Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
13 Kasım 2023
1950 ÖNCESİNDE SERMAYEDARLARIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ

1960’lı yıllara kadar Türkiye’de sermayedarların önemli bölümü, yabancı şirketlerle tam bir çıkar birliği içinde bulunan, onların Türkiye’deki temsilciliğini yapan ve ağırlığını Ermeni, Rum ve Yahudilerin oluşturduğu kesimdi.

1950 ÖNCESİNDE SERMAYEDARLARIN ÖRGÜTLÜLÜĞÜ

TEKGIDA-İŞ SENDİKA AKADEMİSİ

Müslüman/Türk sermayedarların bir bölümü de bu ilişki içindeyken, bir bölümü, devlet politikalarına uygun biçimde ülke sanayisinin gelişmesi için çaba gösteriyordu. 1950 öncesinde bir tarafta devletin kontrolü altında Türkiye Odalar Birliği faaliyet gösterirken, diğer tarafta bazı dernekler kuruldu. Bu derneklere ilişkin özet bilgi aşağıda sunulmaktadır.

İZMİR TÜRK TİCARET BİRLİĞİ

Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanmasının ardından, İstanbul’da Müslüman tüccarın bir dernek çatısı altında örgütlenmesi girişimleri Refet Paşa’nın 18 Ekim 1922 günü İstanbul’a gelmesi sonrasında başladı. Ahmet Hamdi (Başar) Bey’in önderliğindeki milliyetçi tüccarlar, 1 Aralık 1922 tarihinde Milli Türk Ticaret Birliği’ni kurdular.

Aynı günlerde İzmir’de de bir örgütlenme girişimi oldu. İzmir’in önde gelen tüccarları 24 Ekim 1922 günü İzmir Türk Tüccar Kulübü’nü kurdular. Ancak bu girişim başarısızlıkla sonuçlandı.

28 Şubat 1924 tarihinde ise İzmir Türk Ocağı’nın çağrısıyla İzmir Türk Ocağı’nda toplanan İzmir tüccarları İzmir Türk Ticaret Birliği’ni kurdu. Bu kuruluşta İstanbul’daki Milli Türk Ticaret Birliği’nin nizamnamesi ve çalışmaları örnek oluşturdu. Kuruluşta yer alanlar arası İzmir Ticaret Odası reisi Alaiyelizade Mahmut Bey de vardı. Alaiyelizate Mahmut Bey, toplantıda yaptığı konuşmada, “ecnebi rakiplerin memlekette çoğalmasından korkulmaması gerekir, çünkü rekabetsiz ticaret ilerleme ve gelişme sağlayamaz; ecnebi tacirler makul ve meşru surette çalıştıkları surette ülkeye faydalı olacaklardır; nitekim bir önceki sene ecnebi ticarethaneler mevcut olmasa idi üzüm ve incirlerin tamamıyla ihraç edilmesi mümkün değildi,” dedi. (Erkan Serçe, “Cumhuriyet’in İlk Yıllarında İzmir ve İzmir Ticaret ve Sanayi Odası,” 19. Yüzyıldan 21. Yüzyıla İzmir Ticaret Odası Tarihi, İzmir Ticaret Odası Yay., İzmir, 2017, s.73-74)

Ancak İzmir Türk Ticaret Birliği etkili bir çalışma gerçekleştiremedi.

1926 yılında İzmir’de esnaf ve tüccarlar tarafından İzmir Yerli Mallarını Koruma Cemiyeti kuruldu. Bu cemiyet, 1930 yılında Türkiye Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin İzmir Şubesi yapıldı. (Ferlâl Örs, “Büyük Buhrandan Savaşa,” 19. Yüzyıldan 21. Yüzyıla İzmir Ticaret Odası Tarihi, s.148.)

