TÜRKİYE’DE SERBEST BÖLGELER VE İŞÇİLER
Türkiye’de yeterince incelenmeyen konulardan biri, serbest bölgelerdeki işçilerin sorunlarıdır.
TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ
Kamuoyu bu konuyla ancak bazı işçi direnişleriyle sınırlı bir biçimde ilgilendi. Halbuki 2020 yılı sonu itibariyle Türkiye’deki 18 serbest bölgede 79.553 işçi çalışıyordu. Bu işçilerin 61.045’i mavi yakalı, 11.646’sı beyaz yakalıydı. 6.842 işçi de “diğer çalışan” olarak sınıflandırılmıştı.
Bu rapor, Türkiye’de serbest bölgelerin gelişimini, ekonomiye katkılarını ve ekonomik sorunlarını değil, serbest bölgelerde çalışan işçilerin durumunu ele alacak ve bazı örnek olaylarla serbest bölge işçilerinin direnişlerini özetleyecektir.
Serbest bölgeler çok sayıda işyerinin ve işçinin aynı mekanı paylaştığı yerlerdir. İşçi sendikaları konfederasyonlarının serbest bölgelerle özel olarak ilgilenmesi, sendikalaşma çabalarına önemli katkılarda bulunabilecektir.
SERBEST BÖLGELER MEVZUATINDA İŞÇİLER
Türkiye’de serbest bölgelere ilişkin ilk kanun, 19 Temmuz 1927 tarihinde Resmi Ceride’de yayımlanan 1132 sayılı Serbest Mıntıka Hakkında Kanun’dur. Bu kanunun 15.maddesi, serbest bölgede çalıştırılacak işçilerle ilgili şu düzenlemeyi getiriyordu: “Mıntıka dahilinde çalıştırılacak işçilerin Türk olması mecburidir. Ancak memleket dahilinde bulunmaları kabul olmayan mütehassıs ecnebi işçiler Ticaret Vekaletinin müsaadesile istihdam olunabilirler.”
Bu kanun uyarınca kalıcı bir girişimde bulunulmadı. Ford Motor Company ile 27 Kasım 1928 tarihinde İstanbul’daki serbest bölgede otomobil, kamyon, traktör ve uçak montajı yapmak üzere imzalanan anlaşma, 1929 buhranı sonrasında uygulanamadı.
17.5.1946 gün ve 4893 sayılı Şark Halı ve Kilimleriyle Benzerleri ve Hayvan Postları İçin Kurulacak Serbest Yer Hakkında Kanun’da (Resmi Gazete, 24.5.1946) çalıştırılacak kişilerle ilgili bir düzenleme yoktu. Bu kanun da kalıcı bir düzenleme getirmedi.
Serbest bölge kurmaya yönelik diğer bir girişim 1953 yılında gerçekleşti. 21.12.1953 gün ve 6209 sayılı Kanunda (Resmi Gazete, 29.12.1953) 12.madde, çalışanların durumunu düzenliyordu: “Serbest bölgede her türlü yabancı uzman, yüksek mühendis, mühendis, fen memuru ve sair teknisiyenler Ekonomi ve Ticaret Vekilliği izniyle çalıştırılırlar.” Bu kanun sonrasında da, 2.6.1958 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararnamesiyle, İstanbul’da Tuzla’da bir serbest bölge kurulması ve bu bölgenin işletilmesinin Verdi Limited Ortaklığı’na bırakılması kararlaştırılmakla birlikte, serbest bölge kurulmadı.
Serbest bölgelerin kurulmasına ilişkin en önemli düzenleme, 3 Kasım 1983 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan “Serbest Bölgeler Teşkilatı Hakkında 151 sayılı Kanun Hükmünde Kararname”dir. Bakanlar Kurulunca 14.10.1983 günü kabul edilen bu düzenleme ile Serbest Bölgeler Teşkilatı kuruldu.
12 Kasım 1983 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararıyla, “Antalya ve Mersin Limanlarının serbestbölge olarak kabulü ve hudutlarının bilahare tesbiti” kararlaştırıldı. Bu karar, 1953 yılında kabul edilmiş olan 6209 sayılı Serbest Bölgeler Kanununa dayandırıldı.
6.6.1985 gün ve 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu da 15.6.1985 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Kanuna göre, serbest bölgelerin amacı şu şekilde ifade ediliyordu: “(M.1) Bu Kanun, Türkiye’de ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hızlandırmak, ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli şekilde temin etmek, dış finansman ve ticaret imkânlarından daha fazla yararlanmak üzere, serbest bölgelerin kurulması, yer ve sınırlarının tayini, yönetimi, faaliyet konularının belirlenmesi, işletilmesi, bölgelerdeki yapı ve tesislerin teşkili ile ilgili hususları kapsar.”
