TEKEL İŞÇİSİNE KİRLİ SAVAŞ TAKTİKLERİ SÖKMEDİ
Hükümetin türlü taktikleri ve bürokratı, polisi, yandaş medyası, sendikasıyla bitirmeye çalıştığı TEKEL eyleminde yeni bir aşamaya geçiliyor. TEKEL işçisi, AKP´nin kirli taktiklerine yanıtı sokakta veriyor.
Hükümetin türlü taktikleri ve bürokratı, polisi, yandaş medyası, sendikasıyla bitirmeye çalıştığı TEKEL eyleminde yeni bir aşamaya geçiliyor. TEKEL işçisi, AKP’nin kirli taktiklerine yanıtı sokakta veriyor.
Bugün ülkenin dört bir yanından TEKEL işçileri, haklarına sahip çıkmak için Ankara’ya geliyorlar. Başkentte 3 gün eylem yapacak olan TEKEL işçileri, Valiliğin yasaklama girişimlerine rağmen beyaz kefenlerini giyip açlık grevine başlamakta kararlılar.
Türk-İş, TEKEL işçileriyle dayanışma, işçilerin kazanımlarının korunması ve AKP’nin emek düşmanı politikalarının deşifre edilmesi için Ankara’da merkezi bir miting yapma kararı aldı. Son yılların en kalabalık işçi eylemlerinden biri olması beklenen mitingi engellemek için elinden geleni yapan Valilik, şimdi de yaptığı açıklamalarla mitinge katılımı düşürmeye çalışıyor. Cumartesi günü yapılacağı duyurulan miting, engellemeler nedeniyle 17 Ocak Pazar günü yapılacak.
Demokratik açılımın gündemde olduğu sırada hükümetin direnişi etkisizleştirmek için denemediği taktik kalmadı. Ancak, hükümet kirli savaş taktiklerini aratmayan bu çabalarında sonuca ulaşamadı.
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın defalarca "devletin malı deniz, yemeyen domuz" zihniyetine sahip olduklarını söylediği TEKEL işçileri, hükümetin ve yandaşlarının tüm engelleme girişimlerine karşın eylemlerine devam ediyorlar.
İşte AKP hükümeti ve destekçilerinin, bir ayına giren TEKEL direnişini bitirmek için başvurduğu kirli savaş taktikleri:
Gaz sıktılar, suya boğdular
TEKEL işçilerinin eyleminin 3. gününde Abdi İpekçi Parkı’nda toplanan işçilere, güvenlik güçleri sert bir şekilde müdahale etti. TV kanallarından da naklen yayınlanan vahşet sonucu, işçiler gaza boğuldular, Ankara’nın soğuğunda tazyikli suyla sırılsıklam oldular. Müdahale sırasında çok sayıda işçi cop darbeleriyle yaralandı. Onlarca işçi gözaltına alındı.
Saldırı sırasında cop darbeleriyle yaralanan Alican Akyel adındaki işçi sakat kalma riski ile karşı karşıya kaldı.
"Yan unsurlar" edebiyatına başvurdular
Tüm Türkiye’nin tepki gösterdiği bu müdahaleyi meşrulaştırmak için Ankara Valisi Kemal Önal klasik yöntemlere başvurarak, provokasyon ihbarı aldıklarını iddia etti ve "yan unsurların" eyleme destek vermeye başlamış olduğunu açıkladı. Vali Önal TEKEL işçilerine uygulanan polis şiddetine gerekçe olarak, "Türk-İş ve Tek Gıda-İş Başkanı’na söylememize rağmen işçiler sahipsiz kaldı. Yan unsurlar da bu eyleme destek vermeye başladı. Bu eylemi çok daha kalıcı yapma durumu çıktı, buna müsaade edemezdik. Keşke sözler dinlenseydi ve müdahaleye gerek kalmasaydı. Provokasyonla ilgili bilgiler vardı, çok şükür atlattık. Biz hasım değiliz, devletiz. Bu müdahale olmasaydı, sıkıntılı günler bizi bekliyordu. Bizi de üzdü ama gerekliydi" dedi.
