taşeron işçilerine çarpık kadro verişmiş olsa da, KİT’lerde ve belediyelerde taşeron işçiliği devam etmektedir. Özel sektörde ise yayılmaktadır. Krizde taşeron işçiliği daha da baş ağrıtacaktır. Belediyelerde yasal dayanağı olmayan “Ek ücretli” denilen çalışma biçimi sürüyor.
Özel okullarda giderek artan ve Milli EĞİTİM atamalarının esas tercihi olan “ücretli öğretmenlik”, güvencesiz çalışma biçimi olarak çalışma hayatını tehdit etmektedir.
DENEME SÜRELİ ÇALIŞMA
4857 sayılı yasa, işe yeni giren işçinin deneme süresini iki aya çıkardı. Hatta toplusözleşmelerle dört aya kadar uzatılabilme fırsatı verdi. Süre hem fazladır hem de kötü amaçlı kullanıma açıktır. Krizde sorun haline gelebilir.
DENETİMLİ SERBESTLİK
AKP’nin başka bir hediyesi(!). Denetimli olarak serbest bırakılan mahkumların, ücret, yol parası ve yemek verilmeden köleden de beter çalıştırılması. Bu insanlık dışı uygulama, 30 bin kişiye ulaşmıştır.
YABANCI KAÇAK İŞÇİLİK
Düşük ücret, sosyal hak yok, kıdem ve ihbar tazminatı yok, iş güvencesi yok… Çoğunda sigorta da yok. Bu şekilde çalışıtırılan yabancı kaçak işçiler, sadece Türk işçisinin kazanımlarını tehdit etmiyor, toplumsal güvenliği de tehdit ediyor. Turizm, tekstil, inşaat, deri-kundura, işportacılık gibi sektörlerde yayıldı, daha da yayılacak, belli.
Kriz demek, yarım maaş demek, ücret artışına yerine ücret düşürülmesi demek, fazla mesai ücretinin verilmemesi, yarım gün çalışma, maaşın için iki, üç, hatta 10 ay sonraya gün verilmek, ücretsiz izin, senelik izne mahsuben ücretsiz izin demek. Sendikadan istifa et baskısı, işin yabancı kaçak işçiye verilmesi tehdidi, konkordato, fabrika yangını demek. Kriz, atılan işçinin başka yerde iş bulamaması demek…
Demem o ki, işçi sınıfını ve sendikaları büyüyen sorunlar, yeni sorunlar bekliyor.