Kanunda serbest bölgede çalışacak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çalışma koşulları konusunda bir düzenleme yoktu. Yalnızca “sosyal güvenlik mevzuatı”nın uygulanacağı belirtiliyordu. Serbest bölgede yabancı uyrukluların çalışmasına izin veriliyordu: “Çalışma ve sosyal güvenlik esasları. (M.10) Serbest bölgelerde, faaliyet gösterecek işyerlerinde yabancı uyruklu yönetici ve vasıflı personel çalıştırılabilir. Buna ait esaslar yönetmelikte belirlenir. Serbest bölgelerde Türkiye Cumhuriyeti sosyal güvenlik mevzuatı hükümleri uygulanır.”
Serbest bölgelerde, bölgenin faaliyete geçmesinden sonraki on yıllık süre içinde grev yasağı uygulanacaktı: “GEÇİCİ MADDE 1. Serbest bölgenin faaliyete geçmesinden itibaren on yıl süreyle 5.5.1983 gün ve 2822 sayılı Kanunun grev ve lokavt ile arabuluculuk hükümleri uygulanmaz. Ancak bu süre içinde toplu iş sözleşmesi üzerinde çıkacak menfaat uyuşmazlıkları Yüksek Hakem Kurulunca karara bağlanır.”
Serbest bölgelerde çalışanların çalışma koşulları ilk olarak 12 Ekim 1985 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Mersin Serbest Bölgesi Yönetmeliği ile Antalya Serbest Bölgesi Yönetmeliğinde ayrıntılı olarak düzenlendi. Düzenleme aşağıda sunulmaktadır:
“Çalışma Esasları. (M.17) Kullanıcıların bölgedeki işyerleri ile bu işyerlerinde çalışanlar, Bölge Müdürlüğünün gözetim ve denetiminde, Türkiye Cumhuriyeti çalışma mevzuatı hükümlerine tabi tutulurlar.
“Türkiye sınırları içindeki işyerleri için öngörülen asgari ücret ve fazla çalışma esasları, serbest bölgedeki kullanıcıların işyerleri için de uygulanır.
“Kullanıcılar, yanlarında çalışanları eğitime tabi tuttuklarında, bu eğitim süresinde onlara ücret ödemekle yükümlüdürler. Eğitim ve kurs programları, kullanıcılar tarafından hazırlanarak Bölge Müdürlüğünün onayı alındıktan sonra, uygulamaya konulur. Bölge Müdürlüğü, kullanıcılar tarafından uygulanan eğitim ve kurs çalışmalarını yakından izlemek ve denetlemek yetkisini haiz olup, vereceği düzeltme ve değişiklik talimatlarına kullanıcılar uymak zorundadırlar. Bölge Müdürlüğü, bu konuda mahalli mesleki kuruluşların görüşlerini alabilir.
“Kullanıcılar, iş yerleri için Türkçe olarak «Çalışma Esaslarını» belirlemek ve Bölge Müdürlüğünün onayından geçirdikten sonra, işyerinde kolayca görünür bir yere asmakla yükümlüdürler. Bölge Müdürlüğü gerekli gördüğünde bu «Çalışma Esasları»nın Bölge Çalışma Müdürlüklerine onaylattırılmasını talep edebilir.
“Kullanıcılar, işyerlerinde gerekli emniyet ve sağlık önlemlerini almak ve çalıştıracakları işçi ve personeli gereği şekilde sağlık kontrolünden geçirmekle yükümlüdürler. Kullanıcıların bu hususa uymaları, Bölge İşleticisi ile Bölge Müdürlüğünce sağlanır.
“Kullanıcılar, yanlarında çalışanlara çalışma mevzuatı hükümleri doğrultusunda yıllık ücretli izin vermekle yükümlüdür. İş durumuna göre, çalışanların rızasıyla bu yıllık izin süresi iki veya daha fazla devreler halinde kullanılabilir. Kullanıcılar, Türkiye Cumhuriyeti çalışma mevzuatı hükümlerinde öngörülen hafta tatili, genel tatil günleri ve hastalık izinleriyle ilgili hususlarda bir kısıtlama yapamaz.
“Kullanıcılar, yanlarında en az bir ayı aşkın bir süre için çalıştırdığı işçi ve diğer personeli ile yazılı olarak ve üç nüshası Türkçe olan bir iş akti yapmak zorundadırlar. Bu iş akti, taraflarca imzalandıktan sonra, birer nüshası taraflarda kalır ve bir nüshası da Bölge Müdürlüğünün o kullanıcı ile ilgili dosyasına konulmak üzere kullanıcı tarafından anılan Müdürlüğe verilir. İş aktinin yapılmasında izlenecek şekil ve usullerle ilgili esaslar Bölge Müdürlüğünün genelgeleriyle düzenlenir.
“Yabancı İçin Çalışma İzni. (M.18) Kullanıcılar veya temsilcileri serbest bölgede çalıştırma ihtiyacı duydukları yabancı yönetici ve uzmanlar için ‘Çalışma İzni’ almak üzere, doğrudan DPT Müsteşarlığına veya Bölge Müdürlüğüne müracaat ederler.
