TÜRKİYE’DE ASGARİ ÜCRETİN GELİŞİMİ (UYGULAMA, 1968’DEN GÜNÜMÜZE)
Tekgıda-İş Sendika Akademisi’nin 22 Kasım 2021 tarihli raporunda Türkiye’de asgari ücrete ilişkin mevzuatın gelişimi ele alınmıştı.
TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ
Bu raporda ve gelecek hafta yayımlanacak olan raporda, Türkiye’de asgari ücret uygulaması özetle sunulacaktır.
28.7.1967 gün ve 931 sayılı İş Kanunu uyarınca çıkarılan ve 5.4.1968 günlü Resmî Gazete ’de yayımlanarak yürürlüğe giren Asgari Ücret Yönetmeliği asgari ücret tespitinde yeni bir düzen getirdi. Asgari ücret, Ankara’da oluşturulan Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından bölgesel olarak belirlenmeye başladı.
BÖLGESEL ASGARİ ÜCRETLER DÖNEMİ (1969-1974)
1969 YILINDA ASGARİ ÜCRET TESPİTİ VE YAŞANAN SORUNLAR
931 sayılı İş Kanunu uyarınca 5.4.1968 günlü Resmî Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe giren Asgari Ücret Yönetmeliği, asgari ücretin mahalli düzeyde belirlenmesi uygulamasına son vererek, Ankara’daki Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenmesi uygulamasını geçerli kıldı. Komisyon kararları kesindi; itiraz hakkı yoktu. 931 sayılı İş Kanunu’nun geçici 1. maddesine göre, “bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce mahalli asgari ücret tespit komisyonlarınca alınıp da henüz kesinleşmemiş bulunan kararlarla bunlara ilişkin her türlü işlemler” durduruldu.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 14.2.1969 günlü toplantısında, daha önceki tarihlerde “senede iki maaş ikramiye ile çocuk başına on lira çocuk zammı veren vesair sosyal yardımlar yapan işyerleri ve bu yardımları yapmayan işyerleri” biçiminde ikili bir ayrım yapıldığı belirlendi ve “asgari ücret tespitinin, sosyal yardım yapan ve yapmayan işyerleri farkı gözetmeksizin yapılmasına” karar verildi.
Yeni düzenleme uyarınca Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun ilk toplantısı 30.5.1969 günü yapıldı. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu TİSK temsilcisi, gönderdiği yazıda, komisyonun toplantı tarihinin değiştirilmesini istedi. Ancak, komisyon, gerekli tebligatın yapılmış olduğunu dikkate alarak, bu isteği reddetti ve çalışmalarına başladı. Komisyonda işçileri temsilen Halil Tunç, Kemal Özer, Şevket Yılmaz, Halit Mısırlıoğlu ve Orhan Erçelik yer aldı.
Komisyon, Türkiye’deki illeri, sosyal ve ekonomik gelişmiş düzeylerine bağlı olarak, 6 grupta sınıflandırdı ve her bir grup için farklı asgari ücret belirledi. İller ve asgari ücret düzeyleri aşağıda sunulmaktadır (Resmî Gazete, 6.6.1969):
1.Grup: Asgari ücret günde 19,50 TL. İstanbul
2.Grup: Asgari ücret günde 18,00 TL. Ankara, Kocaeli, İzmir, Adana, Zonguldak, Eskişehir, Bursa, Gaziantep, Sakarya, Aydın, Samsun, İçel.
3.Grup: Asgari ücret günde 17,00 TL. Hatay, Manisa, Rize, Kayseri, Antalya, Elâzığ, Balıkesir, Uşak, Kırklareli, Konya, Edirne, Kırşehir, Bolu, Malatya, Trabzon, Giresun.
4.Grup: Asgari ücret günde 16,50 TL. Çanakkale, Burdur, Muğla, Denizli, Nevşehir, Amasya, Diyarbakır, Ordu, Erzurum, Erzincan, Tekirdağ, Isparta, Bilecik.
5.Grup: Asgari ücret günde 16,00 TL. Siirt, Tokat, Kütahya, Artvin, Sivas, Urfa, Niğde, Afyon, Kastamonu, Van, Sinop, Kars, Çorum, Çankırı.
6.Grup: Asgari ücret günde 15,50 TL. Muş, Yozgat, Ağrı, Gümüşhane, Bitlis, Mardin, Hakkâri, Bingöl, Adıyaman, Tunceli, Maraş.
“Bütün il ve bu illerdeki bütün işkollarında çalıştırılan 16 yaşında ve daha küçük yaştaki çocuk işçilere günlük normal mesai karşılığı olarak (…) tespit edilen ücretlerden 200 kuruş noksan asgari ücret tespit” edildi.
931 sayılı İş Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden önce çeşitli kanunlara göre tespit olunan ve bu kararla tespit edilenlerden daha yüksek olan asgari ücretlerin yürürlükte kalmasına da karar verildi.
Komisyon kararına üye Nevzat Yalçıntaş muhalefet şerhi yazdı. Nevzat Yalçıntaş’ın itirazı aşağıda belirtilmektedir:
“Asgari ücret miktarları, ücret yükselmelerinin ekonomi üzerinde tesirleri hesap edildiğinde, yüksek tutulmuştur. (…) Asgari ücretlerin tarım iş koluna da teşmil edilmesi Komisyon tarafından bugüne kadar yürütülmüş çalışmaların bünyesine aykırı düşmektedir. Asgari ücretler 931 sayılı Kanun kapsamına giren sanayi ve hizmetler kesiminin özelliklerine, şehirlerin ekonomik ve sosyal hayatının gereklerine uygun olarak tespit edilmiştir.”
İşverenler Asgari Ücret Tespit Komisyonu kararlarına iki açıdan itiraz ederek, yargıya götürdü. Birinci nokta, tarım işçilerinin asgari ücret kapsamına alınmasıydı. İkinci nokta, sosyal yardımların asgari ücretin hesaplanmasına dahil edilmesi talebiydi.
Danıştay Sekizinci Dairesi, 1969/2393 esas ve 1970/959 karar sayılı kararında “tarım işçilerini de şümulüne almasında kanuna aykırılık yoktur” ve “asgari ücretin saat başına ücret tespit edilmemiş olması ve sosyal yardım yapan işverenlerle bu yardım yapmayanlar arasında bir ayırım yapılmamış bulunması da dava konusu kararın iptalini gerektirecek nitelikte bir noksanlık mahiyetinde görülmemiştir” dedi.
