ASGARİ DEĞİL SAPSARI ÜCRET
Geçen hafta asgari ücretin asgari ilkelerden yoksun olarak belirlendiğini yazmıştım. Asgari ücret 2011 yılının ilk altı ayı için brüt 795 lira, net 630 lira olarak saptandı
Bugün size asgari ahlak ve etikten yoksun bir ücretten söz etmek istiyorum. Önce bir alıntı: "2003 yılında yapılan ilk genel kurul toplantısında 25.10.2003- 25.10.2007 arasında uygulanmak üzere genel merkez yönetim kurulu üyelerinin her biri için aylık olarak asgari ücretin 26 katının net ücret olarak ödeneceği kararlaştırılmıştır.
Yine genel merkez profesyonel yöneticileri için yılda 4 brüt maaş tutarında ikramiye öngörülmüş, yılda iki defa 15’er günlük ücret tutarında giyim yardımı, Ramazan ve Kurban bayramları için birer maaş tutarında bayram harçlığı, ayrıca yıllık izin harçlığı ile yolluk ve hizmet ödenekleri öngörülmüştür." Sadeleştirelim: ilgili kişilere genel kurul kararı ile 1) Asgari ücretin brütünün 26 katının aylık net ücret olarak ödenmesi, 2) Ayrıca 4 brüt aylık ücret tutarında ikramiye ödenmesi, 3) 1 aylık ücret tutarında giyim yardımı ödenmesi, 4) 2 aylık ücret tutarında bayram harçlığı ödenmesi, 5) izin harçlığı ve yolluk ödenmesi kararlaştırılmış. Dolayısıyla bu muhterem zatların yıllık giydirilmiş toplam ücretleri (12 4 1 2 1) 20 aylık ücret tutarındadır.
Her aylıkları asgari ücretin 26 katı olduğuna göre yıllık ücretleri (20×26) 520 asgari ücret tutarındadır. Aylık ücretleri aslında asgari ücretin 43 katıdır. Ancak bu ücretin net olarak saptandığı unutulmamalıdır. Dolayısıyla gerçek karşılaştırma net ücret üzerinden yapılmalıdır. Hesabın daha iyi anlaşılması için 2010 asgari ücreti ile hesaplayalım. Bu muhterem zevatın giydirilmiş aylık ücretleri (43×795) 34.185 lira düzeyindedir. Asgari ücretin netinin 630 lira olduğu dikkate alınırsa bu zevatın asgari ücretlinin eline geçen paranın tam 54 (elli dört) katı ücret almalarına karar verildiği ortaya çıkmaktadır. Şaka yaptığımı sanmayın. Bu ahlaktan yoksun ücret konusu yargıya intikal etti ve yargı kararıyla sabit hale geldi. Yukarıda yaptığım alıntı 28.9.2010 tarih 2010/26099 karar sayılı Yargıtay 9. Hukuk Dairesi kararından kısa bir bölüm. Peki kim bunlar? Ne yazık ki bunlar sendikacı.
Emekli aylığı ile yaşamını sürdüren, kirada oturan, mütevazı bir ücretle yaşamını devam ettiren dürüst sendikacılar olduğu gibi asgari ücretin 50 katından fazla ücret almayı içine sindiren bu yönde genel kurul kararı alabilen böyle sendikacılar da var. Biliyorum merak ediyorsunuz kim bunlar diye. Biraz ip ucu vereyim. Bu sendika 2003 yılında bağımsız olarak kuruldu. Kurulduğu yıl bir konfederasyona üyelik başvurusunda butundu ve üyelik talebi kabul edildi. Bu fahiş ücret kararını aldığında üye sayısı 700’den azdı. Üç yıl sonra başarılı bir sendikacılıkla üye sayılarını 19.000’e yükselttiler.
Kısaca üye sayılarını 27 kat artırdılar. Eee… olacak o kadar üye sayısını 27 kat artıran sendikacıya asgari ücretin 54 katı ücret helal olsun! Sakın bu sendikacılık başarısı "orman" kanununa göre sağlanmış olmasın. Hatırlıyor musunuz? 2004 yılıydı, bir kamu işletmesinde yıllardır örgütlü bir sendika varken birdenbire bürokrasinin ve siyasilerin desteği ile bir başka sendika bu işyerinde örgütlenmeye başlamıştı. Yetki davası yıllarca sürmüştü… Kim bunlar? Hangi işkolunda faaliyet yürütüyorlar? Hangi konfederasyon bunları bağrına bastı? Bağrına basarken bu ahlakdışı ücret konusunu sordu mu? Yoksa asgari ücretin 54 katı bu sapsarı ücret, güdümlü sendikacılık primi miydi? Bu soruların yanıtları Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2010/26099 sayılı kararında. Kararın tam metni Çalışma ve Toplum dergisinin önümüzdeki günlerde yayımlanacak olan 28. sayısında yer alıyor. Yargıya intikal etmiş ve kesinleşmiş bu rezaletin ayrıntılarını önümüzdeki günlerde www.calismatoplum.org adresinden okuyabilirsiniz. Sendikacılığın ve emek hareketinin bu kirlerden arınması ve güçlenmesi için bu rezalet (ve elbette başkaları da) unutulmasın ve örtbas edilmesin…