İSTANBUL MİLLİ SANAYİ BİRLİĞİ

1922 yılında Ahmet Hamdi Başar’ın öncülüğünde kurulan Milli Türk Ticaret Birliği ağırlıklı olarak tüccarların çıkarlarını savunuyordu ve Cumhuriyet’in kurulmasından bir süre sonra faaliyetlerine son verdi. 10 Temmuz 1927 tarihinde ise İstanbul’daki bazı sanayiciler, İstanbul Milli Sanayi Birliği’ni kurdu. Kurucular, Balat İplik Fabrikası sahibi Süreyya Paşa, Bakırköy Nebati Yağ Fabrikası sahibi Sakızlı Selim Bey, Madeni Eşya Fabrikası sahibi Karacaovalı Salih Bey, Trikotaj Fabrikası sahibi Mehmet Şinasi Bey, Sabun Fabrikası sahibi Tevfik Bey, Debagat Fabrikası sahibi İsmail Hakkı Bey ve un Kapanı Kereste Fabrikası sahibi Şevki Bey idi.

İstanbul Milli Sanayi Birliği’nin Nizamnamesinde kuruluş amacı şöyle özetleniyordu: “Türk sanayiini geliştirmek, sanayiye ilişkin yasa ve düzenlemeler hususunda ilgili resmi kuruluşlara görüş bildirmek, işçi ve işveren arasında aracılık yapmak, haksız rekabete karşı mücadele etmek, üretim araçları ve ulaşımın maliyetlerini ucuzlatmaya çalışmak, ulusal sanayi ürünlerinin ülke içinde tüketimini artırmak, teşvik-i sanayi bankası kurmak yönünde fabrikatörler nezdinde girişimlerde bulunmak.” (Murat Koraltürk, “İstanbul Milli Sanayi Birliği,” Toplumsal Tarih Dergisi, Ağustos 1999, s.18-23)

İstanbul Milli Sanayi Birliği, 6 Ağustos 1929 günü İstanbul’da Galatasaray Lisesi’nde Yerli Mallar Sergisi açtı.

Mustafa Kemal Paşa, İstanbul Milli Sanayi Birliği’nin Açtığı “Yerli Mallar Sergisi’nde aşağıdaki konuşmayı yaptı:

“Türkler, Türk Malı alınız, Türk Malı kullanınız; Türk parası Türk toprağında kalsın!

“Muhterem ziyaretçiler İstanbul Milli Sanayi Birliği’nin az zamanda açtığı ‘Yerli Mallar Sergisi’ni gezip gördünüz. Noksanlarımızın olmadığını iddia etmeyiz. Bilirsiniz ki, hayatta her şey teşvik ile olur. Bugün kendi mallarınıza göstereceğiniz rağbet, yerli mallarının günden güne daha nezih ve daha ucuz olmasını temin edecektir. Bu rağbet yüzünden Türk memleketinde fabrikalar açılacak, Türk memleketinde sanatkâr çoğalacak, fakir bir Türk kalmayacaktır.

“Bugün en küçük fabrikalarımız bile 40-50 Türk ailesinin geçinmesine vasıta olmaktadır. Kendine dayanan millet, hayat hakkını kazanmıştır. Bilirsiniz ki; Türk en mağrur günlerde dünyayı hayrete düşürmüş, harikalar yaratmış; halkın iradesi önünde, en mağrur milletler bile hürmetle eğilmiştir.

“İşte kısa bir zaman içinde iktisat yolunda san ’at yolunda da harikalar göstermeye başlıyoruz.

“Türk diyarında san ‘at, Cumhuriyet füturuyla belli. O nur altında her gün fabrikalar açmakta, ağır ve metin adımlarla tâkamüle doğru yürümektedir. Atılan her adım fakir bir Türk yuvasına vücut ve ruh vermektedir.

“Aziz vatandaşlar, mazinin çelik iradesiyle, alçak bir husumet perdesi bu ülkeden kovulmuş, Türk istiklâli, Türk san’atında hükümran olmuştur.

“Her Türk anlamıştır ki; Türk yurdu, Türk iktisiyadı, Türk eliyle, Türk tarihiyle yükselir. Türkler, Türk malı alınız, Türk malı kullanınız; Türk parası Türk toprağında kalsın.” (USİAD, “Yerli Malı Kullanalım, Kullandıralım. Ülkemiz Güçlensin,” Sayı 57, Aralık 2012)

İstanbul Milli Sanayi Birliği, 1929 yılında Yerli Malı Almak Memleket Borcudur isimli 32 sayfalık bir kitapçık ve 1938 yılında da Yerli Malı isimli 31 sayfalık bir broşür yayımladı.

