Prof. Dr. Cüneyt Ulutin, Türkiye’de meslek hastalıklarının çok yaygın olarak bilinmediğini belirterek ‘İşyerlerinde işyeri hekimleri meslek hastalıkları yönünden sorumlu kişilerdir’ dedi.
İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi tarafından "Sağlık Sektöründe İş Sağlığı ve Güvenliği Sempozyumu"nun beşincisi yapıldı. Sağlık Bilimleri Fakültesi tarafından düzenlenen sempozyumda, özellikle sağlık sektöründe çalışanların kendilerini laboratuvar ve elektromanyetik alanlarda korumaları, işletmelerdeki yangın ve acil durum yönetimi, atık yönetimi gibi konular tartışıldı. Sempozyumun açılışında konuşan İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cüneyt Ulutin, hükümetin, yerel yönetimlerin ve üniversitelerin iş sağlığı ve güvenliği konusunda her geçen gün daha da bilinçlendiğini kaydetti. Prof. Dr. Ulutin şöyle devam etti:
‘EN ÇOK MEZUNU OLAN…’
"Türkiye’de lisans bölümünü ilk açan ve yüksek lisansta da en çok mezunu olan bir üniversite olarak şunu söyleyebilirim ki, öncülüğü her zaman elimizde tutmak için bu konuda kültürü yerleştirmeye çalışıyoruz. Buna öğrenciden başlayarak iş sağlığı güvenliği uzmanlığına kadar uzatmayı düşünüyoruz. Sağlık personelinin ne kadar fedakârca çalıştığını bildiğimiz için kendilerini ihmal etmemeleri kendi sağlıklarını koruyabilmeleri amacıyla iş sağlığı ve güvenliğinin sağlık işletmelerindeki risklerini bugün masaya yatıracağız. İşyerinde iş güvenliği uzmanı dışında işyeri hekimleri de var ve mesela meslek hastalıkları yönünden onlar da sorumlu olan kişiler. Türkiye’de meslek hastalıkları maalesef çok yaygın olarak bilinmiyor ve tespit edilemiyor. Biz burada işyeri hekimlerinin de sorunlarını masaya yatırıyoruz, tartışıyoruz."
‘YETERSİZ KALACAK’
Lisans bölümlerinin her geçen gün daha fazla önem kazandığını ifade eden Prof. Dr. Ulutin, "iki yıllık okullar veya çeşitli kurslar sonucunda sınavlara girip C sertifikası almaya hak kazanan pek çok iş sağlığı güvenliği uzmanı var. Artık bunun yeterli olmadığını Türkiye de fark etti ve artık işe alımlarda en az B sınıfı iş sağlığı güvenliği sertifikası olması gerekiyor" dedi. 2020’den sonra yeni düzenlemelerin geleceğini de dile getiren Prof. Dr. Ulutin, "Vakıf üniversitesi olarak 10’dan az çalışanı olan ve yüksek tehlike arz etmeyen işyerlerinde uzaktan eğitim ile buradaki işverene veya işveren temsilcisine iş güvenliği konusunda eğitmeyi hedefliyoruz. Bir berber, cep telefonunu açarak tıraş yaparken bile dersini izleyebilir. Bu sistem 2020’de mecburi hale gelecek ama biz altyapı olarak hazırlığımızı tamamladık" diye konuştu.
‘İŞ GÜVENLİĞİ BİR KÜLTÜR’
İstanbul Büyükşehir Belediyesi iş Sağlığı ve Güvenliği (1SG) Birim Müdür Yardımcısı Hakan Farımaz ise, iş güvenliğinin sadece çalışma ortamlarında geçerliymiş gibi algılandığını ama aslında sağlık ve güvenlik kültürünün hayatın her noktasında olması gereken bir çalışma olduğunu vurguladı, iş sağlığı ve güvenliği alanında günlük hayattan da örnekler veren Farımaz, "Günlük hayatta iş sağlığı ve güvenliği alanında alınabilecek önlemlere, evdeki küçük bebeğin prizlerle uğraşmaması, ev hanımlarının ev işlerini yaparken yaşadıkları postür bozuklukları, çocukların parklarda bisiklet kullanırken kask takmaları gibi örnekleri verebiliriz. Burada ana nokta bir kişinin hayatına dokunmak" dedi. Farımaz, "Yani iş sağlığı ve güvenliği kültürü aslında bir cana, hayata dokunmak olduğu için saha profesyonelleri kişilere eğitim verirken davranış değişikliğine sebebiyet verebilecek şekilde bu farkındalığı sağlamaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı.
‘İŞ KAZALARI AZALDI’
Türkiye’de son yıllarda iş kazalarında ciddi manada azalma olduğunu da kaydeden Farımaz, "Ama bu 6331 sayılı iş Sağlığı ve Güvenliği Kanunuyla birlikte kayıt zorunluluğu daha ön plana çıktığı için kayıt miktarı arttığından dolayı iş kazası son zamanlarda sanki daha fazla oluyormuş gibi gözüküyor. Aslında ciddi kazalar da azalmalar oldu çünkü artık insanlar kendi donanımlarına, kıyafetlerine daha fazla dikkat ediyorlar" dedi.