SİYASİ TAHAMMÜLSÜZLÜĞÜN ZİRVESİ
Mızrak çuvalı parçalıyor! Türkiye´nin ´demokratik anayasa´ referandum süreci, ağır siyasi tahammülsüzlük ve tüm muhaliflere yönelik ´cadı avıyla´ ilerliyor.
Mızrak çuvalı parçalıyor! Türkiye’nin ‘demokratik anayasa’ referandum süreci, ağır siyasi tahammülsüzlük ve tüm muhaliflere yönelik ‘cadı avıyla’ ilerliyor.
Başbakan’ın mezhepçi, ırkçı ifadeleri ortalığa saçıldı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı, Kılıçdaroğlu’nun annesinin ‘Ermeni’ olduğu ifşaatını güncelledi, devletin bakanı ‘Hayır diyenler ya geri zekalı ya da vatanını sevmeyendir’ diye duyurdu.
Heyheyli ayrımcı ifadeler ve hırçın alaycı üslupla kitlelerin kanı hızlandırılıyor.
Yoksul ve cılız siyaset, yine ırkçılığın yelelerine sarılmış koşturuyor.
Demokratik standartları yükselteceği iddia edilen anayasa değişikliği, yapımcıları tarafından referandum öncesi çürütüldü.
Diğer yandan anayasanın 26. maddesi ‘İfade ve örgütlenme özgürlüğü’ kafası gözü yarılmış halde yerde yatıyor, göz açtırılmıyor..
Resmi erkan mesaide; valilik, emniyet güçleri ve belediyeler, tazyikli devlet otoritesini sisteme vermeye başladı.
Yeni anayasa değişikliğini eleştirmek, karşı çıkmak, hele hele ‘hayır’ standı, pankartı açmak ya da afiş asmak ‘ideolojik suç’ kapsamında.
İstanbul Valiliği, yasal siyasi parti TKP’nin referandum çalışmalarında ‘Hayır’ standı açmasına ‘vatandaşlar etkilenir’ diye izin vermedi.
İstanbul Belediyesi de temizlik ekiplerine yine partinin ‘Hayır’ yazılı afişlerini toplatıyor.
Halkevleri üyesi gençler, Başbakan’ın Antalya mitinginde ‘Hayır’ pankartı açınca kafaları korumalar ve emniyet güçleri tarafından yere vurularak etkisiz hale getirilip gözaltına alındılar.
Parasız eğitim, sağlık, ulaşım, temiz çevre, barınma hakkı ve suyun temel haklar olarak yer almadığı anayasaya ‘evet’ demeyeceklerini açıklayarak seçim değil, piyasa yasalarına karşı gelmişlerdi.
Antalya’da el ilanı dağıtan CHP Kadın Kolları Başkanı ve yönetim kurulu üyesi kadınlar gözaltına alındı.
Yıllardır sürdürülen köklü neoliberal dönüşümü nihayete erdirerek, rahatlatacak ‘mülk koruyucu’ yeni anayasanın mülksüzleştirdiği işçiler, öğrenciler, çevreciler, çalışanlar, meslek örgütlerinin sosyal muhalefeti topa tutuluyor.
‘Biz bu devleti özel sektör mantığıyla mı yoksa eski alışılmış haliyle mi yöneteceğiz’ diyen Başbakan, kamu yararı ve sosyal hakları savunan muhalif derneklere, örgütlere halk düşmanı muamelesi yapıp, miting meydanlarında halka şikayet ediyor.
Muhalifler önce susturuluyorlar, sonra yalan söylemekle suçlanıp, kötü, tehlikeli vatan ve millet düşmanı olmakla damgalanıyorlar.
Yazının devamını aşağıdaki linke tıklayarak okuyabilirsiniz