Her ülkenin çalışma hayatında belirleyici olan konular vardır. Türkiye’de ücretler konusunda ekonomik göstergelerin ötesinde ağırlıklı belirleyici unsurlardan biri asgari ücretse biri de metal iş kolundaki grup toplu iş sözleşmesidir. Bu iki unsur da çalışma hayatının tüm parametrelerini belirler. Metalde imzalanacak TİS, diğer iş kollarında imzalanacak sözleşmeler için bir referans çizgisidir. Alınan zam oranının altı düşük, üstü ise başarı kabul edilir.
***
Bu dönem de metal iş kolu TİS’leri aynı önemini koruyor. Hatta daha da önemli çünkü ekonomide yaşanan sıkıntıyı en ağır hisseden iş kolu da metal. Bundan dolayı işçinin alacağı zam oranı ne kadar yüksek olursa diğer sözleşmelerde alınacak oran da o kadar yüksek olacaktır.
İşçi kesiminin talepleri belli. Türk Metal Sendikası ücret ve sosyal haklara ilk 6 ay için yüzde 26.28, Birleşik Metal-İş ise yüzde 34.2 oranında zam istiyor. İşveren olarak masaya oturan MESS’in geldiği en son nokta ise yüzde 8.
***
Yaklaşık 130 bin işçi adına yürütülen sözleşmelerde işçinin karşısında oturan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS)’in başkanlığını yürüten Özgür Burak Akkol, aynı zamanda Türkiye İşverenler Sendikası (TİSK)’in de başkanı.
Böyle olunca yürüttüğü görüşmelerin başka bir iş kolunda ayağına dolanmaması için elinden geleni yapması kaçınılmaz oluyor.
Diğer tarafıyla da TİSK’in çalışma hayatını esnekleştirme ve güvencesizleştirme taleplerini de bu sözleşme masasına getirerek mevzi kazanma gibi çabası da talepleri arasında ücret kadar, hatta daha fazla dikkat çekiyor.
***
Hükümete kıdem tazminatının fona devri konusunda destek vermeyen TİSK, hükümetin bile yapmaya kalkışmadığı bir değişiklikle kıdem tazminatı hakkını tamamen ortadan kaldıracak esnek çalışma önerisini sunuyor. Metal sözleşmesinde de bu öneriyi çeşitli maddelerle dayatıyor.
TİSK Başkanı’nın kafası TİS konusunda oldukça karışık gözüküyor. Geçen eylül ayında yaptığı bir konuşmada, “asıl amacı rekabet, yatırım çekme, işçi-işveren arasındaki iş ilişkisini düzenleyip çalışma barışını sağlamak olan Toplu İş Sözleşmeleri, süre kısalığı nedeniyle işletmeleri sürekli müzakere ve pazarlık ortamı haline getiriyor” diyor.
***
Hiçbir TİS’in amacı rekabet, yatırım çekme ve tam anlamıyla işçi-işveren ilişkilerini düzenlemek değildir. Rekabet ve yatırım çekmek işverenin işidir, işçinin yada sendikanın değil. Bu iş zaten işçi ve işveren arasında imzalanan TİS’in konusu da değildir. İşçi-işveren ilişkilerinde de durum keza aynıdır. Bu konuda TİS’lerde ek maddeler olabilir ancak aslını yasalar belirler. Sözleşmelerin süresi ise ülkenin ekonomik şartlarıyla doğru orantılıdır ve iki yıl da bile işçi ciddi kayıplar yaşamaktadır. İşverenler sanırım ömürlük sözleşmelerle işi bitirmek niyetinde. Oysa ürettiği mala senede kaç defa zam yaptığından hiç söz etmiyor.
***
Sadece işveren koltuğunda oturup hayatı o koltuktaki rahatlıktan ibaret sanmak aymazlıktır. Aslında sırtında yumurta küfesi olması gerekenler işçiler değil, işverenler olmalı. İşçinin maaşından kesilerek oluşturulacak yeni yeni fonlar, emeklilik sistemleri ile kendilerine yeni kaynak yaratma açgözlülüğünden sıyrılıp, gerçek iş barışını üretimden elde edilen artı değeri üretenle yani işçisiyle paylaşarak sağlamaya çalışmak daha etik ve vicdani bir davranış olacaktır.
***
TİS’de arabulucu aşaması da tamamlandı ve anlaşma sağlanamadı. Üç sendika da grev kararı aldı.
Türk Metal grev kararını 15 Ocak diye açıkladı, Birleşik Metal-İş 19 Ocak Pazar günü yapacağı mitingde açıklayacak, sanırım Özçelik-İş Sendikası da aynı kararı yakın zamanda alacak. Üç sendika bu dönem ilk defa koordineli bir şekilde hareket ediyor.
Bu durum işçinin kazanımlarının artmasını sağlayacaktır. Umuyorum ki, sonuna kadar devam eder ve alınabilecek oranların en yükseği alınır. En önemlisi de sosyal maddelerde MESS’in geri adım atması sağlanabilir.