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 12.3.1970 gün ve 7980 esas ve 2477 karar sayılı kararında da şu noktalar belirtildi: “Yemek paralarını en az ücret kavramı içinde düşünmeye imkân yoktur. Tarafların iradeleri, sosyal yardımları, en az ücret haddinin dışında tutmuştur. (…) Asgari ücret, komisyon aracılığı ile ücretlerin en az sınırının belirtilmesini ifade eder. Böylece sosyal yardımlarla ilgili hükümlerin, en az ücret kavramının kapsamı dışında yer alacağı açık ve seçiktir.”
1972 YILINDA ASGARİ ÜCRET TESPİTİ
Asgari Ücret Tespit Komisyonu 1972 yılında asgari ücretleri tespit edebilmek için 25 Nisan’dan 19 Ekim’e kadar 15 toplantı yaptı.
Asgari ücret yine bölgesel olarak belirlendi.
Birinci grupta İstanbul vardı. Bu grupta günlük asgari ücret, 16 yaşından büyük işçiler için 25 TL, 16 yaşını doldurmamış işçiler için 21 TL olarak belirlendi.
İkinci grupta Ankara, İzmir ve Kocaeli yer aldı. Bu grupta günlük asgari ücret 16 yaşından büyük işçiler için 23,50 TL, 16 yaşını doldurmamış işçiler için 20,00 TL olarak belirlendi.
Üçüncü grupta Zonguldak, Rize, Adana, İçel, Eskişehir, Aydın, Bursa, Sakarya, Kayseri, Kırklareli, Samsun, Manisa, Edirne, Balıkesir, Tekirdağ, Trabzon, Hatay, Artvin, Antalya, Elâzığ, Giresun, Muğla, Çanakkale, Amasya, Gaziantep, Isparta ve Bolu bulunuyordu. Bu grupta günlük asgari ücret 16 yaşından büyük işçiler için 23,00 TL, 16 yaşını doldurmamış işçiler için 19,00 TL olarak saptandı.
Dördüncü grupta Malatya, Konya, Kütahya, Bilecik, Erzurum, Siirt, Nevşehir, Uşak, Erzincan, Sivas, Tokat, Kırşehir, Çorum, Diyarbakır, Burdur, Denizli, Kastamonu, Sinop, Afyon, Çankırı, Niğde, Ordu, Maraş, Yozgat, Van, Gümüşhane, Urfa, Kars, Mardin, Adıyaman, Bitlis, Ağrı, Muş, Tunceli Hakkâri ve Bingöl vardı. Bu grupta günlük asgari ücret 16 yaşından büyük işçiler için 22,00 TL, 16 yaşını doldurmamış işçiler için 18,50 TL olarak belirlendi. (Resmî Gazete, 27.10.1972)
1973 YILINDA TARIMDA ASGARİ ÜCRET TESPİTİ
Asgari Ücret Tespit Komisyonu 21.11.1972-22.3.1973 döneminde yaptığı 10 toplantı sonucunda 23 Mart 1973 günü, 1475 sayılı İş Kanunu’nun Geçici 4. maddesi uyarınca tarım işçilerinin asgari ücretlerini saptadı.
Komisyon, asgari ücret belirlenecek illeri, tarımsal nüfus ve özelliklerine göre üç grupta sınıflandırdı ve üç ayrı asgari ücret belirledi.
Birinci bölgede bulunan iller, Aydın, Balıkesir, Burdur, Çanakkale, Denizli, İzmir, Isparta, Manisa, Muğla, Bursa, Edirne, İstanbul, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya ve Tekirdağ idi. Bu illerde 16 yaşından büyük tarım işçilerinin günlük asgari ücreti 21 lira, 16 yaşını doldurmamış işçilerin günlük asgari ücreti 18 lira olarak belirlendi.
İkinci bölgede bulunan iller, Ankara, Bilecik, Bolu, Çankırı, Çorum, Eskişehir, Kırşehir, Kütahya, Nevşehir, Uşak, Yozgat, Adana, Antalya, Gaziantep, Hatay, İçel, Kahramanmaraş, Giresun, Gümüşhane, Kastamonu, Ordu, Rize, Samsun, Sinop, Trabzon, Zonguldak, Afyon, Kayseri, Konya ve Niğde idi. Bu illerde 16 yaşından büyük tarım işçilerinin günlük asgari ücreti 19 lira, 16 yaşını doldurmamış işçilerin günlük asgari ücreti 16,50 lira olarak belirlendi.
Üçüncü bölgede bulunan iller, Ağrı, Artvin, Erzincan, Erzurum, Kars, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Hakkâri, Muş, Mardin, Siirt, Van, Adıyaman, Amasya, Elâzığ, Malatya, Sivas, Tokat ve Tunceli idi. Bu illerde 16 yaşından büyük tarım işçilerinin günlük asgari ücreti 17 lira, 16 yaşını doldurmamış işçilerin günlük asgari ücreti 14,50 lira olarak belirlendi.
TÜM ÜLKEDE TEK BİR ASGARİ ÜCRET DÖNEMİ (TARIM-DIŞI, TARIM VE YAŞ)
1974 YILINDA ASGARİ ÜCRET TESPİTİ
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 1974 yılındaki toplantısında, bölgesel düzeyde asgari ücret tespitine son verilerek, tüm illeri kapsayan tek bir asgari ücret belirlenmesi uygulamasına geçildi. 28 Haziran 1974 tarihli bu karara komisyonun işveren temsilcileri karşı çıktı. Karar oy çokluğuyla alındı.
16 yaşından büyük işçilerin günlük asgari ücreti 40 lira, 16 yaşını doldurmamış işçilerin günlük asgari ücreti ise 34 lira olarak belirlendi.
Bu tarihten sonra asgari ücret tüm illeri kapsayacak biçimde tespit edildi.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 30 Temmuz 1974 tarihli kararıyla da tarım işçileri için günlük asgari ücretler belirlendi. Komisyon tarım işçileri için de tüm illeri kapsayan asgari ücret tespitine karar verdi. Bu karar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği temsilcisi, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı temsilcisi ve Tarım-İş Sendikası temsilcisinin karşı oylarıyla, oy çokluğuyla alındı.
Belirlenen günlük asgari ücret, 16 yaşından büyük tarım işçileri için 33,00 lira, 16 yaşından küçük tarım işçileri için 28,50 lira idi.
Daha sonraki yıllarda da tüm iller için asgari ücret tespiti uygulamasına devam edildi.
1977 YILINDA ASGARİ ÜCRETİN TESPİTİNDE ÇOCUK FAKTÖRÜ
Türkiye’de asgari ücret tek bir işçinin ihtiyaçları dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Bu uygulamanın tek istisnası, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 29.12.1977 ve 31.1.1978 tarihli kararlarıdır.
