TEKGIDA-İŞ Sendikası, Aydın Söke’de kurulu Sibaş Gıda Fabrikası’nda işten atılan 80 işçinin fabrika önünde başlattığı direnişi büyütme kararı aldı. Tekgıda-lş Sendikası İzmir 7 No’lu Şube Başkanı Ömer Atabey ve Türk-lş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Süleyman Yıldırım, dün Sibaş Gıda Fabrikası’nda işten atılan işçilerle İzmir Konak’ta bir araya geldi. Burada bir konuşma yapan Ömer Atabey, örgütlenme ve işten atılma sürecinde fabrikada yaşananları anlattı. Fabrikada çalışan 233 işçinin 117’sinin Tekgıda-İş Sendikası’na üye olduğunu belirten Atabey, işçilerin e-devlet şifrelerinin alınıp, sendika üyeliklerinin sorgulandığını ardından da önce yerleri değiştirilip, sonra da işten çıkarıldıklarını söyledi. 

 

 

"Fabrika yönetiminin işten çıkarmalara gerekçe olarak "makineleşme" ve "teknolojik nedenleri" ileri sürdüğünü aktaran Atabey, şöyle konuştu: ‘Ancak çıkarılan işçi sayısından daha fazla sayıda olmak üzere 4 ayrı taşeron firmadan işçi çalıştırmaya başlamıştır. Çevre fabrikalara da çıkardıkları işçilerin işe alınmaması yönünde fikir beyan etmiş, kısmen de olsa işçilerin çalışma özgürlükleri engellenmiştir. En son 14 kişinin işten çıkarılması ile iş akdine son verilen işçi sayısı 80’e ulaşmıştır. Tekgıda-İş Sendikası ve işçiler, 28 Aralık itibarıyla fabrika önünde eylem kararı almış ve fabrika önüne çadır kurmuşlardır. Kurulan ilk çadır jandarma tarafından sökülmüş, daha sonra tekrar çadır kuran işçiler, eylemlerine baskı ve kötü hava koşullarına rağmen 78 gündür devam etmektedirler." 

 

Atabey, sendika olarak hem yurtiçinde hem de yurtdışında eylemler yapmayı planladıklarını sözlerine ekledi. Türk-İş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Süleyman Yıldırım da "Biz emek düşmanı da sermaye düşmanı da olmadık. Biz, bize ait olanları almak için mücadele ediyoruz. Dünya genelinde işverenler bir araya gelip, örgütleniyor. Biz de geniş katılımlı bir organizasyon yaparak işverene kendimizi ifade edelim, işletmeyi büyüterek, rızkımızı kazanmak istiyoruz. İşletmeye zarar vermeden uzlaşmak istiyoruz. Şimdiye kadar bu taleplerimize karşılık bulamadık" dedi. 

 

 

Aydınlık’a konuşan üç çocuk annesi Nuriye Akçanerik, işveren düşmanı olmadıklarını sadece ekmeklerinin peşinde olduklarını söyledi. "Bu işyerinin yaşamasını en çok biz istiyoruz" diyen Akçanerik, sözlerine şöyle devam etti: "İlk işe girdiğimde yeşil biber turşusu yapılıyordu. Şimdi ürettiğimizin çoğunu ihraç ediyoruz. Meğer bizim işveren sendika düşmanıymış. Hiçbir şekilde tehditlerinden korkmadım korkmam da. Ben ekmeğimi istiyorum, onun evlatları kıymetli ise bizimkiler de kıymetli. Onların yediği önünde. Gözümüz yok. Bizi sosyal haklardan, sendikadan mahrum ederek eline ne geçecek? Sendika bizim yasal hakkımız. O bunu öğrenecek. Ergeç sendika ile birlikte yaşamayı öğrenmek zorunda." 

 

İşten atlan işçilerden iki çocuk annesi Elif Akçenerik de "78 gündür çadırda yatıp kalkıyorum" diyor. Akçenerik, Sibaş’a 16 yaşında girdiğini belirtti: "18 yaşına girince sigortalı oldum. Aralık 2018 ‘de de sendikalı olduk. O güne kadar hiçbir sosyal hakkımız yoktu. Bir buçuk ayda örgütlendik, yetki aldık ve kapı dışarı edildik, işçi olunca ufkum değişti. İşçinin ne olduğunu, dayanışmayı, çadır direnişinde öğrendim."