“Müracaat, ‘Çalışma İzin Belgesi’ almak için hazırlanmış matbu formların doldurularak, imzalı bir şekilde verilmesi suretiyle yapılmış olur.
“Kullanıcının bu talebi, DPT Müsteşarlığı veya Bölge Müdürlüğünce değerlendirilir, ilgili mercilerle koordinasyon sağlanır ve uygun görülenlere ‘Çalışma İzin Belgesi’ verilir.
“Kullanıcılar, yanlarında çalıştırdıklarının bölge içindeki hareket ve davranışlarından, çalışma esnasında üçüncü şahıslara veya serbest bölgeye verdikleri zararlardan sorumludurlar.”
“Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Esasları. (M.21) Bölgede faaliyette bulunan kullanıcılar ile bunların yanlarında bir iş aktine göre çalışan işçiler hakkında yabancı uyruklular da dahil Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik mevzuatı uygulanır. Ancak, Türkiye ile diğer ülkeler arasında sosyal güvenlik konusunda yapılan sözleşmeler varsa, bu sözleşme hükümleri de tatbik olunur Sosyal Güvenlik Kurumlarına yükümlülerce sigorta primleri döviz olarak ödenir. Hak sahiplerine tediyeler ise bu Kurumlar tarafından Türk lirası üzerinden yapılır.
“Kullanıcılar, yanlarında çalışan işçi ve personeline çocuk yardımı, yakacak ve giyim (iş elbisesi) yardımları ile cenaze kaldırma yardımını yapmakla yükümlü olup, diğer sosyal yardımlar için ise, işçi veya personeli ile yaptıkları sözleşmelerde yer alan hükümlere uymak zorundadırlar.”
Daha sonraki serbest bölgelere ilişkin yönetmeliklerde genellikle aynı düzenleme yer aldı. Ancak, örneğin, 11 Mart 1991 günlü Resmi Gazete’de yayımlanan Trabzon Serbest Bölgesi Yönetmeliği’nde düzenleme çok dardı. İlgili düzenleme aşağıda sunulmaktadır:
“Çalışma Esasları. (M.17) BKİ (Bölge Kurucusu ve İşleticisi) ile Kullanıcılar ve bunların bölgedeki işyerleri ile bu işyerlerinde çalışanlar, Bölge Müdürlüğünün gözetim ve denetiminde, Türkiye Cumhuriyeti çalışma mevzuatı hükümlerine tabi tutulurlar.
“Türkiye sınırları içindeki işyerleri için öngörülen asgari ücret ve fazla çalışma esasları, BKİ ile kullanıcıların işyerleri için de uygulanır.
“BKİ ile Kullanıcılar, işyerleri için Türkçe olarak ‘Çalışma Esaslarını’ belirlemek ve Bölge Müdürlüğünün onayından geçirdikten sonra, işyerinde kolayca görünür bir yere asmakla yükümlüdürler.
“BKİ ile Kullanıcılar, işyerlerinde gerekli emniyet ve sağlık önlemlerini almakla yükümlüdür.”
“Yabancı İçin Çalışma İzni. (M.18) BKİ ile Kullanıcılar veya temsilcileri serbest bölgede çalıştırma ihtiyacı duydukları yabancı yönetici ve uzmanlar için ‘Çalışma İzni’ almak üzere, doğrudan DPT Müsteşarlığına veya Bölge Müdürlüğüne müracaat ederler.
“Müracaat, ‘Çalışma İzin Belgesi’ almak için hazırlanmış matbu formların doldurularak, ekleriyle imzalı bir şekilde verilmesi suretiyle yapılmış olur.
“Yapılan bu talep, DPT Müsteşarlığı veya Bölge Müdürlüğünce değerlendirilir, ilgili mercilerle koordinasyon sağlanır ve uygun görülenlere ‘Çalışma İzin Belgesi’ verilir.
“BKİ ile Kullanıcılar, yanlarında çalıştırdıklarının bölge içindeki hareket ve davranışlarından, çalışma esnasında üçüncü şahıslara veya serbest bölgeye verdikleri zararlardan sorumludurlar.”
Serbest Bölgeler Kanunu 1985 yılından günümüze çok değişikliklere uğradı. Örneğin, 2002 yılında serbest bölgelerde grev yasağına ilişkin hüküm kaldırıldı.
Kanunun bugünkü durumunda 1. madde şöyledir: “Bu Kanun; ihracata yönelik yatırım ve üretimi teşvik etmek, doğrudan yabancı yatırımları ve teknoloji girişini hızlandırmak, işletmeleri ihracata yönlendirmek ve uluslararası ticareti geliştirmek amacıyla serbest bölgelerin kurulması, yer ve sınırlarıyla faaliyet konularının belirlenmesi, yönetimi, işletilmesi, bölgelerdeki yapı ve tesislerin teşkili ile ilgili hususları kapsar.”
