Türkiye 2 bin yılı başlarında tarım ve hayvancılık açısından kendi kendine yeten 7 ülkeden biriyken, son 18 yılda izlenen yanlış politikalar nedeniyle geldiğimiz nokta da hemen her şeyini ithal eden ülke konumuna düşürüldü.
Hayvancılık, tarım ve sanayi de ithalat tüm hızıyla devam ediyor. Çiftçi ve besicinin 110 milyar lira borç batağına saplanarak, çoğunun üretimi bırakması sonucu, 82 milyonun gıda ihtiyacı da dışa bağımlı hale geldi. Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, Sırbistan’dan 5 bin ton büyükbaş hayvan eti, 35 bin ton ayçiçeği tohumu yağı, 10 bin ton adi buğday, mahlut, kaplıca (kızıl) buğday, bin 500 ton taze ya da soğutulmuş domates, bin ton havuç ve şalgamlar, 2 bin ton tatlı mısır gibi 59 farklı ürünün ithalatı için gümrük vergisi sıfırlandı. Geçen yıl Sırbistan’dan kırmızı et ithal edileceği konusu tartışmalara neden olmuştu. Bazı ülkelerden televizyon ithalatına uygulanan %10 ek gümrük vergisi de kaldırıldı.
Türkiye’nin kırmızı et üretimi azalırken ithalat deyim yerindeyse patladı. Et ve Süt Kurumu’nun “2018 Sektör Değerlendirme Raporu" na göre kırmızı et ithalatı 2018’de miktar bazında yüzde 233 artarken değer bakımında yüzde 106 oranında artış gösterdi.
Rapora göre, 2017 yılında 18 bin 857 ton olan kırmızı et ithalatı için 85 milyon 190 bin dolar ödendi. 2018 yılında ise toplamda 55 bin 752 ton kırmızı et için Türkiye, dışarıya 260 milyon 107 bin dolar ödeme yaptı.
Yapılan ithalatın tamamı büyükbaş hayvan eti. Küçükbaş hayvan eti ithalatı yapılmadı. Et ve Süt Kurumu raporuna göre, canlı hayvan ithalatında yüzde 54 oranında artış kaydedildi. Detaylı olarak incelendiğinde Et ve Süt Kurumu raporunda çok çarpıcı veriler var. 2018 yılında kemiksiz kırmızı et ithalatındaki artış yüzde 3 bin 488 olduğu dikkat çekiyor. Raporda yer alan bilgilere göre, 2017 yılında sadece 339 ton 858 kilo kemiksiz et ithal edilirken 2018 yılında yüzde 3488 artışla kemiksiz et ithalatı 2 bin 241 ton 421 kiloya ulaştı.
Bazı ülkelerden televizyon ithalatına uygulanan % 10 ek gümrük vergisi kaldırıldı. Söz konusu ülkeler, gümrük tarife istatistik pozisyonu (GTİP) listesinde genelleştirilmiş tercihler sisteminden yararlanacak ülkeler grubu”, “en az gelişmiş ülkeler”, “gelişme yolundaki ülkeler” ve “diğer ülkeler" sütunlarında yer alıyor.
Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanan ithalat rejimi kararına ek kararda değişiklik yapılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı kararı Resmi Gazete’de yayımlandı.
Topraklarımızın Yüzde 71’i riskli bölgede
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZ0B) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, "Herkes toprağın önemini kavramalı ve toprak için el ele verilmeli.’’ ifadesini kullandı. Bayraktar, 16 Haziran Toprak Bayramı ve 17 Haziran Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, toprakların korunması ve tarımın geleceğinin, doğal yapının durumuyla doğrudan ilişkili olduğunu belirtti. Bayraktar, Türkiye’nin Çölleşme Risk Haritası’na göre topraklarının yaklaşık yüzde 20’sinin zayıf, yüzde 52’sinin orta ve yüzde 19’unun yüksek risk grubunda bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Türkiye’de Konya gibi kurak ve mikro klima özelliği gösteren bölgelerimiz bulunmakta ve bu alanlar çölleşme açısından sıcak noktalarımızı oluşturmaktadır. Konya-Karapınar, Iğdır-Aralık ve Şanlıurfa-Ceyianpınar çok yüksek risk taşıyan bölgeler olarak görülürken, Tuz Gölü Havzası, Ereğli-Karaman bölgesi, Şanlıurfa-Ceylanpınar-Mardin-Batman hattıyla Eskişehir çevresi orta ve yüksek risk grubunu oluşturmaktadır. Yeşilin, yağışın ve nemin bol olduğu Karadeniz Bölgesi ise en düşük risk sınıfında yer almaktadır.’’ Çölleşme ve erozyonla mücadelede ormanların korunması, geliştirilmesi ve genişletilmesi çalışmalarının önem arz ettiğini vurgulayan Bayraktar, toprakların çoraklaşmasını ve verimliliğin azalmasını önlemek maksadıyla atık sular ve tanından dönen drenaj sularının, uygun arıtım sağlanmadan tarımda kullanılmaması gerekliğini bildirdi.