ONLAR ARTIK ‘BİZİMKİLER’
Direnişçiler, kendilerine destek verenlere marjinal dendiğini duyunca kendilerine marjinal demeye başlamış. Mithat anlatıyor: İşçi arkadaşlar bu insanları görünce bana gelip ‘Mithat bak seninkiler geldi’ diyordu. Onuncu günden sonra ‘Bak bizimkiler geldi’ oldu.
Direnişçiler, kendilerine destek verenlere marjinal dendiğini duyunca kendilerine marjinal demeye başlamış. Mithat anlatıyor: İşçi arkadaşlar bu insanları görünce bana gelip ‘Mithat bak seninkiler geldi’ diyordu. Onuncu günden sonra ‘Bak bizimkiler geldi’ oldu.
TEKEL’de tek yol direniş
İşçiler AKP’nin kendilerine yönelik saldırılarına büyük bir olgunlukla yanıt veriyor. Hakları için mücadele eden emekçiler kararlılıkla ‘Ölmek var, dönmek yok’ diyor
Kızılay’daki herhangi bir durakta indiğinizde ve esnafa “TEKEL işçileri nerede” diye sorduğunuzda onları kolayca bulabilirsiniz. Bayındır Sokak’taki Türk-İş binasının civarında kurulu Direniş Çadırkenti. TEKEL işçileri burada “ikamet” ediyor. Bayındır Sokak ve çevresindeki içkili mekânlar, iki aya yakın süredir burada yatıp kalkan TEKEL işçilerine kucak açmış. İşçilerin ifadesiyle “büyük bir dayanışma göstererek işlerini aksatma pahasına işçileri dükkânlarına buyur etmişler”. Hal böyleyken, hükümet güdümlü çıkarılan “esnaf rahatsız” söylentilerine de camlarına astıkları dövizlerle yanıt yazmışlar: TEKEL işçisinden değil, onu mağdur edenlerden rahatsızız.
Ankaralılar da TEKEL işçisine, onun hak mücadelesine desteklerini esirgememiş. Çadırkentte dolaşırken rahatsız ediciliği açık biçimde hissedilen “direniş turistleri”nden farklı olarak, ekmeklerini paylaşmışlar. “Geçen emekli bir ağabey geldi, maaşını almış. Kusura bakmayın ancak çay getirebildim size, diyor. Bu bize güç veriyor” diyor işçiler. Karne parasını direnişçilere getiren öğrenci, “Bugün tarator ve mercimekli köfte getirdim, İzmirlilere. Sizinkiler genel grevi pek iyi yaptılar, bu da onun için” diye İzmir çadırına gelen ve kendisini “Diyarbakır, Muş, Adıyaman çadırlarının gönüllüsüyüm” diye tanıtan “Çadır annesi”, Bitlis çadırında “Yahu sizin için okullarda olmadık şeyler söylüyorlar, neden bunu yapıyorlar anlamadık” diye yanındayız mesajını ileten kadın öğretmenler ve daha niceleri…
Bir de şu “marjinaller” var. Türkiye Komünist Partisi (TKP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), İşçi Partisi (İP), diğer sol gruplar… Dayanışma çadırlarıyla, çay servisleri, televizyonları, projeksiyon cihazlarıyla. İki aya yakın süredir direnişçi işçilere gerçek dayanışmayı hissettirmişler. “Hepimiz marjinaliz” diyor işçiler.
TEKEL işçisi aralık ayının ortasında Ankara’ya “özlük haklarını almaya” geldi. Şubat ayı başında bu haklarının tamamen “gasp edildiğini” söylüyorlar. 4/C’yi kabul etmenin köleliği kabul etmek anlamına geleceğini, kendilerinin bunu istemediklerini ve sadece haklarına sahip çıkmak için orada olduklarını, başka bir şeyde gözlerinin olmadığını anlatıyorlar.
Biz buradayız, istediğimiz basit, onu almadan gitmeyeceğiz, diyorlar. Ve bunun için de, “Ölmek var, dönmek yok” diyorlar. Bunu çok samimi olarak söylüyor, kararlı gözleriyle destekliyorlar.