Kanunda işçilerin çalışma koşullarına ilişkin tek düzenleme Madde 10’du: “Serbest bölgelerde, faaliyet gösterecek işyerlerinde yabancı uyruklu yönetici ve vasıflı personel çalıştırılabilir. Buna ait esaslar yönetmelikte belirlenir. Serbest bölgelerde Türkiye Cumhuriyeti sosyal güvenlik mevzuatı hükümleri uygulanır.”
Her bir serbest bölge için ayrı yönetmelik uygulaması, 10.3.1993 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliği ile sona erdirildi. Eski yönetmelikler yürürlükten kaldırıldı ve Uygulama Yönetmeliği geçerli kılındı. Serbest Bölgeler Uygulama Yönetmeliğinin çalışma yaşamına ilişkin düzenlemelerinin son biçimi aşağıda verilmektedir:
“Çalışma Esasları. (M.17) Kullanıcılar ve bunların Bölgedeki işyerleri ile bu işyerlerinde çalışanlar, Bölge Müdürlüklerinin gözetim ve denetiminde, Türkiye Cumhuriyeti çalışma mevzuatı hükümlerine tabi tutulurlar.
“Türkiye sınırları içindeki işyerleri için öngörülen asgari ücret ve fazla çalışma esasları, B.K.İ. veya İşletici ile Kullanıcıların işyerleri için de uygulanır.
“Bölgede çalışanlar ile işverenler arasında yapılan ‘İş Akdi’ üç nüsha olarak düzenlenir ve bir nüshası Bölge Müdürlüğüne verilir.
“Kullanıcıların Bölge faaliyetleri, Çalışma Mevzuatı hükümleri çerçevesinde asıl işveren-alt işveren ilişkisi kurularak yürütülebilir. Alt işverenin Kullanıcı olması şartı aranmaz. Kullanıcı olmayan alt işveren ve çalışanlarının da Bölgenin çalışma ve güvenlik esaslarına uyması gerekir.
“Kullanıcılar, alt işveren çalışanları da dahil olmak üzere, yanlarında çalıştırdıkları kişilerin Yönetmeliğe aykırı davranışlarından ve çalışma esnasında üçüncü şahıslara veya Bölgeye verdikleri zararlardan müteselsilen sorumludur. Alt işverenin de Kullanıcı olması durumunda bu fıkra hükümleri asıl işveren bakımından uygulanır.
“Bu maddenin uygulaması ile ilgili şekil ve usullere ilişkin esaslar Genel Müdürlükçe çıkarılacak tebliğ/genelgelerle düzenlenir.”
“Yabancıların Bölgede Çalışması. (M.18) Kullanıcılar, Bölgede çalıştırma ihtiyacı duydukları yabancı yönetici ve nitelikli personel için Yabancı Personel Çalışma Belgesi almak zorundadır. Yabancı Personel Çalışma Belgesi müracaatı, matbu form ve eklerinin doldurulup imzalanması suretiyle Bölge Müdürlüğüne yapılır.
“Bölge Müdürlüğünce Genel Müdürlüğe iletilen müracaatın uygun görülmesi halinde Yabancı Personel Çalışma Belgesi düzenlenir.
“Yabancı Personel Çalışma Belgesi düzenlenen kişi hakkında, Genel Müdürlük tarafından ilgili merciler nezdinde gerekli bilgilendirme yapılır. Söz konusu Belge, Türkiye’de ikamete ilişkin izin ile birlikte geçerlidir.
“Yabancı Personel Çalışma Belgesine ilişkin diğer usul ve esaslar Genel Müdürlükçe çıkarılacak tebliğ/genelgelerle düzenlenir.”
“Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Esasları. (M.21 Bölgede faaliyette bulunan Kullanıcılar ile bunların yanlarında bir iş aktine göre çalışan işçiler hakkında yabancı uyruklular da dahil olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Mevzuatı hükümleri uygulanır. Ancak, Türkiye ile diğer ülkeler arasında sosyal güvenlik konusunda yapılan sözleşmeler varsa, bu sözleşme hükümleri de tatbik olunur. Sosyal Güvenlik Kurumlarına yükümlülerce sigorta primleri döviz veya Türk Lirası olarak ödenebilir. Hak sahiplerine tediyeler ise bu kurumlar tarafından Türk Lirası olarak yapılır.”
Serbest Bölgelerde Çalışacak Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik ise 27 Mayıs 2017 günlü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.
Ticaret Bakanlığı’nın 2.9.1993 gün ve 1993/13 sayılı Bölgede Çalışma Esasları Genelgesi ile Serbest Bölgelerde Yabancı Uyruklu Personele Verilecek Çalışma İzinlerine İlişkin Usul ve Esaslar Genelgesi de yürürlüktedir. Bölgede Çalışma Esasları Genelgesi, İş Kanununun bazı maddelerinin serbest bölgelerde de uygulanacağını belirtmektedir. (5 Haziran 2021 tarihinde Ticaret Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan Bölgede Çalışma Esasları Genelgesinde hâlâ 2003 yılında yürürlükten kaldırılan 1475 sayılı İş Kanununa gönderme yapılmaktadır.)
