03 Nisan 2020
ZARARDAN DÖNMEK MÜMKÜN
Salgının çaresi karantina, karantinanın çaresi, güvenli ve güvenceli üretim ve iş.
Salgının çaresi karantina, karantinanın çaresi, güvenli ve güvenceli üretim ve iş.
Dünyanın gündemi KORONA!
Başka hiçbir konu bu virüsün önüne geçemiyor, şimdilik durum böyle ve umarım en kısa sürede virüs gündemden düşer, dünya yeniden olağan akışına döner.
Bu sancılı günler iki gerçeğin fark edilmesini ve koşulsuz kabulünü ortaya çıkarttı, hatta dayattı.
Birincisi; bilim, insanın yeryüzünde yok olmadan ve yok etmeden yaşamasını sağlamak için kullanılacak yegane yol.
İkincisi; insan için kurulmuş yönetim sistemi. Yani insanın akıl ve bilimle yeryüzünde cenneti yaratması.
Peki bu cenneti yaratmak nasıl olacak, bu mümkün mü? Korona salgınından yada gelecek olan salgınlardan, yığınlar halinde ölmekten kurtulmak mümkün. Dünyanın kaynakları, üretilen her şey tüm insanlığa yetecek kadar bol. Ancak insan sömürü sistemini, emperyal kapitalizmi değiştirmek için bilince sahip olur ve örgütlü bir programla harekete geçerse bu mümkün. En örgütlü program sosyal devlettir.
Salgınla birlikte herkes evine çekildi. Virüsle birlikte ekonominin içinde bulunduğu kriz de daha fazla gündelik hayatımıza, evlerimize girdi. Türkiye’nin giderek küçülen kasası da bu salgınla birlikte iyiden iyiye gözler önüne serildi. Bu noktaya nasıl gelindiği uzmanlarca, vatansever dürüst siyasetçiler, gazeteciler, sosyal bilimcilerce yıllarca anlatıldı. KİT’leri babalar gibi satanlar bu günlerin geleceğini öngöremediler. Çünkü baktıkları pencere yanlış yöne açılıyordu. Şimdi o KİT’lerin devletin sırtında kambur olmadığı devletin ve milletin garantisi olduğunu umarım görüyorlardır.
Kaybedilenleri geri döndürmek mümkün olmasa da yeniden kurmak mümkün. Zararın neresinden dönersek kârdır. Bir an önce sağlıkta kamulaştırmaya gidilmeli. Özellikle gıda ve sağlık ürünleri üretimi kesintisiz ama gerçek iş güvenliği önlemleri alınarak sürdürülmeli. EĞİTİM, göstermelik sanal ortamdan çıkartılarak akılcı çözüme kavuşturulmalı. İmam Hatip uygulamasına ve eğitimin ticarileştirilmesine son verilerek yeniden Fen ve Anadolu Liselerine dönüş sağlanmalı. “Sosyal Devlet” sadece devlet adamlarının sıkıştıklarında kullandıkları bir tanım olmaktan çıkartılarak, işsiz kalanı aç ve yoksun bırakmayan devlet anlayışına dönüştürülmeli.
Üretim ve iş güvenliği için meslek odaları ve sendikalar muhatap alınmalı, ortak hareket edilmeli. “Fırsatçılara izin verilmeyecektir” sözleri havada kaldı. Gıda ürünlerine her gün zam yapılıyor ancak dur diyen henüz yok. Bütün gıda üreticileri ve marketler devletin fiyat kontrolünde olmalı. En azından salgın kontrol altına alınıp, gündelik hayat normale dönünceye kadar bu sağlanmalı.
Üretmekten başka bir çözüm yok. Bu anlamda fabrikalarını Türkiye’nin salgından çıkışı için hizmete açan işverenler dünyaya örnek oluyor. Kârı değil ülkesini düşünen bu sanayicileri eminim ki tarih hak ettikleri şekilde not edecektir. Ama krizi fırsat bilip sendikasızlaştırmak, işçi çıkartmak, kârına kâr katmak isteyenleri de not edecektir!
Milli seferberliğe varız ama üreten, sosyal devlet anlayışıyla hareket eden, bilime, eğitime, sağlığa yatırım yapan bir Türkiye için seferberliğe varız. Kendi yandaşına kaynak yaratan, borçlarını silen ama ülkeyi zarara sokan bir seferberlik olamaz. Umuyoruz ki devletimiz tüm bu hassasiyetleri göz önüne alarak gerekeni yapacaktır.