İş Kanunu kapsamındaki işçilerin, gemi adamlarının ve gazetecilerin asgari ücreti Komisyon’un 29.12.1977 günlü toplantısında 16 yaşından büyük işçiler için günde 110 lira, 16 yaşını doldurmamış işçiler için günde 70 lira olarak belirlendi. İşveren temsilcileri, tüm ülke için tek bir asgari ücret belirlenmesine bu kararda da karşı çıktılar.
Komisyon, bu toplantısında “asgari ücretin tespitinde çocuk faktörünün de nazara alınmasına, işveren temsilcilerinin karşı oyları ve Ticaret Bakanlığı temsilcisinin çekimser oyuna karşı ekseriyetle” karar verdi.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun 31.1.1978 günlü toplantısında da tarım işçileri için asgari ücret belirlendi.
Tarımda tüm illeri kapsayacak asgari ücret belirlenmesine işveren temsilcileri ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği temsilcileri karşı çıktı. Karar oy çokluğuyla alındı.
“Asgari ücretin tespitinde çocuk faktörünün de dikkate alınmasına, işveren temsilcileri ile Türkiye Ziraat Odaları Birliği temsilcisinin karşı oyları sonucu oy çokluğuyla” karar verildi.
Günlük asgari ücret 16 yaşından büyük tarım işçileri için 90,00 lira, 16 yaşını doldurmamış tarım işçileri için 57,50 lira olarak belirlendi.
1974-1989 döneminde tarım ve orman işçilerinin asgari ücreti ayrıca belirleniyordu. Aşağıdaki iki çizelgede, tarım-dışı sektörlerde çalışan 16 yaşını dolduran ve doldurmayan işçiler için aylık brüt asgari ücret tutarları ile, tarım ve orman işçilerinin aylık brüt asgari ücretleri 16 yaşını dolduran ve doldurmayanlara göre verilmektedir. 1.8.1989 tarihinden itibaren tüm sektörler için tek bir asgari ücret belirlenmeye başlandı.
TARIM-DIŞI SEKTÖRLERDE AYLIK BRÜT ASGARİ ÜCRET (1974-1989)
TARIM VE ORMAN KESİMİNDE AYLIK BRÜT ASGARİ ÜCRET (1974-1989)
ASGARİ ÜCRETE İLİŞKİN ÇEŞİTLİ ÖNERİLER
Asgari ücret ülkemizde ve uluslararası örgütlerde bazı tepkilere yol açtı.
Dünya Bankası 1980 yılında asgari ücretin yüksekliğinden yakındı. Yalçın Doğan, 5.9.1980 tarihindeki Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan “Dünya Bankası Asgari Ücretin Düşük Olmasını İstiyor” başlıklı yazısında şunları belirtti: “Ağustos ayının son haftasında Dünya Bankası tarafından Maliye Bakanlığı’na orta ve küçük sanayicinin kullanımına açılmak üzere bir proje kredisi açılmıştır. Emek-yoğun teknolojinin kullanılmasını öngören proje kredisine ek olarak Dünya Bankası uzmanları ayrıca, bir rapor göndermişlerdir. Bu raporda Türkiye’nin önemli bir ekonomik darboğazdan geçmekte olduğu ve bu ‘ekonomik darboğazın çeşitli etkenlerden oluştuğu’ belirtilmektedir. Raporda daha sonra ‘darboğaza yol açan etkenlerin başında asgari ücretin yüksek tutulmakta oluşunun’ geldiği vurgulanmaktadır. ‘Darboğazın aşılmasında asgari ücretin düşük tutulmasının bir çözüm olabileceğini’ belirten Dünya Bankası yazısında, ‘Türkiye’de de ücretler diğer azgelişmiş ülkelerde olduğu gibi mantık dışı yüksektir’ denilmektedir.” (Cumhuriyet,5.9.1980)
Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanan 1986 Yılı Programı’nda (Resmî Gazete, 31.10.1985, s.259), bazı alt sektörlerde asgari ücret uygulamasının kaldırılması istendi: “Daha fazla istihdam imkânı açılması amacıyla belli alt sektörlerin asgari ücret dışına çıkarılması çalışmaları yapılacaktır.” Ancak bu tür çalışmalardan bir sonuç alınamadı.
2005 yılında Uluslararası Para Fonu yetkilileri asgari ücret konusunu gündeme getirdi.
Uluslararası Para Fonu (IMF) Birinci Başkan Yardımcısı Anne Krueger 2005 yılının ilk günlerinde yaptığı açıklamada, “Siz 270 dolar civarındaki asgari ücretle geçinebilir misiniz?” sorusuna şöyle yanıt verdi: “Eğer geçiminizi bu ücretle sağlamak zorundaysanız, geçinmek zorundasınız. Bunun altında bir ücret alıyorsanız da onunla sağlayacaksınız. Birçok insan kayıt dışı sektörde bunun altında kazanıyor ve kazandığıyla geçimini sağlıyor.” Anne Krueger, Türkiye’de asgari ücretin yüksek olduğunu ileri sürdü. (Radikal, 7.5.2005)
Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye temsilcisi Hugh Bredenkamp da 2005 yılı Mayıs ayı başlarında yaptığı açıklamada, “asgari ücret hangi ölçüde şirketlerin sıkıntılarını körüklüyor, buna bakmak lazım; asgari ücreti tartışmak gerekiyor,” dedi. (Hürriyet, 14.5.2005)
Aynı yıl bir başka öneri Ankara Sanayi Odası’ndan açıklandı.
Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan’ın 28 Haziran 2005 günü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a sunduğu “İşsizlik ve Bölgesel Gelir Dağılımı Eşitsizliğiyle Mücadele İçin Yerel Asgari Ücret Uygulaması” raporunda şu öneriler yer alıyordu:
“Önerilerimiz: Türkiye asgari ücret uygulaması açısından 3 bölgeye ayrılabilir: 1. Birinci Bölge: Sosyo-ekonomik gelişmişlik açısından sıralamada en altta olan 19 il ve ilçelerinden oluşabilir. Bu iller ve ilçelerinde asgari ücret, net 250 YTL olarak belirlenerek ve bu ücretten alınan vergi ve sigorta prim oranları izleme ve kayıtlı hale getirmek amacıyla yüzde 1’e düşürülebilir. Bu uygulama 10 yıl süreyle yapılabilir. 2. İkinci Bölge: Sosyo-ekonomik gelişme açısından Türkiye ortalamasının altında ve teşvik kapsamında olan illerimizin sıralamada en az gelişmiş 19 ilimizin dışındaki 30 il ve ilçelerinden oluşabilir. Bu iller ve ilçelerinde asgari ücret aynen muhafaza edilip; asgari ücretten alınan vergi ve sosyal sigorta prim oranları izleme amacına hizmet etmek ve kayıtlı hale getirmek amacıyla yüzde 1’e düşürülebilir. Bu uygulama 5 yıl süreyle yapılabilir. 3. Üçüncü Bölge Teşvik kapsamına alınmayan ve sosyo-ekonomik gelişme açısından Türkiye ortalamasının üzerindeki illerden oluşabilir. Bu illerimizde asgari ücret aynen kalabilir, fakat asgari ücretten alınan vergi ve sosyal sigorta primleri düşürülebilir. 4. Yerel asgari ücret uygulamasına, birinci ve ikinci bölgelerin gelişmişlik düzeylerinin üçüncü bölgenin gelişmişlik düzeyine yakınsaması ölçüsünde, örneğin yukarıda da belirtildiği gibi ikinci bölgede 5 yıl, birinci bölgede ise 10 yıl devam edilebilir. 5. Mevcut asgari ücretlilerin hakları aynen korunmalıdır.”
Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan’ın bölgesel asgari ücret önerisinin ardından, Adalet ve Kalkınma Partisi Diyarbakır Milletvekili Aziz Akgül, TBMM Başkanlığı’na sunduğu “Bölgesel Asgari Ücretin Uygulanmasına İlişkin Olarak Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinde 19 ilde 5 yıl süreyle Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen ücretin yüzde 50’si oranına kadar daha düşük ücret uygulanmasını önerdi. (Dünya, 3.4.2006) Teklif kanunlaşmadı.
Ekonomik Kalkınma ve İş birliği Örgütü (OECD) tarafından 2007 yılı başlarında yayımlanan “Büyümeye Geçiş 2007 raporunda Türkiye’de asgari ücret konusunda şu öneri getirildi: “Asgari ücretin artış oranının yavaşlatılması ve asgari ücretin bölgelere göre farklılık göstermesi.” (Hürriyet, 14.2.2007)
Türkiye Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri Ortak Yönetim Kurullarının İzmir’de yaptığı toplantıda konuşan İstanbul Hazır giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Hikmet Tanrıverdi ise, “asgari ücretin kaldırılması ya da bölgesel asgari ücrete geçilmesinin daha fazla ertelenmemesi, (…) gerektiğini söyledi.” Tanrıverdi, “bu haklı ve gerçekçi taleplerin toz duman arasında kaybolması durumunda ihracatçının elinde kendisini anlatmak için eylemden başka yol kalmayacaktır,” dedi. (Milliyet, Vatan, Sabah, 15.8.2008)
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ise 2013 yılı Mart ayının ilk günlerinde yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Şimdi bakınız, geçinemez diye bir şey yok. Geçinirsiniz. Yani niye geçinemeyeceksiniz. Şimdi eğer ona mahkumsanız 800 lira da büyük paradır yani. Netice itibarıyla peynirin fiyatı belli, ekmeğin fiyatı bellidir, yani yiyeceğiniz zeytinin fiyatı bellidir. Geçiminizi sürdürebilirsiniz. Bizim meselemiz asgari ücrette bu değil. Bence bunu istismar etmemek lazım. Asgari ücret taban fiyattır.” (Cumhuriyet, 7 Mart 2013)
1989-2021 DÖNEMİNDE ASGARİ ÜCRETLER
1989-1996 döneminde tüm sektörleri kapsayacak biçimde 16 yaşını dolduran işçiler ile doldurmayan işçiler için belirlenen brüt aylık asgari ücret rakamları aşağıda sunulmaktadır.
AYLIK BRÜT ASGARİ ÜCRET (1989-1996)
Yönetmelikte yapılan değişiklik sonrasında, 2014 yılından itibaren 16 yaşını doldurmayan işçiler için ayrı asgari ücret belirlenmesi uygulamasından vazgeçildi.
1996-2021 döneminde tüm işçileri kapsayacak biçimde belirlenen asgari ücretlerin aylık brüt ve aylık net miktarları ile asgari ücretin işverene toplam maliyetine ilişkin veriler aşağıda sunulmaktadır. Bazı yıllarda asgari ücretin brüt ve net miktarları aynıyken, işverenlere sağlanan teşvikler nedeniyle asgari ücretin işverene toplam maliyeti yıl içinde değişiklik göstermiştir.
Not: 2015 yılından itibaren YTL kullanıldı. 1 YTL = 1.000.000 TL. 2009 yılı başından itibaren 1 YTL = 1 TL
Net asgari ücretin yıllık ortalamasının TÜİK’in tüketici fiyatları endeksi ile deflate edilmesiyle bulunan net gerçek asgari ücret miktarlarındaki gelişim, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı hesaplarına göre, şu şekildedir (2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, s.254): Net gerçek asgari ücret 2012 yılında bir önceki yıla göre yüzde 2,7 oranında arttı. Net gerçek asgari ücretler 2013 yılında yüzde 1,8; 2014 yılında yüzde 1,2; 2015 yılında yüzde 4,2; 2016 yılında yüzde 23,8 yükseldi. Net gerçek asgari ücret 2017 yılında yüzde 2,9 ve 2018 yılında yüzde 1,9 oranlarında azaldı. 2019 yılında yüzde 9,5 oranında artan net gerçek asgari ücretin artışı 2020 yılında yüzde 2,4 oldu. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 2021 yılında yıllık ortalama net gerçek asgari ücretin yüzde 3,7 oranında artacağını tahmin etmektedir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre, 2021 yılında 3.577,50 lira olan asgari ücretin işverene toplam maliyeti, 4.203,56 liradır. İşveren, brüt asgari ücretin yanı sıra, SGK primi işveren payı olarak 554,51 lira (yüzde 15,5) ödemektedir. SGK primi işveren payı normal olarak yüzde 20,5’tir. Ancak 5510 sayılı Kanunun 81. maddesine göre, belirtilen şartları sağlayan işverenlere SGK primi işveren payından 5 puanlık indirim öngörülmektedir. İşsizlik sigortası primi de yüzde 2’dir.
Ayda brüt 3577,50 lira olan asgari ücretten SGK primi (yüzde 14) olarak 500,85 lira, işsizlik sigortası primi olarak (yüzde 1) 35,78 lira kesilmektedir. Gelir vergisi oranı yüzde 15 olarak alındığında asgari ücretli işçinin gelir vergisi 456,13 liradır. Ancak, bekar bir işçi için asgari geçim indirimi 268,31 lira kabul edildiğinde, asgari ücretlinin gelir vergisi 187,82 liraya inmektedir. İşçinin evli ve eşinin çalışmıyor olması ve bu çiftin çocuklarının bulunması durumunda asgari geçim indirimi daha da artmaktadır. İşçiden ayrıca 27,15 lira (yüzde 0,759) damga vergisi alınmaktadır. Böylece bekar bir işçinin net aylık asgari ücreti 2825,90 liradır.
