2023’ÜN ENFLASYON BELİRLEYİCİSİ HİZMETLER, 2024’ÜN ADAYI İSE GIDA
Merkez Bankası’nın 2023 3. Enflasyon Raporu’nda, geçiş süreci uygulanacağı, enflasyonun yükseliş eğilimine girdiği ve kademeli bir enflasyonla mücadele hazırlandığı mesajlarının dışında, 2023 için enflasyonun temel belirleyicilerinden birinin hizmetler grubunun fiyat artışı olduğu vurgulandı.
Türkiye, gıda fiyatlarının sürüklediği bir enflasyona alışkın. Neredeyse 15 yıllık bir dönemde Türkiye gıda fiyatları küresel gıda fiyatları artışının üzerinde seyrediyor. Hala “çarşı pazarda” yangın devam ediyor. Hizmet fiyatlarının enflasyonu sürüklediği görünüm gıda sorununu görmezden gelmeye yetmiyor ne yazık ki.
Küresel iklim değişikliğinden en fazla etkilenen yerlerin başında Akdeniz havzası bulunuyor. Türkiye, gıda üretiminde “potansiyel olarak” kendine yeterli ama hala et başta olmak üzere çok çeşitli gıda ürünü ithalatı devam ediyor. Bunlardan bazılarında; örneğin yağlı tohumlar üretim yeterli olmadığı için yıllardır ana alıcı ülkelerden biriyiz.
Gıda, ülkeler için stratejik hatta ulusal güvenlik unsuru ve uzun vadeli yönetilmesi gerekiyor. En önemli tehditlerden iklim değişikliği ve su sorunu, bu yılki kadar endişeyle izlenmedi. Çünkü gıdada gelişmiş ülkeleri de içeren küresel bir kriz olabileceği (elbette diğer unsurlarla birlikte) ilk kez gözlendi. Buna Türkiye de dahil 2022 yılı elam sezonun da yağış olmaması nedeniyle buğday ve diğer tahıl grubunda üretim endişeleri had safhadaydı. Bahar yağışları kurtardı ama 2023-2024 sezonu için şans bu kadar yaver gitmeyebilir.
Gıda bugünün değil, gelecek kuşakların da sağlığı için kritik. Kısa vadede ise enflasyon sorunun çözümü için ana unsurlardan. Bu yıl hizmet enflasyonu konuşuluyor ancak 2023-24ekim-hasat sezonunu endişeyle takip edeceğiz. Gıda ve su yönetimi, alım gücü her gün gerileyen halkın ucuz ve sağlıklı gıdaya erişimi sadece enflasyonla mücadele açısından değil, ülke geleceği açısından Türkiye’nin öncelikli gündemi olmak zorunda. Ticaret Bakanlığı, dökme zeytinyağına ihracat yasağı getiren kararı savunurken, gelecek yıl da iklim koşullan nedeniyle zeytin ve zeytinyağının fiyatlarının yüksek kalacağını ima etti. İç pazardaki fiyat artışının kontrol edilmesi ihracattan daha fazla gelir elde edilme amacına dikkat çekildi. Sektörde, bazı ihracatçıların düşük fiyatlı gelecek teslimli kontratlarından doğan zararları olduğu da söylentiler arasında. Akdeniz bölgesinin zeytini ve zeytinyağının küresel iklim değişikliğinin tehdidi altında olduğu anlaşılıyor. Bu dayanıklı ağacın iklim değişikliği tehdidi altında bulunması diğer bitkiler için endişeyi ve gıda krizi ihtimalini yeterince gerçekçi kılıyor. Akdeniz bölgesinin iklim şartlarının gıda üretiminde risk doğurduğu şimdiden kabul edilebilir.