DANİMARKA’DA GREV HAKKI VE GREVLER
Danimarka’da gelir getirici bir işte istihdam edilenlerin yüzde 91,5’i ücretlidir. Sendikalaşma oranı yüzde 67,0’dir.
TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ
Danimarka’da grev hakkının kullanılmasına ilişkin önemli bir düzenleme, greve çıkan işçinin iş sözleşmesinin sona ermesidir. Ülkelerin çoğunda ve Türkiye’de greve çıkan işçinin iş sözleşmesi askıya alınırken, Danimarka’da işçi işten ayrılmaktadır. Ancak genellikle grevin sona ermesinin ardından grevci işçiler yeni bir iş sözleşmesiyle işe başlamaktadır.
Danimarka çalışma mevzuatının ilginç özelliklerinden biri de, grev veya lokavtın ülke ekonomisine çok zarar vereceğinin düşünüldüğü durumlarda, Danimarka Parlamentosu’nun bu eylemi durdurması ve bir yasa ile kabul ettiği bir toplu iş sözleşmesini işyerinde uygulatmasıdır.
Danimarka genellikle çok az grevin, diğer tür işçi eylemlerinin ve lokavtın olduğu bir ülkedir.
Danimarka’da işçi ve işveren üst düzey örgütleri arasında 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanan bir diyalog geleneği vardır. 1899 yılında Danimarka Sendikalar Federasyonu ile Danimarka İşverenler Konfederasyonu, “Eylül Uzlaşması” belgesini imzaladı. Bu belge, daha sonraki yıllarda “Genel Anlaşma” veya “Temel Anlaşma” olarak devam etti. Bu gelenek iş uyuşmazlıklarının birçok durumda eyleme dönüşmeden çözüme kavuşturulması alışkanlığını da getirdi. 1950’li ve 1960’lı yıllarda ülkede çok az grev ve lokavt oldu. 1970’li yıllarda yasadışı grevlerde bir artış yaşandı. 1973-1980 döneminde toplam 940 bin, 1981-1988 döneminde toplam 934 bin işçi grev ve lokavtlardan etkilendi. Ancak daha sonraki yıllarda grev ve lokavtlarda bir azalma oldu. 1989-1995 yıllarında 355 bin işçi grev ve lokavtlardan etkilendi. 1996-2005 döneminde grev ve lokavtlardan etkilenen toplam işçi sayısı 1,1 milyon oldu.
2009-2020 döneminde Danimarka’da greve çıkan veya lokavttan etkilenen işçi sayısının en yüksek olduğu yıl 2013’tü ve bu yıl 57 bin işçi greve çıktı veya lokavttan etkilendi. Grevde ve lokavtta geçen işgünü sayısı 930 bin oldu. 2019 yılında yalnızca 6 bin işçi ve 2020 yılında da yalnızca 5 bin işçi, grev ve lokavtlardan etkilendi. Kaybolan işgünü sayısı da, sırasıyla, 8400 ve 8500 oldu.
DÜZENLEYİCİ MEVZUAT
Danimarka Anayasasında grev hakkını koruma altına alan özel bir hüküm bulunmamaktadır. Grev hakkı ve lokavt yetkisini düzenleyen metinler Danimarka Sendikalar Federasyonu ve Danimarka İşverenler Konfederasyonu arasında bağıtlanmış olan Genel Anlaşma’da yer almaktadır. Genel Anlaşma’ya göre yürürlükte bir toplu iş sözleşmesinin bulunduğu durumlarda grev, işyerinin ablukaya alınması, lokavt veya boykot gibi çalışmanın durmasına yol açabilecek eylemlerin yapılması yasaktır. Ancak dayanışma grev ve lokavtları belirli koşullarla mümkündür.
İşyerinde çalışmanın durmasına yol açabilecek herhangi bir eylem işyerinde çalışan işçilerin en az dörtte üçünün oyuyla gerçekleştirilebilir ve karşı tarafa belirli bir süre önceden bildirimde bulunma yükümlülüğü vardır.
