22 HAZİRAN ŞAHA KALKMA ZAMANI
Özelleştlrmeye karşı mücadele, Türkiye işçi sınıfının onur savaşıdır. Varlık savaşıdır. Özelleştirmeye karşı çıkanları neredeyse vatan haini ilan ettiler. Özelleştirmeyi sihirli bir değnek gibi takdim ettiler.
Özelleştlrmeye karşı mücadele, Türkiye işçi sınıfının onur savaşıdır. Varlık savaşıdır. Özelleştirmeye karşı çıkanları neredeyse vatan haini ilan ettiler. Özelleştirmeyi sihirli bir değnek gibi takdim ettiler.
Özelleştirme yağma demektir, talan demektir, rant demektir. 20 yıldır söylüyoruz ama gözleri ranttan başka bir şey görmeyenler bizi dinlemedi. Özelleştirmeye karşı direnen sendikalar topluma hedef gösterildi. Sendikalar, sendikacılar yıpratılmak istendi. Sendikal hareketi etkisizleştirdiler, kamu kuruluşlarını yerli ve yabancı sermayeye, yandaşlara peşkeş çektiler.
Özelleştirme aynı zamanda işsizlik demektir. Binlerce işçimiz, bu özelleştirme belasıyla işsiz kaldı. Emeklilik haklarını dahi elde edemeden kapının önüne kondu. Kalanlar, sendikasızlaştırıldı, hakları ellerinden alındı. İşten atılanlar 4-C adı verilen bir kölelik düzenine, yokluğa, yoksulluğa mahkûm edildi. Ancak halkın mallarında gözü olanlar durmadı, yağmaya, talana devam ettiler.
Şimdi de gözlerini Yatağan, Kemerköy, Yeniköy santrallarına ve kömür ocaklarına diktiler. Bu güzide tesisleri yağmalamak istiyorlar. Buradan bir kez daha haykırıyoruz; Bu özelleştirme uygulamalarına derhal son verilmelidir.
Özelleştirme ve taşeron uygulamaları konusunda alınan yargı kararları titizlikle yerine getirilmelidir. Stratejik özellikleri nedeniyle, özellikle enerji temininde sürdürülebilirliği sağlamak için yerel kaynaklarımıza dayalı kömür ve enerji üretimi gibi önemli alanlar, kamunun mülkiyetinde kalmalıdır. Soma’da 301 arkadaşımızın iş cinayetine kurban gitmesi, birilerine ders olmalıdır.
Yeni canların yitirilmemesi için bu özelleştirmeler derhal durdurulmalıdır. Soma örneği, özel sektörün denetimsiz kâr hırsının başta işçi sağlığı ve iş güvenliği olmak üzere, çalışma ve yaşama koşullarında yol açtığı faciayı gözler önüne sermiştir. Soma’nın birinci dereceden sorumlusu, özelleştirmelerdir. Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy işçisi, haklı uyarılarını ve taleplerini duyurmak kararlığı içinde mücadelesini aylardır sürdürmektedir.
Bu direniş, bu mücadele yalnızca bu tesisler için değildir. Bu direniş, bu ülkede hakkı yenen tüm emekçiler içindir…
Bu direniş, başta madenciler olmak üzere iş cinayetlerinde hayatını kaybeden kardeşlerimiz içindir; bu direniş işten atılan, ezilen, horlanan tüm emekçiler içindir…
Bu direniş, burayla sınırlı değildir…
Bu ülkede işçi sınıfı var olduğu sürece, bu direniş ülkenin dört bir yanında devam edecektir. Yağmaya, talana, vurguna, yolsuzluklara karşı direniş devam edecektir. Halkımız için, vatanımız için devam edecektir. Bugün Türkiye işçi sınıfı bir kez daha ayaktadır.
Başta özelleştirmeler olmak üzere, kayıtdışılığa, alt işveren (taşeron) uygulamalarına, 4/b, 4/c gibi istisnai istihdam türlerinin yaygınlaşmasına, asgari ücretin sefalet ücreti olmasına, düşük ücret politikasına, özel istihdam büroları aracılığıyla kiralık işçilik uygulamasına, kıdem tazminatının kaldırılmak istenmesine, esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmanın her türlüsüne, iş cinayetlerine, işsizlik fonunun amacı dışında kullanılmasına, sendikasızlaştırmaya ve işten atılmalara karşı mücadelemizi yükseltmek, sesimizi duyurmak için buradayız.
Bu sorunlarımız çözülmezse yarın yine burada olacağız. Bugün yüzlerle, binlerle geldik, yarın on binlerle, yüz binlerle geleceğiz."
…
Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay, 17 Haziran tarihinde Türk-İş’in çağrısıyla yapılan 2 saatlik iş durdurma eyleminde böyle diyordu. Her cümlesine katılacağınız tespitler bunlar. 0 halde şimdi harekete geçme zamanı. Sendikacı dostlar, işçi önderleri, işçiler size bakıyor. İşçi hazır, millet hazır. Gün, özelleştirmeleri durdurma, işçilerin hakkına uzananlan püskürtme zamanı. 22 Haziran Soma Mitingi işçi sınıfının şaha kalktığı miting olmalıdır.