TÜRKİYE’DE GÜNÜMÜZDE SERBEST BÖLGELER
Ticaret Bakanlığı’nın Nisan 2021 tarihli Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, serbest bölgelerin şirketlere sağladığı avantajlar şöyle sıralanmaktadır:
Üretici kullanıcılar için vergi avantajlarından yararlanma imkânı
Orta ve uzun vadede geleceği planlayabilme imkânı
Kâr transferi imkânı
Ticaret kolaylığı imkânı
Gümrük vergisi prosedüründen arındırılmış ticari faaliyet imkânı
AB ve gümrük birliği kriterlerinin gerektirdiği sermest dolaşım belgelerinin temini imkânı
Pazar ihtiyaçlarına ve şartlarına göre serbestçe belirlenecek ticari faaliyet imkânı
Azaltılmış bürokratik prosedür ve dinamik işletme yönetimi
Her türlü ticari ve sınai faaliyete uygun ve ucuz altyapı imkânı
Tedarik zinciri imkanlarından yararlanma kolaylığı
Ticaret Bakanlığı Ekonomik Görünüm Nisan 2021 raporuna göre serbest bölgelerin Türkiye’ye dağılımı aşağıda sunulmaktadır:
Türkiye’de günümüzde faaliyet gösteren 18 serbest bölgede 2020 yılı Aralık ayı sonu itibariyle çalışan kişi sayısı 79.553 idi.
Günümüzde faaliyette bulunan Mersin ve Antalya Serbest Bölgeleri 1985 yılında, Ege Serbest Bölgesi de 1987 yılında kuruldu. 1990 yılında İstanbul AHL, Trabzon ve İstanbul Trakya Serbest Bölgeleri, 1992 yılında Adana Yumurtalık ve İstanbul Deri ve Endüstri Serbest Bölgeleri kuruldu. 1994 yılında kurulan Mardin Serbest Bölgesi günümüzde faal değildir. Samsun Serbest Bölgesi 1995 yılında, Avrupa Serbest Bölgesi 1996 yılında, Rize, Kayseri ve İzmir Menemen Serbest Bölgeleri 1997 yılında, Gaziantep Serbest Bölgesi 1998 yılında, TÜBİTAK-MAM Serbest Bölgesi 1999 yılında ve Denizli, Bursa ve Kocaeli Serbest Bölgeleri de 2000 yılında kuruldu.
Serbest bölgeler ve istihdamları aşağıda sunulmaktadır:
Türkiye’de Serbest Bölgeler (2020 Aralık İtibariyle)
Mersin Serbest Bölgesi kaynaklarına göre, bölgede çalışan 10.748 kişinin 10.338’i Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, 410’u yabancıdır.
Serbest bölgelerdeki istihdam zaman içinde artmaktadır. Ticaret Bakanlığı verilerine göre, 2009 yılı sonunda toplam istihdam 44.083 iken, 2011 yılı sonunda 54.022 olmuş, istihdam artışı sürerek, 2021 yılı Nisan ayında ise 80.820’e çıkmıştır.
2020 yılı sonundaki 79.553 kişilik istihdamın 42.660’ı Ege, Bursa ve Mersin serbest bölgelerinde çalışmaktadır.
SERBEST BÖLGELERDE İŞVEREN ÖRGÜTLENMESİ
Serbest bölgelerin bazılarında işverenler dernekler kurdular. Bu dernekler de 2009 yılında Serbest Bölgeler Dernekler Platformu’nu oluşturdu.
Günümüzde bu yapılanmaya üye olan dernekler şunlardır:
ASBİAD, Antalya Serbest Bölge İş Adamları Derneği
BUSBİAD, Bursa Serbest Bölge İş Adamları Derneği
ESBİAD, Ege Serbest Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği
KASBİAD, Kayseri Serbest Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği
MESBAK, Mersin Serbest Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği
KOSTBİR, Kocaeli Serbest Bölgesi Sanayici ve İşadamları Derneği
İESBD, İstanbul Endüstri Serbest Bölgesi Derneği
SERBEST BÖLGELERDE ÇALIŞMA KOŞULLARI
Serbest bölgelerde işçilerin çalışma koşullarına ilişkin kapsamlı ilk ve tek çalışma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Teftiş Kurulu tarafından 01.02.2012 – 31.12.2012 döneminde gerçekleştirilen ve 2013 yılında yayımlanan “Serbest Bölgelerde Kurulu İşyerlerinde Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi Programlı Teftişi Sonuç Raporu”dur.
Bu teftiş kapsamında Ege Serbest Bölgesi, Kocaeli Serbest Bölgesi ve TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi Teknoloji Serbest Bölgesi’nde kapsamlı bir çalışma yapılmıştır.