"Ergenekoncu" yaptılar
Ekmeklerine sahip çıkmak ve çocuklarının geleceği için direnen TEKEL işçilerine "Ergenekoncu" yaftası yapıştırmakta da gecikmediler. AKP’nin son dönem politikalarına koşulsuz destek sunan Taraf Gazetesi’nin köşeyazarlarından Melih Altınok, 11 Ocak Salı günü köşesinde TEKEL eyleminin "Ergenekoncular" tarafından kullanıldığını ve bu nedenle faşistler ile statükocular tarafından desteklendiğini imâ etti. Altınok aynı yazısında işçileri demokratik açılıma destek vermeye ve askeri vesâyet rejimine de karşı çıkmaya çağırdı:
"İşçiler, tıpkı savaşın olağanüstü ve kapalı atmosferinin karanlığında pis işlerini sürdürdükleri için barıştan korkan şahinler gibi, emek mücadelesinin yükselmesinden ödleri kopan faşistlerin ve statükocuların sahte desteğinin, ancak ve ancak sorunlarının müzminleşmesine yarayacağını görmeliler.
‘Bayram değil seyran değil, grevleri kıran, işçileri katleden, Türk Metal gibi sendikaları finansman sağlamak için çiftliğe çeviren Ergenekon muhafızları niçin yanıbaşımızda bitti’ diye sormalılar. Bu kara propagandaya payanda olan ‘ulusalcı komünistlere’ ise boş vermeliler."
TEKEL eylemine benzer bir imâ da, AKP tarafından önü açılmaya çalışılan Hak-İş’in Başkanı Salim Uslu’dan geldi. 9 Ocak Pazar günü DİHA muhabirine açıklamalarda bulunan Uslu, TEKEL işçilerinin demokratikleşmeyi engelleme çabası içindeki çevrelerin kurgusuna alet olmakla itham etti:
"Türkiye’nin birçok yerinde hükümetin açılım projesiyle ilgili rahatsızlık başlamışken, bu rahatsız olmuş çevrelerin değirmenine su taşıyacak biçimde o çevrelerin kurgusuna alet olacak biçimde, demokratikleşmeyi engelleme çabalarına katkı sağlayacak biçimde sokak hareketlerinin artırılması, sokağın ısıtılmaya çalışılması, özellikle soğukkanlı olunması gereken bir dönemde çok tehlikeli bir yol olur. O açıdan çalışanlar, haklı taleplerini en meşru biçimde demokratik sistemin işleyişine ve demokratik açılımlara zarar vermeden ya da militarizme ve otoriterizme katkı vermeden, onların kurgularına alet olmadan sürdürmek zorundadırlar."
Bölmeye çalıştılar
Ülkenin dört bir yanında 10 bini aşkın TEKEL işçisinin direnişini kırmak için başvurulan yöntemlerden birisi de, işçileri bölmeye çalışmak oldu. Gerek Türk-İş içerisinde hükümete yakın unsurlar gerek de AKP’li yetkililer eylemin çözülmekte olduğu propagandası yaptılar.
Hükümetin 4-C’de yaptığı iyileştirmeden sonra yandaş medyanın da yardımıyla, hükümetin attığı adım konusunda TEKEL işçileri ile Tek Gıda-İş Sendikası’nın ayrı düştüğü belirtildi.
TEKEL işçileri ve Tekgıda-İş Sendikası, direniş ile ilgili karşı propagandaya, düzenledikleri referandum ile yanıt verdiler. 6 Ocak’ta TEKEL’de sendikaya üye 10.583 işçiden 9.683’ünün oy kullandığı referandumda, 9.628 işçi eyleme devam dedi. Hayır diyen işçi sayısı yalnızca 55 oldu. Oy kullanmayan işçiler ise hastalık, izin vb. nedenlerle mazeretli olarak oylamaya katılmadı. Referandumdan çıkan bu sonuç ile işçiler AKP hükümetine ciddi bir mesaj vermiş oldular.