Hüseyin Avni Şanda ve Halit Güleryüz’ün birlikte yazdıkları Türkiye’de Sanayiin İnkişafı: İstanbul Milli Sanayi Birliği’nin 10’uncu Yıldönümü Münasebetiyle kitabı da 1937 yılında İstanbul Milli Sanayi Birliği tarafından yayımlandı.

İstanbul Milli Sanayi Birliği, 1948 yılında toplanan İktisat Kongresi’ne kalabalık bir delegasyonla katıldı. (Katılımcıların listesi için bkz. Kemal Kılıçdaroğlu, 1948 Türkiye İktisat Kongresi, Sermaye Piyasası Kurulu Yay.No.93, Ankara, 1997;35)

İZMİR SANAYİ BİRLİĞİ

İzmir’de 1927 yılında 9 Eylül Yerli Mallar Sergisi açıldı. İzmir’deki sanayicilerin bir bölümü, 1925 yılında kabul edilmiş olan Ticaret ve Sanayi Odaları Kanunu sanayicilerin ayrı örgütlenmesine olanak tanımadığından, çıkarlarını korumak amacıyla 11 Eylül 1927 tarihinde İzmir Sanayi Birliği’ni kurdular. Dernek statüsünde kurulan İzmir Sanayi Birliği’ne üye olmak isteğe bağlıydı.

Ticaret ve sanayi odaları ise sanayicilerin ayrı oda kurmalarına karşıydı. 1930 yılında Ankara’da toplanan Sanayi Kongresi’nde bu konuda oluşturulan komisyonun Kongre’ye sunduğu “Ticaret ve Sanayi Odaları ve Sanayiciler” başlıklı raporda şöyle deniyordu:

“Komisyonumuz evvel emirde müstakil Sanayi Odaları teşkiline iktisaden lüzum olup olmadığı meselesini tetkik etmiştir.

“Komisyona tevdi olunmuş olan ve memleketimizin muhtelif mahallerindeki sanayiciler, birlikler ve odalardan gelen elliye yakın raporda müstakil sanayi odaları teşkiline lüzum olmadığı ve birbirine çok kuvvetli alâka ve münasebetlerle merbut olan muhtelif ticaret ve sanayi meslekleri menafiinin ticaret ve sanayi odalarının şahsiyeti maneviye ve hukukiyesi içinde temsil ve müdafaa edilebileceği ve ayrılığı mucip iktisadi zaruret bulunmadığı ve belki bu ayrılığın hem meslekî ve hem malî ve maddi noktai nazarlardan mahzurlu olacağı mütalaası serdedilmiştir. (…)

“Bu mülâhazalara ve iktisadi lüzum ve zaruretlere istinaden komisyonumuz Türkiye ticaret ve sanayi odalarının hali hazırile müttehit tarzda devam etmesi lâzım geleceğine kani bulunmakta ve müstakil sanayi odaları teşkiline taraftar olmamaktadır. (…)

“Hülâsa:

“Komisyonumuz odalarda temsil mevzuu hakkında kanat ve telâkkisini şöylece icmal eder:

“(1) Memleketimizde ticaret ve sanayi odaları hali hazırındaki müttehit tarzında devam etmelidir. Müstakil sanayi odaları teşkiline iktisaden lüzum ve zaruret yoktur.

“(2) Sanayi merkezi olan mahallerde ve bilhassa İstanbul ve İzmir odalarında sanayicilerimiz bugünkünden daha fazla ve kuvvetle temsil edilmelidir.

“(3) Temsil nisbet ve derecesinin her ticaret ve sanayi odası için ayni miktarda olarak muayyen bir nisbette olması kongrece hal ve tesbit edilemez. Bu nisbet mahallerince ve nihayet İktisat Vekâletince takdir ve tesbit olunmalıdır.” (“Ticaret ve Sanayi Odaları ve Sanayiciler,” Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti, 1930 Sanayi Kongresi, Raporlar, Zabıtlar, (tıpkıbasım), Ankara Sanayi Odası, Ankara, 2008,s.490-493)