Taraflardan birinin grev veya lokavta yönelmesi durumunda, diğer taraf yönetimine en az 14 gün öncesinden yazılı olarak bildirimde bulunulmalıdır. Zorunlu bir iş durdurma gündeme gelirse bildirim süresi 7 gündür.
Genel Anlaşma’ya göre, işçi ve işveren merkezi örgütleri yasadışı iş durdurmalarını desteklememeyi ve ellerindeki tüm olanakları kullanarak bunları engellemeyi üstlenmişlerdir. Başlamış olan bir yasadışı eylemin durdurulması için de gerekli çaba gösterilecektir.
İşyerinin boşaltılması veya kapatılması, bir grev veya lokavt olarak kabul edilecektir.
Danimarka’da kamu çalışanları statü hukukuna değil, sözleşme hukukuna tabidir. Bu nedenle istihdamları ve çalışma koşullarının düzenlenmesinde diğer işçilerle aynı kurallar geçerlidir. Yalnızca devletin doğrudan istihdam ettiği memurlar Devlet Memurları Yasası kapsamındadır.
Danimarka’da çalışma yaşamına ilişkin hukukun oluşmasında içtihat hukuku önemlidir. Ayrıca işkolu düzeyinde bağıtlanan toplu iş sözleşmeleri de çalışma koşullarının belirlenmesinde kullanılan temel metinlerdir. Danimarka Sendikalar Federasyonu ve Danimarka İşverenler Konfederasyonu arasında imzalanan Genel Anlaşma’nın yorumlanması konusunda iş mahkemeleri yetkilidir. Grev ve lokavtların yürürlükteki mevzuata uygun olup olmadığını belirleme yetkisi de iş mahkemelerinindir.
Genel kural olarak bir toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girmesi tarafların çalışma barışı yükümlülüğünü kabullendiği anlamına gelir.
Danimarka çalışma hukukunun ayırıcı bir özelliği “endüstriyel uyuşmazlıkların ele alınmasında standart kurallar” metnidir. Bu metin 1907 yılında Danimarka Sendikalar Federasyonu, Danimarka İşverenler Konfederasyonu ve hükümet temsilcileri tarafından görüşmeler sonucunda kararlaştırılmıştır ve orijinal metinde yapılan küçük değişiklikler sonrasında 2006 yılında güncelleştirilmiş olan metin halen yürürlüktedir. Yürürlükte bulunan bir toplu iş sözleşmesinde uyuşmazlık durumunda arabuluculuk gibi konularda özel hükümlerin bulunmaması halinde bu metin uygulanmaktadır.
Danimarka’da grev hakkının kullanılması sürecinde önemli olan “temel hizmetler” tanımlanmamıştır. Ayrıca temel hizmetlerde eylem yapılmasını önleyen herhangi bir düzenleme de bulunmamaktadır. Ancak bazı durumlarda iş uyuşmazlıklarının ülke ekonomisi açısından ciddi bir tehdit oluşturduğu düşünüldüğünde, Danimarka Parlamentosu sürece müdahale edebilmektedir. Parlamento, kabul ettiği bir kanunla, işyerindeki işçiler için bir toplu iş sözleşmesi yaratarak eylemi sonlandırabilmektedir.
Sağlık hizmetleri ve emniyet ve polisle ilgili olarak bağıtlanan toplu iş sözleşmelerinde hizmet sağlanmasının güvence altına alınabilmesi amacıyla grev konusunda bazı kısıtlamalar getirilmesi taraflarca kabul edilmiştir.
Danimarka’da devlet memurlarının sayısı hızla azaltılmaktadır. Devlet memurlarının eylem yapması yasaktır. Son dönemde yalnızca hakimler, papazlar ve Adalet Bakanlığı’ndaki daire başkanları memur statüsünde işe alınmaktadır. Kamu kesiminde işe alınan diğer kişiler memur statüsünde değildir.