Ege Serbest Bölgesi, günümüzde 20.428 işçinin istihdam edildiği, istihdam açısından ön sırada yer alan bir bölgedir. İzmir’in Gaziemir ilçesinde bulunan Ege Serbest Bölgesi’nde 2012 yılında 18.500 kişi çalışıyordu. Bu şirketler otomotiv, tekstil, gıda, deri, kimya, metal, elektrik-elektronik, ayakkabı, havacılık ve savunma, enerji sektörlerinde faaliyet gösteriyordu. Ege Serbest Bölgesi’nde 2012 yılında faaliyette gözüken 224 şirket vardı. Bunların 77’si yabancı sermayeliydi. 224 şirketin 92’si fiilen üretim yapıyordu. Diğerlerinin bir bölümü ticaretle uğraşıyordu, bir bölümü de yapım sürecindeydi.
Kocaeli Serbest Bölgesi’ndeki şirketler gemi inşası, gıda, enerji, makine ve metal sektörlerinde faaliyet gösteriyordu. Üretime yönelik 11 şirket bulunuyordu.
TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi Teknoloji Serbest Bölgesi’ndeki şirketlerin faaliyeti de bilişim teknolojileri, enformasyon ve yazılım, elektrik-elektronik, elektromekanik, enerji, çevre, ileri malzeme, medikal, biyomedikal, otomotiv, savunma ve telekomünikasyon sektörlerindeydi. Üretime yönelik 23 şirket vardı.
Teftiş Kurulu raporuna göre, işyerlerinin yüzde 42’sinde çalışan işçi sayısı 10-49 grubundaydı. 250 ve daha fazla işçi çalıştıran şirketlerin oranı yalnızca yüzde 14 idi.
Serbest bölgelerde alt işveren uygulaması yaygındı. Teftiş kapsamındaki 77 işyerinde toplam 85 alt işveren faaliyet gösteriyordu.
Teftiş kapsamındaki işyerlerinin yalnızca yüzde 8’inde bir toplu iş sözleşmesi uygulanıyordu. İşyerlerinin yüzde 92’sinde uygulanan bir toplu iş sözleşmesi yoktu.
İşçilerin yüzde 61’i erkek, yüzde 39’u kadındı. İşçilerin yüzde 99’u belirsiz süreli iş sözleşmesiyle çalışıyordu. Yüzde 1’lik bölüm belirli süreli iş sözleşmesi, kısmi süreli iş sözleşmesi ve çağrı üzerine çalışma sözleşmesiyle istihdam ediliyordu.
İşçilerin yüzde 19’u yüksek okul, yüzde 5’i üniversite mezunuydu. Ortaöğretim mezunlarının oranı yüzde 49, ilkokul mezunlarının oranı yüzde 25 idi. Geriye kalanlar, okur-yazardı.
Teftiş yapılan işyerlerinde çalışan toplam işçi sayısı 14.619 idi. Bu işçilerin yalnızca 8’i yabancı uyrukluydu. İşçilerin 12.594’ü doğrudan üretimde çalışıyordu.
İşçilerin yüzde 13’ünün işyeri kıdemi 0-6 ay, yüzde 16’sının 6 ay – 1,5 yıl, yüzde 22’sinin 1,5-3 yıl, yüzde 13’ünün 3-5 yıl, yüzde 25’inin 5-10 yıl ve yüzde 11’inin de 10 yılın üzerindeydi.
Teftiş sırasında 21 işyerinde muvazaalı alt işveren tespit edildi. 20 işyerindeki 196 alt işveren işçisi asıl işverenin kadrosuna geçirildi. 1 işyerine de para cezası uygulandı.
Teftiş raporuna göre belirlenen yasa ihlalleri şöyledir:
İşyerlerinin yüzde 21’i çalışma sürelerine ilişkin yönetmelikleri ihlal ediyordu.
İşyerlerinin yüzde 19’u ücretleri eksik veya geç ödüyor, işçileri geceleri 7,5 saatten fazla çalıştırıyordu.
İşyerlerinin yüzde 17’si izin kullandırmıyor veya eksik kullandırıyordu.
İşyerlerinin yüzde 6’sı fazla çalışma ücreti ödemiyor veya eksik ödüyordu.
İşyerlerinin yüzde 5’i gebe ve emzikli kadınlar hakkındaki yönetmelik hükümlerini uygulamıyordu.
İşyerlerinin yüzde 4’ü işten ayrılan işçiye çalışma belgesi vermiyor, ücretleri banka hesabına yatırmıyor, fazla çalışma ücretlerini ödemiyor veya eksik ödüyor, çalışılan genel tatil ücretlerini ödemiyor, yıllık ücretli izni yasaya aykırı biçimde bölüyordu.
İşyerlerinin yüzde 3’ü özürlü ve eski hükümlü çalıştırmıyordu.
