UCUZ ŞEYLER …
Oldum olası ucuz şeylerden huylanırım.
Çünkü ucuz da albeni yoktur,
… ucuz da kalite yoktur,
… ucuz da emek yoktur.
Oldum olası ucuz şeylerden huylanırım.
Çünkü ucuzda albeni yoktur,
Ucuzda kalite yoktur,
Ucuzda emek yoktur.
Oysa günümüz dünyasında nesneler ne kadar da ucuzladı.
Ucuz giyecek, ucuz bina, ucuz insan, ucuz politikalar, ucuz vs. vs…
Kaliteli ve değerli, emek verilmiş bir nesnenin yanında ucuz olan ne kadar da kıytırık, ne kadar da güvensiz durur. Adeta dokunsan dağılacak, bıraksan yok olacak gibi…
Hayatla mücadelede bunun gibi çok örnekler yaşarız. Ucuz adamlar, ucuz kahramanlar, ucuz yaşayıp ucuz düşünenler…Ucuzcular taklit etmeyi ve taklit yaşamayı da çok severler.
Kendi cesaretsizliklerini örtmek için kalabalık beklerler ya da kendi yetersizliklerinin üstünü başkalarının emeklerini istismar ederek ve onu kopyalayarak örterler.
Bir mücadele mi var; hemen kalabalıkların arasından sıyrılır, öne geçmeye çalışırlar, ya da kalabalıktan aldıkları cesaretle gösteri yaparlar ve bunu da marifetmiş gibi kendileri kullanırlar. Alışkanlıkları bu…
İşte ucuzlar böyle olduğu için sevilmezler. Ama onların da alıcısı, onların da taliplileri vardır.Ucuz şeyleri seven ucuz insanlar her zaman vardır.Çünkü onlar da ucuzdurlar.
Oysa emekle yoğrulmuş, kaliteyi prensip edinmiş nesneler veya insanlar; onlar çoğunlukla sessizdirler, gerekmedikçe öne çıkmazlar. Ama duruşlarından görünüşleri asildirler. Çin malı oyuncaklar gibi durmazlar daha bir güven verirler.
Asıl olan kaliteyi kaliteli olan nesneler veya insan odaklı yapıya çoğaltabilmektir.Kalite ve kalitede bir değer vardır. Kalitede emek, kalitede alınteri vardır. Kaliteyi artırırken kaliteli üretimin anlamını ve değer yapısını kavrayacak toplumsal değişimin önünü sendikalar, sivil toplum örgütleri ve siyasi partiler açacaktır. Ucuz olanın değil kalitenin anlamını mücadelesini ve hedefini anlayarak, kavrayarak…