Danimarka’da hak uyuşmazlıkları ile menfaat uyuşmazlıkları arasında kesin bir ayrım yapılmaktadır. Yürürlükteki bir toplu iş sözleşmesinin uygulanmamasından kaynaklanan hak uyuşmazlıkları “İş Mahkemesi ve Endüstriyel Tahkim Yasası” uyarınca iş mahkemesi tarafından sonuçlandırılmaktadır. Böyle bir durumda taraflar iş mahkemesine gitmeden önce şirket düzeyinde, işletme düzeyinde ve ana örgütler düzeyinde görüşme yapmak zorundadır.
Menfaat uyuşmazlıkları toplu iş sözleşmesi kapsamında olmayan konuların toplu sözleşme kapsamına alınması sürecinde ortaya çıkan anlaşmazlıklardır. Bu konularda toplu görüşmelerin ardından eyleme başvurulabilir.
Danimarka çalışma mevzuatında grev açık bir biçimde tanımlanmamıştır. Bu durum “iş durdurması” olarak belirtilmektedir. Mevzuatta lokavtın tanımı da yoktur. Bu eylem de “iş durdurması” kapsamında ele alınmaktadır.
Çeşitli ülkelerdeki grev mevzuatına göre, başka bir ülkede gerçekleştirilen yasal bir grevi desteklemek amacıyla dayanışma eylemi yapılması yasaldır. Danimarka’da ise Danimarka dışındaki bir iş uyuşmazlığını desteklemek amacıyla yapılan eylem, genel kural olarak, yasadışı grevdir. Ancak eğer Danimarka’da yürürlükte olan toplu iş sözleşmesinde çalışma barışına ilişkin bir yükümlülük yoksa ve diğer ülkedeki eylem, o ülkenin yasalarına uygunsa, bir destek sağlanabilir.
GREV KARARININ ALINMASI
Danimarka’da grev hakkı bireysel işçilerin hakkı değildir, toplu olarak ve bir örgüt aracılığıyla kullanılan bir haktır. Ayrıca grev hakkının kullanımı bir toplu iş sözleşmesi ile bağlantılı olmalıdır.
GREVİN TANIMI
Yukarıda belirtildiği gibi grev, lokavt, işyerinin ablukaya alınması gibi eylemler işin durdurulması olarak tanımlanmaktadır. Ancak kuralları tam olarak uygulama yoluyla işi yavaşlatma, genel olarak iş yavaşlatılması veya fazla çalışmanın yasaklanması gibi eylem türleri de uygulanmaktadır. Bu tür eylemler genellikle çalışma barışı yükümlülüğünün ihlali olarak yorumlanarak yasadışı kabul edilmektedir. Bu durumda ispat yükümlülüğü işverene aittir. Yürürlükte bir toplu iş sözleşmesinin bulunmadığı durumlarda çalışma barışına uyma zorunluluğu da yoktur.
Bir grev sırasında yerine getirilmesi gereken koşullardan biri, greve çıkan işçilerin ortak bir amacının bulunmasıdır. Bu amaç adil ve yasal ise, amacın niteliği tartışılamaz. Grev çağrısında bulunan örgütün de bu amaçla bağlantısı olmalıdır. Grev süresinde işçiler işten çıkarılmakla birlikte, grev sonrasında işçilerin yeniden işe alınması yaygın bir uygulamadır.
İşyerlerinin ablukaya alınması Danimarka’da çok sık olarak başvurulan bir eylem türüdür. Sendikal açıdan bakıldığında, işyeri ablukası, yasal bir grevin desteklenmesinin yanı sıra dayanışma eylemi olarak da kullanılmaktadır. İşveren açısından bakıldığında, işçilere karşı yasal bir lokavtın parçası olarak kara liste uygulaması da kullanılmaktadır.
Grev gözcülüğü işyeri ablukasının bir parçası olarak fiziksel şiddet kullanılmaması koşuluyla izin verilen bir uygulamadır. Grev sırasında çalışmaya devam eden işçilere manevi baskı yapılması ve onların işyerine girmelerinin engellenmeye çalışılması yasadışıdır. Ceza Kanunu, grev yapılan işyerinin çevresine fiziksel engelleyiciler konmasını ve mülke zarar verilmesini yasaklamaktadır. Diğer bir kanun, eylem sırasında trafiğin engellenmesine ilişkin kısıtlamalar içermektedir. Sağlık alanındaki düzenlemeler, işyerindeki çöplerin atılmasını engelleme girişimlerini yasaklamaktadır. Grevci işçilerin, işyerinin müşterilerine greve ilişkin elektronik posta göndermeleri de engellenmiştir.