Apartman görevlileri için özel bir düzenleme söz konusudur. Apartman görevlileri, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca gelir vergisinden muaftır. 488 sayılı Damga Vergi Kanunu uyarınca da damga vergisi ödememektedirler.
Buna göre, apartman görevlilerinin 3577,50 lira olan brüt asgari ücretinin işverene toplam maliyeti 4.203,56 lira iken, apartman görevlilerinin net aylık ücreti 3040,87 lira olmaktadır. Apartman görevlileri, gelir vergisi ödemediklerinden, asgari geçim indiriminden de yararlanamamaktadır.
GELİR VERGİSİ MUAFİYETLERİ VE ASGARİ ÜCRET
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 23. maddesi, bazı toplum kesimlerini gelir vergisinden muaf tutmaktadır. Asgari ücret incelemelerinde bu düzenleme de dikkate alınmalıdır.
- Köylerde veya son nüfus sayımına göre belediye içi nüfusu 5 000’i aşmayan yerlerde faaliyet gösteren ve münhasıran el ile dokunan halı ve kilim imal eden işletmelerde çalışan işçilerin ücretleri;
- Gelir vergisinden muaf olanların veya gerçek usulde vergilendirmeyen çiftçilerin yanında çalışan işçilerin ücretleri;
- Toprak altı işletmesi halinde bulunan madenlerde cevher istihsali ve bununla ilgili diğer bütün işlerde çalışanların münhasıran yer altında çalıştıkları zamanlara ait ücretleri;
- Hizmetçilerin ücretleri (Hizmetçiler özel fertler tarafından evlerde, bahçelerde, apartmanlarda ve ticaret mahalli olmayan sair yerlerde orta hizmetçiliği, süt ninelik, dadılık, bahçıvanlık, kapıcılık gibi özel hizmetlerde çalıştırılanlardır) (Mürebbiyelere ödenen ücretler istisna kapsamına dahil değildir);
- Sanat okulları ile bu mahiyetteki enstitülerde, ceza ve ıslahevlerinde, darülacezelerin atölyelerinde çalışan öğrencilere, hükümlü ve tutuklulara ve düşkünlere verilen ücretler;
- 3308 sayılı Çıraklık ve Meslekî Eğitim Kanununa tâbi çırakların asgari ücreti aşmayan ücretleri.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu, engelliler için de bir indirim öngörmektedir. Aşağıda, ilgili maddede engellilik tanımlarının ardından, Kanunun ilk çıktığı tarihteki indirim miktarlarının yanında ayraç içinde 2021 yılındaki uygulamaya ilişkin rakamlar verilmektedir.
“Çalışma gücünün asgarî %80’ini kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derece engelli, asgarî %60’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derece engelli, asgarî %40’ını kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ise üçüncü derece engelli sayılır ve aşağıda engelli dereceleri itibariyle belirlenen aylık tutarlar, hizmet erbabının ücretinden indirilir.
“Engellilik indirimi;
– Birinci derece engelliler için 440.000.000 lira (1.500 TL),
– İkinci derece engelliler için 220.000.000 lira (860 TL),
– Üçüncü derece engelliler için 110.000.000 lira (380 TL) dır.”
Asgari ücretlileri özellikle ilgilendiren bir uygulama, asgari geçim indirimidir.
Asgari geçim indirimi, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 32. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir:
“Ücretin gerçek usulde vergilendirilmesinde asgarî geçim indirimi uygulanır.
“Asgarî geçim indirimi; ücretin elde edildiği takvim yılı başında geçerli olan ve sanayi kesiminde çalışan 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan asgarî ücretin yıllık brüt tutarının; mükellefin kendisi için %50’si, çalışmayan ve herhangi bir geliri olmayan eşi için %10’u, çocukların her biri için ayrı ayrı olmak üzere; ilk iki çocuk için %7,5, üçüncü çocuk için %10, diğer çocuklar için %5’idir. Gelirin kısmî döneme ait olması halinde, ay kesirleri tam ay sayılmak suretiyle bu süreye isabet eden indirim tutarları esas alınır. Asgarî geçim indirimi, bu fıkraya göre belirlenen tutar ile 103’üncü maddedeki gelir vergisi tarifesinin birinci gelir dilimine uygulanan oranın çarpılmasıyla bulunan tutarın, hesaplanan vergiden mahsup edilmesi suretiyle uygulanır. Mahsup edilecek kısmın fazla olması halinde iade yapılmaz.
“İndirimin uygulamasında “çocuk” tabiri, mükellefle birlikte oturan veya mükellef tarafından bakılan (nafaka verilenler, evlat edinilenler ile ana veya babasını kaybetmiş torunlardan mükellefle birlikte oturanlar dâhil) 18 yaşını veya tahsilde olup 25 yaşını doldurmamış çocukları, “eş” tabiri ise, aralarında yasal evlilik bağı bulunan kişileri ifade eder.
“İndirim tutarının tespitinde mükellefin, gelirin elde edildiği tarihteki medenî hali ve aile durumu esas alınır. İndirim, yukarıdaki oranlara göre hesaplanan tutarları aşmamak kaydıyla, ücret geliri elde eden aile fertlerinden her biri için ayrı ayrı, çocuklar için eşlerden yalnızca birisinin gelirine uygulanır. Boşananlar için indirim tutarının hesabında, nafakasını sağladıkları çocuk sayısı dikkate alınır.
“Net ücretleri, bu Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle bu maddedeki esaslara göre sadece kendisi için asgarî geçim indirimi hesaplanan asgarî ücretlilere, içinde bulunulan yılın Ocak ayına ilişkin ödenen net ücretin (ilgili yılda geçerli asgarî ücretin dönemsel olarak farklı tutarlarda belirlenmiş olması halinde, yeni asgarî ücretin geçerli olduğu aylar için artışın uygulandığı ilk aydaki ücret üzerinden Kanunun 103 üncü maddesinde yer alan tarifenin ilk dilimindeki oran baz alınarak hesaplanan net ücretin) altında kalanlara, bu tutar ile bu tutarın altında kalındığı aylara ilişkin olarak aylık hesaplanan net ücreti arasındaki fark tutar, ücretlinin asgarî geçim indirimine ayrıca ilave edilir. Bu fıkrada geçen net ücret, yasal kesintiler sonrası ücret tutarına asgarî geçim indiriminin ilavesi sonucu oluşan ücreti ifade eder.
“Ücretlerin vergilendirilmesinde asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra, varsa teşvik amaçlı diğer indirim ve istisnalar dikkate alınır.
