Unilever, ‘Çay sektöründe yüzde 20 küçülmeye gidiyoruz’ gerekçesiyle üç çay fabrikasından biri olan Artvin Arhavi’deki Lipton Çay Fabrikası’nı kapatma kararı aldı. Fabrikanın kapanacağını öğrenen 89 işçi, bir haftadır fabrika önünde nöbet tutuyor.
Unilever, “Çay sektöründe yüzde 20 küçülmeye gidiyoruz” gerekçesiyle üç çay fabrikasından biri olan Artvin Arhavi’deki Lipton Çay Fabrikası’nı kapatma kararı aldı. Fabrikanın kapanacağını öğrenen 89 işçi, bir haftadır fabrika önünde nöbet tutuyor. Aydınlık’a konuşan işçiler, fabrikanın üretime devam etmesini istedi. Fabrikada 10 yıldır imalat işçisi olarak çalışan Mustafa Şahin, “Biz sadaka değil, işimizi istiyoruz. Bu fabrikanın bacasının tütmesini istiyoruz. Çünkü çoluk çocuğumuzun rızkı burada. Eğer bu baca tütmezse biz de direnişe devam edeceğiz” dedi.
İŞÇİ DE ÜRETİCİ DE MAĞDUR
Tahsin Turhan da fabrikada dokuz yıldır elektrikçi olarak çalışıyor. Turhan, “Sürdürülebilir tarım sloganı ile yola çıkan Lipton gibi bir firmanın, sürdürülebilir işçilik sloganı ile hareket etmesi lazım ve bu bacayı tüttürmesi lazım” ifadelerini kullandı. Serkan Karadeniz de “Ya Lipton’un üç fabrikası çalışacak ya da hiçbiri üretim yapmayacak” sözleriyle kararlılıklarını dile getirdi.
Fabrikanın açılması gerektiğini söyleyen Yücel Çınarcı, “Burada mağdur olan sadece biz işçiler değil üreticileri de düşünmek gerekiyor. Yani Lipton sadece bizi mağdur etmiyor. Onun için Lipton bu fabrikayı açmak zorunda. Bunun başka yolu yok” diye konuştu. Recep Ayan Altın, yapılan yanlışların bedelinin işçilere ödetilmeye çalışıldığını savundu. İşçilerden Hanife Beşli de tek temennilerinin fabrikanın açılması olduğunu söyledi. “Direnişimizin karşılığını mutlaka alacağız” diyen Dilek Alın, “Umuyoruz ki yetkililerden olumlu yanıt gelsin” dedi.
‘GEREKİRSE İSTANBUL’A YÜRÜYECEĞİZ’
Tekgıda-İş Dosan Şube Başkanı Mustafa Yüksel de şöyle konuştu: “Burada işçilerle, çay üreticileriyle beraber ekmeğimizin mücadelesini veriyoruz. 25 yıllık bu fabrikada arkadaşlarımız 25 yıl boyunca üretime katkı sundular. Ve Lipton’a para kazandırdılar. Bunun sonucu işçileri kapının önüne koymak olmamalıdır. Bu adil bir tutum değil. Biz ekmeğimiz için direneceğiz. Bu bizim hakkımız. Gerekirse Unilever’in İstanbul daki genel müdürlüğüne kadar yürüyeceğiz.”