Rüşvet teklif ettiler
TEKEL işçilerinin Ankara eyleminin ilk haftasında AKP hükümeti işçileri evlerine gönderebilmek için rüşvet teklif etti. Tek Gıda-İş yöneticileri ve TEKEL işçilerinden bir grup ile Devlet Bakanı Hayati Yazıcı’nın yaptığı görüşmede, Bakan Yazıcı kendisine iletilen talepler üzerine işçilerin koşullarını iyileştirmeyi “bir şartla” kabul edeceklerini söyledi.
Bakan Yazıcı, “İyileştirme yapacağız. Ama bu işin kesinlikle ‘TEKEL işçileri geldiler eylem yaptılar o nedenle iyileştirme yapıldı’ gibi görünmesini istemiyoruz. O yüzden en kısa sürede bu topluluğu evlerine göndereceksiniz. Göndermediğiniz sürece yeniden bizimle görüşmeye gelmeyin, sizinle muhatap olmayız” şeklinde konuştu. Teklif, TEKEL işçilerinin sert tepkisine neden olmuştu.
Göstermelik iyileştirme ile iknaya çalıştılar
TEKEL işçilerinin kararlı direnişi, hükümeti 4-C statüsünün iyileştirilmesi ile ilgili adım atmaya zorladı. Ancak, AKP hükümetinin attığı adım göstermelik bir iyileştirmeden öteye gitmedi. Yeni yılın ilk günü bir basın toplantısı yapan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer, 4-C’li işçilere 115-120 TL seyyanen zam yapılacağını ve yıllık çalışma süresinin 10’dan 11 aya yükseltileceğini açıkladı. Dinçer’in aynı toplantıda, "4-C statüsüne geçmek işçilerin kendi tercihiydi" demesi ve işçilere "sonucuna katlanacaksınız" mesajı vermesi dikkat çekti.
Mitingi ve eylemleri engellemeye çalıştılar
Türk-İş’in aldığı sürekli eylem kararı doğrultusunda ilan ettiği 16 Ocak Cumartesi günü yapılacak Ankara Mitingine, “genel güvenlik gerekçesi” ile izin verilmeyeceği Ankara Valiliği tarafından Çarşamba günü Türk-İş yönetimine tebliğ edildi. Yapılan pazarlıklar sonucu eylemin Pazar gününe alınmasında anlaşıldı. Valiliğin, 15 Ocak Buluşması için Ankara’ya gelecek TEKEL işçilerinin eylemleriyle mitingin birleşmesine engel olma hesabı yaptığı belirtiliyor.
Öte yandan, Tek Gıda-İş tarafından duyurulan ve tüm TEKEL işçilerinin katılacağı 15-17 Ocak tarihlerindeki oturma ve kefen giyme eylemleri de, Ankara Valiliği tarafından "halkta infiale neden olacağı" gerekçesiyle "kanun dışı" ilan edildi. Eylemleri izleyecek açlık grevinin ise yasal olmadığı bildirilerek, eyleme teşebbüs edilmesi halinde meydana gelebilecek olaylardan ve doğabilecek zararlardan konfederasyonun, sendikanın ve eyleme katılanların sorumlu olduğu açıklandı.
Dün gece ülkenin dört bir yanından Ankara’ya gelmek için yola çıkan TEKEL işçileri yer yer engellenmeye çalışıldı. İzmir’den yola çıkan 15 otobüs kent çıkışında "sudan" gerekçelerle durduruldu. İşçilerin yolu trafiğe kapatması ve kararlı duruşları, polisin yolu açmasını sağladı.
(soL-Haber Merkezi)