Milli İktisat ve Tasarruf Cemiyeti’nin girişimiyle 22 Nisan 1930 tarihinde Ankara’da toplanan Sanayi Kongresi’ne katılan İzmir Sanayi Birliği temsilcileri, “İzmir Sanayi Birliği’nin Temennileri” başlıklı bir bildiri sunarak taleplerini dile getirdiler. (“İzmir Sanayi Birliğinin Temennileri,” Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti, 1930 Sanayi Kongresi, Raporlar, Zabıtlar, (tıpkıbasım), Ankara Sanayi Odası, Ankara, 2008, s.646-650)

İzmir Sanayi Birliği 1937-1945 döneminde faal değildi. 21 Aralık 1945 tarihinde İzmir Sanayi Birliği yeniden faaliyete geçti. Bu tarihte örgütün 96 sanayici üyesi vardı. 1948 yılında civar illerdeki sanayicilerin de örgüte katılmalarını sağlamak amacıyla Bölge Sanayi Birliği’ne dönüştü. İzmir Sanayi Odası’nın 1 Aralık 1951 tarihinde kurulmasına kadar etkili olan bu örgütlenme, bu tarihte İzmir içinde 120 ve il sınırları içinde 154 sanayiciyi temsil ediyordu. (Yaşar Aksoy, “Ege’de İlk Sanayileşme Hareketleri ve Sanayi Odasının Öyküsü,” EGİAD Ege Genç İşadamları Derneği, Yarın Dergisi, Eylül 2010, s.134-141)

MADENCİLER BİRLİĞİ

Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti tarafından 1930 yılında düzenlenen Sanayi Kongresi’ne sunulan raporlardan biri, Madenciler Birliği’ne aittir.

Bu örgüte ilişkin yeterli bilgi mevcut değildir. Madenciler Birliği’nin Kongre’ye sunduğu 4 sayfalık raporun “Amele” başlıklı bölümü aşağıda sunulmaktadır:

“Bugün işliyen madenlerimize nazaran takriben çalışan amele yekûnu 25 – 30.000 kadar kabul olunabilir. Eğer yukarıda yazdığımız kadar maden istihsal etmek lâzım gelirse bu miktar 300.000 kadar hakiki amelesine ihtiyaç hasıl eder.

“Esasen iptidai bir tarzda işliyen madenlerimizde ihtisas noksanını kabul etmek lâzımdır, bunu yetiştirmek maksadile bir müddeti muvakkate madenlerde % 10 kadar ecnebi mütehassıs ve mütehassıs işçi kuvvetinin madenlerimizde çalışmasına müsaade edilmelidir. Esasen hiçbir maden şirketi memleket dahilinde bulunabileceği bir işçiyi hariçten tedarik etmek istemez, çünkü yerli işçiler vatanını terkeden bir ecnebi mütehassısa nisbeten yol masrafı ve saire dolayısile daima daha çok ucuzdur, buna binaen daima iktisadi menafiini düşünen sermayeden her hangi bir sui istifade düşünmek doğru olamaz.

“Hükümet de, çalışması güç ve tehlikeli olan ocak mes’elesine gerek kazanç vergilerinde yapacağı tenzilât gerekse askerlik ve sairede göstereceği teshilât ile yakın bir atide memleketimizde kıymetli ve mütehassıs bir maden amelesi teşekkülünü temin etmiş olur.” (“Madenciler Birliğinin Raporu,” Millî İktisat ve Tasarruf Cemiyeti, 1930 Sanayi Kongresi, Raporlar, Zabıtlar, (tıpkıbasım), Ankara Sanayi Odası, Ankara, 2008, s.448)

İSTANBUL TÜCCAR DERNEĞİ

İstanbul Tüccar Derneği, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra 28 Ocak 1947 tarihinde, Türkiye’nin ABD ile ilişkilerinin hızla geliştiği bir dönemde kuruldu. ABD Başkanı Truman, 12 Mart 1947 günü yaptığı konuşmada Türkiye ve Yunanistan’a yardımı kapsayan Truman Doktrini’ni açıklamıştı. İstanbul Tüccar Derneği girişiminin önderi, 1922 yılında Milli Türk Ticaret Birliği’nin kurulmasında belirleyici rol oynamış olan Ahmet Hamdi Başar idi.