Yasal bir eylemi desteklemek amacıyla gerçekleştirilen dayanışma eylemleri daima yasal kabul edilmektedir. Danimarka Sendikalar Federasyonu ve Danimarka İşverenler Konfederasyona arasında imzalanan Genel Anlaşma bu eylem türünü meşru bir araç olarak kabul etmektedir. Sendikalar diğer işverenler tarafından istihdam edilen ve aynı toplu iş sözleşmesinin kapsamı içindeki işçileri desteklemek amacıyla dayanışma eylemi çağrısında bulunabilir. Aynı toplu iş sözleşmesinin kapsamı içinde bulunmayan işçileri desteklemek amacıyla yapılacak dayanışma eylemlerinde karşı tarafa önceden bildirimde bulunulması ve Danimarka Sendikalar Federasyonu’nun bu eylemi onaylaması gerekmektedir.
Yürürlükte bir toplu iş sözleşmesinin bulunduğu işyerlerinde siyasi grevler çalışma barışı yükümlülüğünün ihlali anlamına geldiğinden ilke olarak yasaklanmıştır. Ancak uygulamada kısa süreli bir siyasi grev, İş Mahkemesi ve Endüstriyel Tahkim Yasası’nda yer alan muafiyetler kapsamında olduğundan, mümkündür.
Danimarka’da greve ilişkin ilginç bir düzenleme, grevdeki işçilerin yapmadıkları işlerin başka bir işyerinde yaptırılmak istenmesinde bu işyerinin işçilerinin bu girişimi reddetmeleri hakkıdır. Grevci işçilerin yapmadıkları işi yapmayı reddeden işçilerin bu konuda işverenlerine grev öncesinde bir bildirimde bulunma yükümlülüğü yoktur.
GREVE KATILABİLECEK OLANLAR
Greve katılma sendika üyeliği ile bağlantılıdır. Sendika üyesi olmayanlar greve katılamaz, çünkü grev hakkı toplu iş sözleşmesi ile bağlantılıdır. Buna göre, bir toplu iş sözleşmesinin kapsamı dışında olan işçiler grev hakkından mahrumdur. Yapılmakta olan bir greve katılmak isteyen işçiler öncelikle ilgili sendikaya üye olmak zorundadır.
Devlet memurları, diğer bir deyişle devlet ile özel bir güven ilişkisi içinde olan memurlar grev hakkından yararlanamaz. Danimarka, tedrici bir süreç içinde, bu kategorideki çalışanların sayısını azaltmıştır ve böylece grev hakkına ilişkin uluslararası standartlara uyma çabası içindedir. 2012 yılında yapılan bir değişiklikle bazı üst düzey polis yetkilileri ve savcılar da devlet memuru statüsünden çıkarılmışlar ve böylece grev hakkına kavuşmuşlardır. Danimarka hükümetinin 2013 yılında yaptığı bir açıklamaya göre grev hakkından mahrum bırakılmış olan devlet memurlarının sayısı 44 bindir.
Bu statüdeki devlet memurlarının hak ve çıkarlarını korumak için işveren devletle uyuşmazlık çıkarmaları mümkün değildir ve bu nedenle de grev hakkından mahrumdurlar. Devlet memurlarının çalışma ve istihdam koşulları, ilgili sendika ile yetkili bakanlık arasında bağıtlanan bir toplu iş sözleşmesiyle belirlenir. Yapılan görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda, Maliye Bakanlığı’ndaki özel bir birim ile yapılan görüşmeler sonrasında, kamu idaresinde bu işlerle görevli olan Kamu Sektörü Yenilikler Bakanlığı toplu iş sözleşmesini sonuçlandırır.