“Cumhurbaşkanı, indirim konusu yapılacak toplam tutarın asgarî ücretin yıllık brüt tutarını aşmaması şartıyla ikinci fıkrada belirtilen asgarî geçim indirimi oranlarını artırmaya veya kanunî oranına kadar indirmeye yetkilidir.
“Asgarî geçim indiriminin uygulama dönemleri ve mahsup şekli ile diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.”
TOPLU İŞ SÖZLEŞMELERİNDE ASGARİ ÜCRET
Türkiye’de uygulanan toplu iş sözleşmelerinin önemli bir bölümünde, “taban ücreti” başlığı altında, işe yeni giren işçilere uygulanacak ücrete ilişkin düzenlemeler vardır. Bu düzenlemelerde asgari ücret belirli bir oranda artırılmaktadır.
Bazı toplu iş sözleşmelerinde bu konudaki düzenlemeler aşağıda sunulmaktadır:
“İşyerinde kanuni asgari ücret ödenir. Metal Sanayi İş Gruplandırma Sistemi uygulanmayan işyerlerinde yeni işe girmiş işçinin sendikaya üye olması durumunda üyeliğin işverene bildirildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren saat ücretine 1. yıl 33 kr/saat (12 Haziran 2013 tarihinden itibaren işe giren sendika üyelerine uygulanır), 2. yıl 35 kr/saat ücret zammı yapılır. Ancak emsal eski işçinin ücretini geçemez.”
“Bu toplu iş sözleşmesi kapsamı içerisindeki sendika üyesi mevsimlik işçilerden, ilk defa 1.1.2016 tarihinden önce mevsimlik olarak çalışmaya başlamış işçilere yürürlükteki asgari ücret + asgari ücretin %25’i oranında; 1.1.2016 tarihinden sonra ilk defa mevsimlik olarak çalışmaya başlamış işçilere yürürlükteki asgari ücret + asgari ücretin %5’i oranında; zam yapılması suretiyle ücret artışı uygulanır.”
“İşyerinde daimî kadroda yeni alınacak işçiler mevcut asgari ücretin %5 arttırılmış seviyesindeki ücretle işe başlarlar.”
“01.02.2017 tarihinden itibaren geçici kadroda işbaşı yapmış sendika üyesi işçiler için uygulanacak ücret, asgari ücretin %10 oranında artırılmış halidir.”
“Üye işçilerin, en düşük ücreti yürürlükteki brüt asgari ücretin %4 fazlasıdır.”
“Toplu iş sözleşmesinin imza tarihinden sonra işe yeni giren işçilerden sendika üyeliğini tercih edenler; aday işçi unvanı ile ilk 1 yıl asgari ücretin %10 fazlasıyla, takip eden 1 yılda asgari ücretin %15 fazlasıyla, bunu takip eden 1 yılda asgari ücretin %20 fazlasıyla, bunu takip eden 1 yılda asgari ücretin %28 fazlasıyla ve bunu da takip eden 1 yılda asgari ücretin %38 fazlasıyla çalıştırılır. Ancak, her halde işe yeniden giren işçinin ücreti çalıştığı ünitedeki aynı işi yapan en düşük ücretli eski işçinin ücretini geçemez. Beş yıllık geçiş sürecinin bitiminde aday işçinin ücreti, kendi çalıştığı işin kademe ve baz ücretine intibak ettirilir.”
ASGARİ ÜCRETE İLİŞKİN SORUNLAR
Günümüzde asgari ücrete ilişkin en önemli sorun, tek kişinin ihtiyaçlarına göre bir ücret belirlenmesidir. 1977 yılında işçinin ve bir çocuğun ihtiyaçlarının göz önüne alındığı uygulama, daha sonraları dikkate alınmamıştır.
Asgari ücretten yapılan gelir vergisi kesintisi, asgari geçim indirimi sayesinde azalmakla birlikte, asgari ücret kadar gelirden gelir vergisi ve damga vergisi alınmaması, işverene ek bir maliyet getirmeden işçinin gelirini artıracaktır.
Asgari ücretin belirlenmesinde dikkate alınan TÜFE verileri, güvenilir olmaktan uzaktır. Ayrıca, asgari ücretlilerin harcamaları içinde gıda harcamalarının payı, ülke ortalamasının üstündedir. Gıda harcamalarındaki fiyat artışı genellikle genel fiyat artışının daha üstünde bir orandadır. TÜİK’in tüketici fiyatları endeksi, bu nedenle, asgari ücretlilerin tüketim kalıbını ve tüketilen ürünlerdeki fiyat artışını tam olarak yansıtmamaktadır.
Asgari ücret bazı yıllarda altı ayda bir belirlenmiştir. Özellikle enflasyon oranının yükseldiği dönemlerde bu uygulama gelir kaybının önlenmesi açısından önemlidir.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçileri Türk-İş temsil etmektedir. Asgari ücret pazarlığının yapılması sürecinde işçilerin bir yaptırım gücü yoktur. Normal bir toplu sözleşme sürecinde işçilerin elinde grev aracı vardır; ancak asgari ücretin tespiti sürecinde böyle bir araç yoktur. İşçilerin elinde böyle bir araç olmadan sürdürülen pazarlıktan elde edilen sonuç ancak yukarıdaki çizelgelerde verilen rakamlar kadardır.
Asgari ücretli işçilerin çok büyük bölümü sendika üyesi değildir. Ancak sendika üyesi olmayanlar kimseler de özellikle sosyal medya üzerinden gayri resmî biçimde örgütlenerek, taleplerini çeşitli biçimlerde dile getirebilir. Asgari ücretli işçiler bugüne kadar kendi çıkarlarını korumak amacıyla herhangi bir biçimde örgütlülüğe ve eylemliliğe yönelmedi. Bu duyarsızlık ve asgari ücretin artırılmasında seçimleri esas alan bir anlayış, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçileri temsil eden Türk-İş’in elini ciddi biçimde zayıflatmaktadır.
Son yıllarda işsizliğin artmasıyla birlikte yaygınlaşan bir uygulama, işçi ücretinin asgari ücret üzerinden bankada işçinin hesabına yatırılması, ancak bu paranın işveren görevlisi tarafından çekilerek, işçiye elden daha düşük bir miktar ödeme yapılmasıdır. Yerli ve yabancı kaçak işçiliğin yaygınlaşması bu uygulamayı daha da artırmaktadır. Çalışan bazı emekliler ile işsizlik ödeneğinden yararlanan veya geliri üzerinde haciz işlemi bulunan bazı işçiler de asgari ücretin altında ücretlerle kaçak çalışmayı tercih etmektedir.
