Hazine ve MALİye Bakanı’nın 10 Nisan’da açıkladığı "Yeni Ekonomi Programı", "83 yıllık kıdem tazminatı batık ekonomiye kurban mı edilmek isteniyor" sorusuna sebep oldu. Aileleriyle 70 milyona varan kitle… Konfederasyonlar, sendikalar, çalışanlar paniğe kapıldı. Yaklaşan 1 Mayıs’ın baş konusu oldu.
Önceki kıdem tazminatı planlarında toplumu ikna etmeye çalışan hükümetlerin dili çok farklıydı. "Kıdem tazminatı alamayanların da almasını sağlayacağız" diyorlardı. Bu kez bambaşka ifadeler: "BES ile kıdem tazminatı fonunu entegre edeceğiz. 2020’den itibaren her yıl 100 milyar TL biriktirip sektörlere kredi vereceğiz."
Saklamadan, diplomatik sözlerle anlaşılmaz hale getirmeden…
Madalyonun öbür yüzünden görünen ise, etkileneceklerin büyük kısmının AKP seçmeni olduğudur.
O zaman başka bir soru:
20 milyon çalışanı, kendi tabanını bile karşısına almaya zorlayacak kadar mı kötüdür ekonomi?
Demek ki, sandığımızdan da kötü…
S-400 için açıkça bizi tehdit eden ABD’ye, borç para bulmak için gitmek de aynı anlama gelmiyor mu?
20 YILLIK SESSİZ PLAN
Kıdem tazminatının kaldırılması yönünde emperyalist örgütler (IMF, Dünya Bankası, OECD) ve AB hemen her raporlarında baskı yaptılar. 1999’da İşsizlik Fonu ve İş Güvencesi yasalaştığında, OECD, baklayı ağzından çıkarmış, "kıdem tazminatına artık gerek kalmadı" demişti.
Fon yasası çıkarılarak kıdem tazminatının eritilmesi niyeti, 20’ye yakın taslağın konusu olmuştu. Oysa, bazı çalışma biçimlerini yayarak, icat edilen kimi çalışma biçimleri ile kıdem tazminatı hakkı filen ortadan kaldırılıyordu. Geçtiğimiz 20 yıl, bu planın sessiz sedasız uygulandığı yıl oldu.
BELİRLİ SÜRELİ SÖZLEŞME
Bu sözleşme biçimi, belirli süreli işlerde uygulanmaktadır. 2003 yılında kabul edilen 4857 Sayılı İş Kanunu’nun 11. ve 12. maddelerine dayanan sözleşmelerde, işin bitimi ile sözleşme de bitmekte, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı hakkı olmamaktadır.
Kıdem tazminatı vermekten kaçınan işverenlerin, özellikle de taşeron şirketlerde, yasaya aykırı olarak belirli süreli olmayan işlerde de bu sözleşme biçimini işçiye imzalattıkları bilinmektedir. Sayıları on binlerin ötesinde.
MÜTEAHHİT SÖZLEŞMELERİ
Geçtiğimiz yıllarda özellikle Karayollarında ihale alan müteahhitlerin, sürekliliği olan işlerde çalıştırdıkları taşeron işçilerine "belirli süreli sözleşme" imzalattıkları, bu yolla kıdem ve ihbar tazminatı vermekten kurtulmaya niyetlendikleri bilinmektedir. Sayıları binlerin ötesinde.
TOPLUM YARARINA ÇALIŞMA
5510 Sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasına 2 Kasım 2011’de eklenen (g) bendi ile İŞKUR tarafından düzenlenen "Toplum Yararına Çalışma Programları" başlatıldı.
İŞKUR işçi ile sözleşmeyi kendisi yapıyor. Ücreti kendisi veriyor, SGK primini kendisi yatırıyor. Bir işyerine kiralıyor işçiyi. Böylece işçinin, İŞKUR ve çalıştığı yerdeki olmak üzere iki patronu oluyor. İşçi çalıştığı yerde İŞKUR ile yaptığı sözleşmeden ayrıca bir şey talep edemiyor, orada sözleşme varsa ondan yararlanamıyor, sendika varsa üye olamıyor. Sürekliliği olan işi yapsa da, kısa dönemli olarak, "belirli süreli" kiralanıyor. 3, 6 veya 9 ay çalışabiliyor ancak. Bir yılda en fazla 9 ay, peş peşe en fazla 24 ay çalışabiliyor.
Evlenmek, doğurmak, hastalanmak (raporlu da olsa) ya da yakınların ölmesi yasak. Bu sebeplerden biri için bile durumu belgelese, raporu dahi olsa, işe gitmediği günün ücreti kesilir.
Sözleşme süresi bittiğinde işine son verilir. Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı alamaz. 2019’a kadar yıllık 200 bin kişi idi. 2019’da 80 bin kişi planlanmış.
DENETİMLİ SERBESTLİK
5 Mart 2013’te Resmi Gazete’de yayınlanan Denetimli Serbestlik Yönetmeliği, "denetimli olarak serbest bırakılan mahkûmların, kamuya yararlı bir işte çalıştırılabileceğinden" bahseder. Serbest bırakılmış olmasına rağmen, çalışmasının karşılığında ücret alamaz. Yönetmelik "ücretsiz çalışır" diyor. Dolayısıyla kıdem ve ihbar tazminatı da olmaz. Durun, dahası var. Ölmesin, çalışmaya devam etsin diye yiyecek verilirken, bunlara yemek yok, yemek parası yok, yol parası bile yok.
2018 Temmuz’una kadar denetimli serbestlik kapsamındakilerin sayısı 456 bin 157 kişiye ulaştı.
KİRALIK İŞÇİLİK
"Geçici iş ilişkisi" de denilen bu çalışma biçimi, 2003’te çıkarılan 4857 Sayılı İş Yasası’nın 7. maddesi ile mevzuatımıza girdi.
Holdingin bir şirketinden başka bir şirketine geçici olarak kiralanabilmeyi başlattılar. 20 Mayıs 2016 tarihli 6715 sayılı yasa ile, Özel İstihdam Bürolarına işçi kiralama yetkisi verildi, tek işi işçi kiralamak olan şirketler yasalaştı.
Özel İstihdam Bürosu ile "geçici iş ilişkisi" kurarak sözleşme imzalayan işçi, büronun kiralık işçisi olarak gönderildiği işyerinde başka bir hak talep edemez, varsa toplusözleşmeden yararlanamaz, sendikaya üye olamaz, sözleşmesinin bitiminde kıdem ve ihbar tazminatı alamaz.
"Fon yasası çıkarılacak, kıdem tazminatı yok edilecek" korkusu yaşanırken, böylesi çalışma biçimleri ile epeyce bir işçinin kıdem tazminatı hakkı, adım adım ve sessizce ortadan kaldırıldı, kaldırılıyor. Sendikalar ise feryatlarını duymuyor. Duyamazlar. Bırakalım feryadı, konuşmaları bile yasak. Kıdem tazminatı alamadan, ihbar tazminatı alamadan, anında kapı dışındalar.