Ahmet Hamdi Başar, genel yayın yönetmeni olduğu Türkiye İktisat Mecmuası’nın Ocak 1948 tarihli sayısında, Milli Türk Ticaret Birliği’nin 1926 yılında dağıtılmasının ardından geçen dönemi ve İstanbul Tüccar Derneği’nin kuruluşunu şöyle anlatmaktadır:

“1926-1946 arasında geçen yirmi senenin hikayesini, bu müddet zarfında tüccarın mesleki şuurunu temsil ve ifade edecek teşkilattan nasıl mahrum kaldığını, bu yüzden memleket ticaret ve iktisadiyatının nasıl yanlış yollara saplandığını anlatacak değilim. Ancak 1946 senesi sonlarında, bir gün eski Birliğin o zaman genç azalarından bir ikimiz, tesadüfen bir arada buluşup konuşurken Milli Türk Ticaret Birliğiyle vaktinde ve tam sıhhatle doğmuş olan bir fikir ve hareket çocuğunun vakitsiz ölümünü hüsranla hatırlarken, her birimizin kafasında bir şimşek parlaklığıyla şu fikir doğdu: Türk Ticaret Birliğini yeniden yaratalım!

“Bu mes’ut karar, 28 Ocak 1947 tarihinde İstanbul vilayetine beyanname vererek Dernekler Kanunu gereğince kurulan İstanbul Tüccar Derneği’ni doğurdu. Şimdi yirmi beş senenin gerek memleketimize, gerek ticaret hayatımıza kazandırdığı büyük şeyler vardır. Yeni çocuğumuz çok daha uygun şartlar altında ve daha çok gıda alarak gürbüz ve sıhhatli büyüyebilecektir.” (Murat Sever, “İstanbul Tüccar Derneği,” Journal of Applied and Theoretical Social Sciences, 2020, Vol 2, Issue 3, s.27)

Dernek, faaliyetlerinde İstanbul Ticaret Odası’nın rakibi değil, tamamlayıcısı olduğunu ileri sürüyordu.

Derneği yaklaşık 550 üyesinin 283’ü Müslüman, 173’ü gayrimüslimdi. 94 kişinin inancı bilinmiyordu. (Sever,2020;29) Bu örgütlenmenin en önemli kişisi, Ahmet Hamdi Başar’dı. Önemli diğer bir kişi de, Munis Tekinalp (Moiz Kohen, Tekinalp) idi.

İstanbul Tüccar Derneği, 1948 yılında toplanan İktisat Kongresi’ne çok büyük bir delegasyonla katıldı. (Katılımcıların isim listesi için bkz. Kılıçdaroğlu,1997;37-39)

DİĞER HABERLER
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?
FAİZ İNDİRİMİ İÇİN ARALIK AYI YORUMU NE KADAR DOĞRU?

Merkez Bankası politika faizini yüzde 50’de sabit tutmakla birlikte Para Politikası Kurulu metninde önceki metinlere göre epeyce bir değişiklik yaptı. Merkez Bankası’nın açıklamasındaki değişiklikler ağırlıklı olarak faiz indirimi için aralık ayına işaret edildiği şeklinde yorumlandı.

LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ
LİPTON FABRİKASINDA ÜYE EĞİTİMLERİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

20-21 Kasım 2024 tarihlerinde, Fındıklı ve Ardeşen’deki Lipton Çay Üretim Fabrikalarında çalışan üyelerimize yönelik eğitim programı düzenlendi. Programın açılışı, Genel Eğitim Sekreterimiz Engin Öz ve Dosan Şube Başkanı Mustafa Yüksel tarafından gerçekleştirildi.

ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?
ÜCRETLER NİYE Mİ ÖNGÖRÜLEN ENFLASYONA ENDEKSLENEMEZ?

Yıl sonuna yaklaştıkça giderek daha çok tartışılan bir konu var. “Ücretler gelecek dönem için öngörülen enflasyona endekslenerek mi belirlense, yoksa geride kalan dönemin enflasyonu dikkate alınarak mı?”

“ASGARİ” İNSANCA OLMALI
“ASGARİ” İNSANCA OLMALI

Türk-İş, DİSK ve Hak-İş başkanları, emekçilerin temel hak ve taleplerini Meclis’e taşıdı.