Daha önce de belirtildiği gibi, bir iş uyuşmazlığının ulusal ekonomiyi riske atması durumunda Danimarka Parlamentosu’nun kabul ettiği bir kanunla zorunlu tahkim gerçekleştirilir. Bu yolla yeni bir toplu iş sözleşmesi uygulamaya sokulduğu gibi, süresi sona ermiş bir toplu iş sözleşmesinin süresi de uzatılabilir. Bu düzenleme 1933 yılından beri uygulanmaktadır.
GREV PROSEDÜRÜ
“Endüstriyel uyuşmazlıkların ele alınmasında standart kurallar” metni, yeni bir toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında ya da süresi sona ermiş olan bir toplu iş sözleşmesinin yenilenmesinde ortaya çıkan bir uyuşmazlığın taraflarının öncelikli olarak görüşmeler yoluyla bu uyuşmazlığı sonuçlandırması zorunluluğunu getirmiştir. Bu görüşmeler öncelikli olarak yerel düzeyde ve ardından ulusal düzeyde örgütlü sendika ile işveren arasında yapılmalıdır. Ancak bu görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda tarafların eyleme başvurma hakkı doğar. İş Mahkemesi ve Endüstriyel Tahkim Yasası bir grev veya başka tür bir toplu eylem durumunda ve ayrıca yasadışı grevler yapılmasında tarafların görüşme yükümlülüğünü getirmektedir.
Kamu Uzlaştırma Hizmeti Yasası, kamu sektöründe bir uyuşmazlığın çıkması durumunda ve aynı zamanda sona ermiş bir toplu iş sözleşmesinin yenilenmesinde taraflara uyuşmazlığın anlaşmayla sonuçlandırılması için yardımda bulunmaktan sorumlu kamu organıdır. Bu organın yetki alanı kamu sektörü dahil tüm çalışanları kapsamaktadır. Bir grev söz konusu olduğunda grev bildirimi bu büroya iletilmelidir. Taraflardan birinin talebi üzerine veya grev ya da lokavt dahil bir toplu eylemin hassas bir toplumsal konuyu içermesi durumunda, Kamu Uzlaştırma Bürosu sürece müdahale edebilmektedir.
Bir uyuşmazlığın çıkması durumunda taraflar konuyu “tahkim mahkemesine götürerek çözüm arayabilirler.
Danimarka Sendikalar Federasyonu ve Danimarka İşverenler Konfederasyonu arasında imzalanmış bulunan Genel Anlaşma’ya göre, bir grev veya lokavt dahil bir toplu eylem ancak bu örgütün yönetim kurulu veya genel kurulu gibi yetkili bir organının aldığı kararla başlatılabilir.
Bir grevi veya lokavt dahil bir toplu eylemi başlatma niyetinde olan taraf iki bildirimde bulunmak zorundadır. İlk bildirim karşı tarafın üyesi bulunduğu üst örgüte yapılır. Diğer bir deyişle, grev uygulamak isteyen bir sendika Danimarka İşverenler Konfederasyonu’na, lokavt uygulamak isteyen bir işveren veya işveren örgütü ise Danimarka Sendikalar Federasyonu’na bildirimde bulunacaktır. Bu bildirim söz konusu eylemin başlatılmasından iki hafta önce yapılmalıdır. İkinci bildirim grev uygulama veya grevin başlatılması tarihine ilişkindir. Bu bildirim de grevin başlatılmasından 7 gün önce yapılmalıdır. Bu bildirimlerde greve katılacak işçilerin isimleri bildirilmelidir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi durumunda bildirim hukuken “yok” sayılmakta ve tüm prosedürün yeniden başlatılması gerekmektedir.
Eğer uzlaştırma girişiminin sorunu çözme konusunda başarısız kalması söz konusuysa, görevlendirilmiş olan kamu uzlaştırıcısı bu süreci sona erdirir. Grev veya lokavt dahil bir toplu eylem ancak bundan sonra başlayabilir. Kamu uzlaştırıcısının grev veya lokavt eyleminin kapsamlı toplumsal sonuçları olacağını düşünmesi durumunda, bu kişinin eylemi 14 gün daha uzatma yetkisi vardır. Bu 14 günlük sürede de uyuşmazlığı barışçıl bir biçimde sonlandırma çabaları devam eder. Bu ek sürede de uyuşmazlığın anlaşma ile sonuçlanamaması durumunda, uzlaştırma sürecinin sona erdiği açıklanır ve kamu uzlaştırıcısının eylemi tekrar erteleme yetkisi bulunmamaktadır.