Evlerde eve-iş-verme sistemi içinde çeşitli biçimlerde üretim yapan işçiler de yasadışı bir biçimde asgari ücret uygulamasının dışında tutulmaktadır. Bu sistemde çalışan işçilerin çok büyük çoğunluğu 4857 sayılı İş Kanunu’na göre kendisinin işçi olduğunun farkında değildir ve çeşitli nedenlerle asgari ücret talep etmekten kaçınmaktadır.
Asgari ücretin önemli olmasının diğer bir nedeni, Türkiye’de işgücünü satarak hayatını kazanan işçilerin yarıya yakınının asgari ücret almasıdır.
TARIM İŞÇİLERİ İÇİN ÖZEL DÜZENLEME
Türkiye’de çok eski dönemlerden beri, tarımda, mahalli asgari ücret tespit komisyonlarının ve Türkiye çapında bölgesel olarak veya tüm ülkeyi kapsayacak biçimde asgari ücret tespit komisyonunun belirledikleri asgari ücret dışında bazı işler için ayrı ücret tespit edilmektedir. Belirlenen ücretler asgari ücret niteliğindedir. Bu geleneksel uygulamanın en istikrarlı biçimde uygulandığı yer, Adana’dır.
Adana’da günümüzde de Asgari Ücret Tespit Komisyonu tarafından belirlenen asgari ücretin dışında, belirli işler için ücret belirleme uygulaması sürmektedir.
Bu konuda 1980’li yıllardan itibaren yaşananlar, İş ve İşçi Bulma Kurumu Adana Şube Müdürlüğü’nün ilettiği bazı bilgi ve tutanaklarda görülmektedir.
İş ve İşçi Bulma Kurumu Adana Şube Müdürlüğü’nün 11.9.1985 gün ve 0011-99-902/1/11515 sayılı yazısında şu bilgiler verilmektedir:
Pamuk toplama ücretlerini belirleyen komisyona, Valilik başkanlığında, İş ve İşçi Bulma Kurumu Müdürlüğü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü, Tarım Ormancılık ve Köy İşleri Bakanlığı İl Müdürlüğü, Sosyal Sigortalar Kurumu Bölge Müdürlüğü, Ziraat Odası Başkanlığı, Türk-İş Bölge Temsilciliği, Tarım İşçileri Sendikası Başkanlığı, Çiftçiler Birliği Başkanlığı, Bölge Pamuk Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü katılmaktadır.
İİBK Adana Şube Müdürlüğü’nün yazısına göre, 1977-1985 döneminde kilogram başına pamuk toplama ücretleri aşağıdaki listede gösterilmektedir (Ücretler nettir. Aracı ücreti işveren tarafından ödenmektedir):
5.6.1991 günü İş ve İşçi Bulma Kurumu Adana Şube Müdürlüğü’nden alınan belgeye göre, 1979-1990 döneminde Adana bölgesinde tarım işçisi ücretlerine ilişkin çizelgeler aşağıda sunulmaktadır:
Pamuk Toplama İşçi Ücreti ve Elci Ücreti
Pamuk çapa ve diğer tarım işçilerinin günlük ücretleri de aşağıda sunulmaktadır:
İş ve İşçi Bulma Kurumu Adana Bölge Müdürlüğü Adana Şube Müdürlüğü’nün 08.1989 gün ve 0011-99-902/1 sayılı yazısının ekinde 1989 yılı Adana ili mevsimlik tarım işçilerinin pamuk toplama ve narenciye ücretleri ve diğer çalışma şartlarına ilişkin protokol yer almaktadır. Komisyon Adana Vali Yardımcısı, İş ve İşçi Bulma Kurumu Şube Müdürü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürü, Tarım Orman ve Köy İşleri Bakanlığı İl Müdür Yardımcısı, Sosyal Sigortalar Kurumu Bölge Müdür Yardımcısı, Yüreğir Ziraat Odası Yönetim Kurulu üyesi, Ceyhan Ziraat Odası Başkanı, Kadirli Ziraat Odası Başkanı, Türk-İş Adana Bölge Temsilcisi, Tarım-İş Sendikası Adana Şube Başkanı, Çiftçiler Birliği temsilcisi ve Pamuk Üretme İstasyonu Müdür Yardımcısından oluşmaktaydı. Bu uygulamanın hukuki dayanağı protokolde şu şekilde belirtilmişti: “Yıllardır süre gelen geleneklerimize uygun olarak hazırlanan bu kararlar tarafımızdan okunarak istişare mahiyetinde imza altına alınmıştır.” Protokolün bazı bölümleri aşağıda sunulmaktadır:
“1989 yılı pamuk-narenciye toplama döneminde pamuk ve narenciye ürünü toplama işinde çalışacak işçilere yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmaksızın susuz ve sulu pamuklarda 1. ve 2. el (ağız) için işçiye kilo başına net 146 lira, elcilere net 10 lira, toplam 156 lira, narenciye toplama işlerinde çalışacak işçilere günde 8 saat çalışmak koşuluyla net 7500 lira, elcilere net 500 lira, toplam 8000 lira, 8 saatten fazla çalışacak işçilere her saat için 750 lira fazla mesai ücreti ödenmesi,
“Çalışma Bakanlığı Asgari Ücret Tespit Komisyonunca asgari ücretin 01.08.1989 tarihinden geçerli olmak üzere 7500 lira tespit edilmiş olması nedeniyle 23.02.1989 tarihinde komisyonumuzca alınan kararların 01.08.1989 tarihinden itibaren hükmünün kalmadığı, bu nedenle bundan böyle diğer tarım işlerinde çalışacak işçilere de 8 saat üzerinden net 7500 lira ödenmesi,
“Sulu pamuklarda 3. el (ağız) beher kilosunun ücreti taraflar arasında özel pazarlıkla tespit edilerek toplatılması,
“Adana ili sınırları dışından getirilen tarım işçilerinin çıkış kaynaklarından işyerine geliş ücreti ile dönüşte kolaylıkla vasıta bulabilecekleri bir yere getirilme masraflarını işverenlerin karşılaması,
“Adana ili sınırları içindeki kaynaklardan temin edilen işçilerin, işe gelişte ikametgahlarından işyerine kadar, işin bitiminde işyerinden ikametgahlarına kadar yol masraflarının işverenlerce karşılanması,
“İşçilerin içme suyunu işveren kendi araç ve işçileriyle temin ederek pamuk toplanan tarlaya taşıması,
“Pamuğun toplanması sırasında çiğli ve ıslak pamukların toplanmaması, toplanan pamukların içerisinde toprak, yaprak, şif, vs. karıştırılmaması konularında mahalli örf ve geleneklerimize uygun biçimde olmak üzere işverenlerle elciler arasında yapılacak mukavele hükümlerine aynen uyulması,
“Aracıların işçileri arasından kendilerine yardımcı olarak ırgatbaşı ve işçilerin konaklama yerinin emniyeti bakımından da çadır bekçisi çıkartması, bu yardımcı işçilerin ücretlerinin işverenlerce ödenmesi,
“İşverenler işçi ücretlerini işin ortasında ve işin sonunda olmak üzere iki bölümde işçilerin huzurunda aracıya, aracı da işveren veya işveren temsilcisi huzurunda işçilere ödeyecektir. Zamanında ücretini alamayan aracı ve işçiler İş ve İşçi Bulma Kurumu ve Tarım İşçileri Sendikasınca tespit edilerek Ziraat Odası ve Çiftçiler Birliği Başkanlığına gereği için bildirilmesi,
“Tespit edilen ücretler ve yapılması kararlaştırılan sosyal yardımların uygulama alanı Adana ili sınırları içindeki özel ve kamu sektörüne ait işletmelerini kapadığı oy birliği ile kabul edilmiştir.”