İşyerlerinin yüzde 1’i çalışma koşullarına ilişkin belgeyi vermiyor, asgari ücreti eksik ödüyor, izin ücretini yasaya aykırı şekilde ödüyor veya eksik ödüyordu.
Feryal Saygılıgil’in Serbest Bölgede Kadın Olmak, Bir Kadın Grevi (Güldünya Yay., İstanbul, 2018) kitabında çalışma koşullarına ilişkin şu gözlemler yer almaktadır:
“Serbest bölgede çokuluslu bir firmada çalışma deneyimi birçok işçi açısından sigortalarının ödenmemesi, öğle yemeği molalarına uyulmaması anlamında benzerlikler içermekte. Ancak bazı işçilerin mecazi anlamda kullandığı ve pek çok işçi açısından Serbest Bölge’de çalışmanın ABDye girmek anlamına gelmesi ilgi çekici. Genel olarak kadın işçiler yabancı müdürlerle çalışmaktan daha memnunlar. Onları dinlediklerini ve konuştuklarını, daha adil davrandıklarını düşünüyorlar. Mersin Serbest Bölgesi’nde yerli bir firmada tekstil sektöründe çalışan işçilerin dile getirdiği ise işten çıkış saatinin belli olmadığı, yani uzun çalışma saatleri, tuvaletlerin kirli, yemeklerin kötü olması, patronlara ve yöneticilere ayrı yemek çıkması, işçiler arasında rekabetin yaşanmasının da işten atılma kurkusuna ve işçiler arasında dayanışmanın eksilmesine yol açtığıdır. (…) Novamed işyerinde olduğu gii, işçilerin ev yaşamına da işveren tarafından müdahale edilir. Yarım saat geç kaldığında ücretlerine müdahale edilir, örgütlenme şarsı az, konuşmak yasaktır. Sigorta girişi işe giriş tarihinden çok sonra yapılmaktadır. İşyerinde genellikle baskıya ve hakarete maruz kalırlar. Cinsel taciz yaşanmaktadır. Hamile kalan işçi işten çıkartılabilir. Krizde işten ilk atılanlar kadınlar olmaktadır (yapay ayıklanma). Kadınların işyerinde hamilelik süreciyle birlikte, ayrımcı davranışlara maruz kalmaya başladığı, hamileliğin işteki kimlik ve statü açısından tehdit oluşturan bir kusur olabileceği, damgalanma anlamına gelebileceği araştırmalar tarafından da ileri sürülür. Kadınların terfi alması da pek söz konusu değildir. (…) Ramazanda oruç tutmayanlar için öğlen yemeği çıkmaz. Yemek yiyenlere düşman gözüyle bakılır. (…) Türban takanlara saygı duyulur. Cuma namazı için erkek işçiler servislerle Mersin Serbest Bölgesi dışındaki camiye taşınır. Bir işçinin deyimiyle, ‘bölgenin kendisi cumhuriyettir zaten.’ “ (s.125-126)
SERBEST BÖLGELERDE İŞÇİLERİN GREV VE DİRENİŞLERİNDEN ÖRNEKLER
Serbest bölgelerde ilk önemli eylem, 15 Mart 2007 günü Mersin Serbest Bölgesi’nde Rebeka Şirketi’nde başladı. İşyerinde çalışan 100 dolayında işçi, fazla çalışmaya zorlanmayı protesto ederek ve fazla çalışmada ücretlerin zamlı ödenmesini isteyerek 2 saat iş durdurdu. İşçiler aynı gün notere başvurarak durum tespiti yaptırdı. İşçilerin şikayetleri, bazı şirketlerde tuvalete gitmenin izne tabi olması, içmek için sağlıksız kuyu suyu verilmesi, işçi çıkarmalar, fazla çalışmaya zorlanma gibi uygulamalardı. Ertesi gün serbest bölgede 37 tekstil işyerinde çalışan 3 bin dolayında işçi iş bıraktı. İşçiler işyerlerine girmeyerek serbest bölgenin girişinde toplandı ve personel servis araçlarını durdurdu. Servis araçlarından biri, iki işçiyi yaraladı. Eylem bir hafta sürdü. Eylemden sonra 500 dolayında işçi işten atıldı.
2002 yılında serbest bölgelerde grev yasağına ilişkin hükmün kaldırılması sonrasında, Türkiye’de serbest bölgelerde ilk yasal grev DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası tarafından Ege Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren Fransız Lisi Aerospace (FT Bestaş) işyerinde 28 Nisan 2005 günü başlatıldı. Sendikanın yaptığı açıklamaya göre, işyerinde 175 işçi çalışıyordu; işçiler Birleşik Metal-İş’te 2004 yılı Haziran ayında örgütlenmişti. Yetki alınmasının ardından yapılan görüşmelerde anlaşma sağlanamamıştı. Grev 28 gün sürdü. İşçilerin ücretlerine yüzde 15 zam alındı. Ayrıca ikramiye ve bazı sosyal haklar verilmesi sağlandı. İşçiler 30 Mayıs 2005 günü işbaşı yaptılar.
