Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü dolayısıyla Aydınlık’a yaptığı açıklamada, koronavirüs salgını nedeniyle bu yılki 1 Mayıs’ın kitlesel katılımla kutlanamayacağını bildirdi. Türk-İş Yönetim Kurulu olarak gelişmeleri değerlendirdiklerini kaydeden Atalay, “1 Mayıs’ı mutlaka kutlayacağız, ama içinde bulunduğumuz koşulları, işçilerimizin sağlığını da dikkate alarak kutlayacağız. 1 Mayıs’ı, 81 ildeki bölge ve il temsilcilikleri tarafından düzenlenecek toplantılarla anacağız. Kutlamaları da sendikalarımız sosyal medya hesaplarından canlı yayın yayınlayacağız” dedi.
Türk-İş Yönetim Kurulu’nun, 1 Mayıs günü Taksim’de olacağını ve Taksim Anıtına çelenk bırakacağını ifade eden Atalay, “Bunun için gerekli girişimlerde bulunduk. İzinlerimizi aldık. Bu yılki 1 Mayıs’ı koronavirüsle mücadelede destan yazan sağlık emekçilerimize adayacağız. Onlar büyük risk alarak, binlercesi koronavirüsü kapma pahasına, kahramanca mücadele ettiler, ediyorlar. Türk halkının sağlığını korumak, salgını önlemek için cephenin en önünde savaşıyorlar. Bu mücadelede şehitler vermişlerdir. Hepsini minnetle anıyoruz” diye konuştu.
Bu yılki 1 Mayıs coşkusunu daha çok evlerde yaşayacaklarını belirten Ergün Atalay, koronavirüs salgını aşılınca, muhtemelen gelecek yıl çok görkemli bir 1 Mayıs kutlaması yapacaklarını, gelecek yılkı 1 Mayıs’ı diğer sendikalarla birlikte el ele vererek kutlamayı arzuladıklarını bildirdi.
‘DAYANIŞMAYLA AŞALIM’
Ekonomik kriz ve koronavirüs salgını nedeniyle milyonlarca çalışanın işini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Atalay şunları söyledi:
“Dünyada ve ülkemizde ciddi bir durgunluk yaşanmaktadır. Bu da fabrikaların üretimlerini kısmalarına yol açmıştır. Ama işçiler zor koşullarda bile yaşamlarını ortaya koyarak üretim yapmaktadırlar. Bu günler geçecektir. Sanayicinin fabrikaların işçilere ihtiyacı vardır. İşçisiz üretim olmaz. Bu nedenle bu dönemde hemen işten çıkarma, işçileri ücretsiz izne ayırma yoluna gidilmemelidir. Türk sanayisinin, işletmelerin bu günlere işçilerin emeği ile geldiği unutulmamalıdır. Bu dönem dayanışma ile atlatılmalıdır. Sanayiciler ve işverenler yarınları da düşünerek işçileri feda etmemeli, kimsenin ekmek teknesi yok olmamalıdır. Kalifiye eleman en büyük zenginliğimizdir. İşverenler bunun hesabını iyi yapmalıdır.”
EMEKÇİNİN DEĞERİ
Emeğin ve emekçinin değerinin bugün toplumun tüm kesimleri tarafından bir kez daha görüldüğünü kaydeden Atalay, “Tüm insanlık derin bir belirsizlik döneminden geçiyoruz. Bu salgın zengin fakir, şu milletten, bu milletten diye de ayırt etmiyor. Daha önce yaşanmamış anlara tanıklık ediyoruz. Dünya bu kadar geniş kapsamda, milyarlarca insanın etkilendiği başka bir olayı şimdiye kadar görmedi. Bu koşullarda üretim yapılmazsa insanlık çok daha ciddi sorunlarla da karşılaşabilir” ifadelerini kullandı. Kovid-19 salgını ile dünyanın ciddi bir değişime yöneldiğini vurgulayan Atalay, şu görüşleri savundu: “Şimdi sosyal devleti yeniden inşa etmenin zamanı. İşçinin, memurun, çiftçinin, esnafın, emeklinin, işsizin, yani toplumun geniş kesimlerinin taleplerinin karşılanması zamanı. Bu dönemin farkına hala varamayanlar var. Birtakım kişi ve kuruluşlar eskisi gibi davranmaya, gelişmeleri fırsata çevirmeye ve hırslarının peşinden koşmaya devam ediyor. Kovid-19, biz işçilerin uzun süreden beri söylediği ve eğer düzeltilmezse tüm insanlığı felakete sürükleyebilecek bir gerçeğin anlaşılmasını sağladı. İşçi hak ve özgürlüklerinin hiçe sayıldığı bu dünyanın yaşanabilir adil bir dünya olmadığını söyledik, ‘işler bu şekilde yürümez’ dedik. Bir virüs geldi ve her şeyi görünür kıldı.”
‘DERS OLMALI’
Atalay, Kovid-19 salgınının yoksulların, yeterli sağlık, beslenme ve barınma koşullarına sahip olmayanların karşı karşıya kaldıkları sefaletin boyutlarını gözler önüne serdiğini belirterek şöyle dedi:
“İçinden geçtiğimiz süreç, başta sağlık hizmetleri olmak üzere, tüm alanlarda şimdiye kadar yapılmış tüm özelleştirmelerin ne kadar hatalı olduğunu, yeni-liberalizmin sınırlı sayıda zenginin çıkarı için milyonlarca insanı nasıl yoksullaştırarak tahakküm altına aldığını kanıtladı. Kendilerini dünyanın yöneticileri gibi gören ülkelerin, bir anda baş gösteren salgınla mücadelede nasıl sorunlar yaşadıklarını gözler önüne serdi. Vasfı ne olursa olsun, dünyanın tüm işçilerinin mevcut ekonomik düzende ne derece kırılgan bir hayat sürdüklerini ortaya koydu. Bundan sonra çıkaracağımız önemli dersler var. Stratejik sektörler ve sosyal güvenlik, eğitim, sağlık gibi hizmetler kamu tarafından yerine getirilmelidir. İşsizlik Sigortası Fonu kuruluş amacına uygun kullanılmalıdır. Kıdem tazminatı gibi işçilerin en önemli kazanımları korunmalı, esnek çalışmaya dönük değişiklikler gündeme getirilmemelidir. Bu küresel salgının üstesinden geleceğimize olan inancımız tamdır. Artık önemli olan bundan sonra yapacaklarımızdır.”