İş ve İşçi Bulma Kurumu Adana Bölge Müdürlüğü Adana Şube Müdürlüğü’nün 15.2.2000 günlü yazısının ekinde Adana İli Tarım İşçilerinin Sorunlarını Görüşme Kurulu’nun toplantı tutanağı iletilmiştir.
Tutanakta ilgi çeken noktalardan biri, “Bölgemizde çalışan tarım işçilerinin ücret tespitleriyle Adana Valiliği yetkilidir,” ifadesidir. Ayrıca, “yıllardır süregelen geleneklerimize uygun olarak tavsiye niteliğinde alınan bu karar” ifadesi de kullanılmaktadır.
Tarım işçilerinin çalışma koşullarına ilişkin de bazı düzenlemelerin yer aldığı bu tutanağın bazı bölümleri aşağıda sunulmaktadır:
“01.01.2000 tarihinden itibaren bölgemizde (çapa, sera, sebze meyve toplama, vs.) işlerinde çalışacak tarım işçilerine ödenecek ücreti tespit etmek maksadıyla tarım işçilerinin sorunlarını görüşme kurulu 15.02.2000 Salı günü saat 14.00’de Adana Vali Yardımcısı Ramazan Mangaloğlu başkanlığında 12 komisyon üyesinin katılmasıyla toplanarak aşağıdaki kararları almışlardır.
1 – 01.01.2000 tarihinden itibaren bölgemizde çalışacak tarım işçilerine yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmaksızın 4.000.000 lira, aracı (elci)lere her işçi için günlük net 250.000 lira, toplam 4.250.000 lira ödenmesi.
2 – Tarım işlerinde 12 yaşından küçük, çalışamayacak kadar yaşlı ve hasta işçilerin çalıştırılmaması.
3 – Tarım işçilerinin örf ve adetlere uygun olarak sabah 06.00’da işe başlamaları ve akşam 18.00’de işi bırakmaları.
4 – Bu arada sabah 08.30-09.00 arası 30 dakika, öğlen 13.00-14.00 arası 60 dakika, ikindi 15.15-16.00 arası 45 dakika istirahat ve yemek molası verilmesi, sera ve sebze işlerinin işe başlama ve işi bırakma saatlerini de günün koşullarına göre taraflarca belirlenmesi.
5 – Aracıların işçileri arasından kendilerine yardımcı olarak ırgatbaşı ve işçilerin konaklama yerinin emniyeti için çadır bekçisi çıkarması, bu yardımcı işçilerin ücretlerinin de işverenlerce ödenmesi.
6 – Adana ili sınırları dışından getirilen tarım işçilerinin çıkış kaynaklarından işyerine geliş ücreti ile dönüşte kolaylıkla vasıta bulabilecekleri bir yere getirilme masraflarının işverenlerce karşılanması.
7 – Adana ili sınırları içerisinde ikamet eden tarım işçilerini her gün işyerine gidiş ve dönüşlerinin işverenlerce karşılanması.
8 – İş ve İşçi Bulma Kurumunca verilen tarım aracı belgesi olmayan elçiler ile hüviyet cüzdanı bulunmayan işçilere iş verilmemesi; işverenler, aracılar ve köy muhtarları işyerlerinde ve bölgelerinde çalışan işçiler arasında görülecek her türlü hastalık ve emniyet bakımından huzur bozucu olaylara anında müdahale ederek durumu en yakın yetkili kuruluşlara bildirmesi.
9 – İşçilerin içme suyunu işveren kendi araç ve işçileriyle temin ederek işyerine ve konaklama yerine getirmesi, su tanklarının sıhhatli olması için azami gayretin gösterilmesi.
10 – İşverenler işçi ücretlerini işin ortasında ve işin sonunda olmak üzere iki bölümde işçilerin huzurunda aracıya, aracı da işveren veya işveren temsilcisi huzurunda işçilerine ödemesi, zamanında ücretlerini alamayan tarım aracıları ve işçiler İş ve İşçi Bulma Kurumu üniteleri veya Tarım İşçileri Sendikasınca tespit edilerek yetkili mercilere intikal ettirilmeden önce işverenlerin uyarılması bakımından Ziraat Odaları ve Çiftçiler Birliği başkanlığına bildirilmesi.
11 – Bölgemizde çalışan tarım işçilerinin ücret tespitleriyle Adana Valiliği yetkilidir. Bunun dışında tespit edilen ücretler geçerli değildir. Bu tür ücret belirlemeye yeltenen kişi ve kuruluşlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.
12 – Bölgemizde çalışacak pamuk toplama işçi ücretlerinde pamuk taban fiyatının tespitine müteakip ilk on gün içerisinde yine bu komisyon tarafından tespit edilmesi oy çokluğu ile kabul edilmiştir.
“Yıllardır süregelen geleneklerimize uygun olarak tavsiye niteliğinde alınan bu karar, oy çokluğu ile alınmış ve okunarak imza altına alınmıştır.” 15.02.2000
Adana bölgesindeki uygulama, günümüzde ülkemizin değişik bölgelerinde de sürmektedir. Örneğin, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İzmir Sanayi ve Ticaret Müdürlüğü’nün 9.10.1985 tarih ve İç.P.(05.522) 11273 sayılı yazısına göre, İzmir’de “Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulları tarafından her yıl Ağustos veya Eylül ayında yapılan toplantıda birinci ve ikinci el pamuk toplama asgari fiyatı tavsiye kararı niteliğinde tespit” edilmektedir. Diğer ürünler için böyle bir tespit yapılmamaktadır. 1985 yılında belirlenen asgari fiyat, birinci ve ikinci el pamukta kilo başına 26 liradır. 1984 yılının fiyatıysa 19 liradır. Üçüncü el pamuk toplama fiyatı pazarlığa tabidir.