Genel kural olarak Danimarka çalışma mevzuatında toplu iş sözleşmesinin yürürlük süresi içinde çalışma barışı yükümlülüğü, toplu iş sözleşmelerinde yazılı olarak yer almayan bir uygulamadır. Toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girmesiyle çalışma barışı yükümlülüğü otomatik olarak tarafları bağlar.
GREVE KATILMANIN SONUÇLARI
Danimarka çalışma mevzuatında yasal bir greve katılmak bireysel iş sözleşmesinin sona ermesi anlamına gelir. Diğer bir deyişle, genel bir ilke olarak, greve çıkan işçinin iş sözleşmesi askıya alınmaz, sona erdirilir. Bu nedenle grev bildirimi aynı zamanda bu grev eylemine katılacağı belirtilen tüm işçilerin bireysel iş sözleşmelerinin sona erdirildiğine ilişkin bir bildirimi de içermektedir. Grevin veya toplu eylemin başlamasıyla birlikte iş sözleşmeleri sona erer. Bir grevin sona ermesine ilişkin yapılan anlaşma genellikle bu greve katılmış olan işçilerin yeniden işe alınmalarına ilişkin bir hüküm de içerir. Bu düzenleme yeni bir iş ilişkisinin kurulması halidir. Ancak grevi sona erdiren anlaşmaya bu yeni istihdam ilişkisinin grevin başlamasıyla sona eren iş sözleşmesinin devamı niteliğinde olduğu konusunda hükümler konmaktadır.
Greve çıkan işçiler işyerinde ödenen ücret ve verilen diğer yardımlardan yararlanamazlar; sosyal güvenlik primleri ve işsizlik sigortası primleri ödenmez; yıllık ücretli izin hakları yoktur.
Greve veya lokavt dahil bir toplu eyleme katılan işçilerin karşılaştıkları ekonomik kayıplar genellikle sendikaların kurduğu fonlardan karşılanmaktadır.
İşverenlerin lokavt ilan etme ve uygulama yetkisi vardır.
İşverenler greve çıkan işçilerin yerine kamu sektörü iş bulma kurumları aracılığıyla temin edilen işçileri çalıştıramazlar. Grev uygulanan işyerinde greve çıkmayan işçiler greve çıkan işçilerin işlerini yapma talebini reddetme hakkına sahiptir.
Yasadışı bir greve katılmak iş sözleşmesinin ciddi bir biçimde ihlali olarak kabul edilmektedir ve bu durum işverene işçiyi bildirimsiz olarak işten çıkartma yetkisi vermektedir. Ancak bu uygulama çok seyrektir ve işverenler genellikle bu yetkilerini kullanmaktan kaçınırlar. Ayrıca eğer yasadışı grevin yapıldığı işyerinde yürürlükte olan bir toplu iş sözleşmesi varsa, yasadışı grev nedeniyle işçilerin herhangi bir sorumluluğu kabul edilmemektedir.
Yürürlükte bulunan bir toplu iş sözleşmesinin tarafı olan ve çalışma barışını koruma yükümlülüğü olan bir sendika, sendika üyelerinin yasadışı grevini önleme sorumluluğunu taşır.
İşveren tarafından yasadışı bir biçimde uygulanan lokavtlar, bu lokavttan etkilenen ilgili işçilere iş sözleşmesinde belirtilen ücret ve diğer yardımları alma hakkını verir. Eğer lokavt uzunca bir süre devam ederse, işçilerin istifa yoluyla iş sözleşmesini bildirimsiz olarak sona erdirme hakları vardır.
Yürürlükteki mevzuata göre, toplu iş sözleşmesini ve çalışma barışı yükümlülüğünü ihlal eden sendika, ortaya çıkabilecek zararlardan sorumludur. Zararın miktarını belirleme yetkisi iş mahkemesindedir.