Serbest bölgelerde ikinci önemli grev, Petrol-İş Sendikası’nın Antalya Serbest Bölgesi’nde uyguladığı Novamed greviydi. 2007 yılında başlayan grev 448 gün sürdü. Petrol-İş Sendikası, bu önemli grevi kitaplaştırdı: Novamed Grevi, Küresel Sermayeye Karşı Küresel Kadın Dayanışması, Novamed İşçilerinin 448 Günlük Direnişlerinin Yankıları, İstanbul, 2008, 261 s.
2017 yılı Temmuz ayında Ege Serbest Bölgesi’nde kurulu Meris Tekstil Fabrikası’nda çalışan işçiler, Türk-İş’e bağlı Teksif Sendikası’na üye oldular. 151 işçinin çalıştığı işyerinde 8 işçi işten çıkarıldı. İşçiler, çalışma koşullarından yakınıyorlardı. Ağustos ayında 32 işçi daha işten çıkarıldı; işten çıkarılanların sayısı 40’a yükseldi.
Ege Serbest Bölgesi’nde sorun yaşanan diğer bir işyeri de, Alman sermayeli Hugo Boss idi. 3.500 civarında işçinin çalıştığı fabrikada sendikal örgütlenme çabaları sırasında işten atılan işçiler oldu. İşyerinden çıkarılan Fatih Mehmet Uyda, 15 Ağustos 2007 tarihinde, üç aydır işyeri önünde direnişteydi. (Aydınlık-Ege, 15.8.2017) İşten çıkarılan işçilerin açtığı dava işçiler lehine sonuçlandı ve Yargıtay’ın da onayladığı kararda, işçilerin sendikal nedenle işten çıkarıldığı belirlenerek, işçilere toplam 16 aylık ücretleri tutarında tazminat ödendi. (Aydınlık-Ege, 22.8.2017)
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası 2010 yılında Çorlu’daki Avrupa Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren Güney Kore sermayeli paslanmaz çelik üreticisi Daiyang SK Networks fabrikasında örgütlendi. Yetki işlemleri iki yıl sürdü. 2012 yılı Nisan ayında işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisini alan Birleşik Metal-İş Sendikası ile işveren arasındaki görüşmelerde bir sonuca ulaşılamadı. Sendika 14 Kasım 2012 tarihinde işyerinde grev uygulamaya başladı. İşyerindeki işçilerden 130’u greve katıldı. İşveren, greve katılmayan 30 işçi ve kapsam dışı personelle üretimi sürdürmeye çalıştı. İşveren grevin 63. günü Güney Kore’den getirdiği 3 grevkırıcıyı işyerine sokmaya çalıştı. Durumdan haberdar olan Sendika’nın kararıyla Avrupa Serbest Bölgesi’ne girişler kesildi. Polisin sert müdahalesi sonucunda bazı işçiler yaralandı; ancak sorun kamuoyunun gündemine taşındı. Fabrikaya gelen iş müfettişleri, yasadışı bir biçimde çalıştırılan Güney Koreli grevkırıcıları tespit etti. Grev 151 gün sonra, 11 Nisan 2013 tarihinde sona erdi. (Birleşik Metal-İş, 19. Merkez Genel Kurulu Çalışma Raporu, 2011-2015, İstanbul, 2015, s.344-346)
Türk Metal Sendikası Bursa Serbest Bölgesi’ndeki Komvek Fabrikası’nda 2012 yılı Mayıs ayında grev yaptı.
Ege Serbest Bölgesi’ndeki SF Tekstil’den 2019 yılı Ekim ayında işten çıkarılan iki işçi, işyeri önünde eylem yapmaya başladı.
Mersin Serbest Bölgesi’nde ENMED Global Tekstil Şirketi’nin 350 dolayında işçinin ücretlerini iki aydır yatırmaması üzerine işçiler 2021 yılı Mart ayında eyleme geçtiler.
İstanbul Tuzla Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren Valfsan Vana Fabrikası’nda bir işçide covid-19 virüsü tespit edilince, Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi işçiler iş durdurdu.
İstanbul Tuzla Serbest Bölgesi’nde faaliyet gösteren CPS Automotive Tekstil’de çalışan ve Türk-İş’e bağlı Deriteks Sendikası üyesi olan 170 dolayında işçi, 28 Ağustos 2020 günü greve çıktı. Grevin 4. gününde anlaşma sağlandı ve işçiler işbaşı yaptı. Ancak işçi alacaklarının ödenmemesi üzerine işçiler 22 Şubat 2021 tarihinde eylemlere başladılar. 38 günlük eylem sonrasında Deriteks Sendikası ile işveren arasında varılan anlaşmayla, işçi alacaklarının ödenmesine ilişkin bir takvim belirlendi ve eylem sona erdi.