Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ANADOLU ETAP
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
26 Ocak 2011
SICAK PARA MODELİNDE TIKANMA VE BEDELLER…

AKP iktidarları döneminde iyice pekişen dış kaynağa, özellikle dış kaynağın sıcak para biçimine dayanan ekonomik büyüme modeli, ona bağlı olarak, dış ticaret ve döviz dengesi ve yine ona bağlı olarak şekillenen bütçe-maliye dengeleri, artık sürdürülebilir olmaktan çıkıyor.

SICAK PARA MODELİNDE TIKANMA VE BEDELLER…

AKP iktidarları döneminde iyice pekişen dış kaynağa, özellikle dış kaynağın sıcak para biçimine dayanan ekonomik büyüme modeli, ona bağlı olarak, dış ticaret ve döviz dengesi ve yine ona bağlı olarak şekillenen bütçe-maliye dengeleri, artık sürdürülebilir olmaktan çıkıyor. Bunun böyle olacağı, bağımsız iktisatçılar tarafından öteden beri söylendi, yazılıp çizildi. Şimdi Merkez Bankasının faiz indirimleri, mevduat üstünden alınan munzam karşılık oranı araçları ile, dış ticarette de getirilen bazı ithalat kısıtlamaları ile tükenmekte olan denize derinlik bulma yolları aranıyor.

Merkez Bankasının hamlelerini gündeme getiren tabii ki cari açıkta ortaya çıkan alarm verici sonuçlar oldu. Cari açık, ocak-kasım döneminde 41.6 milyar dolara çıktı. Aralık ayı açığı da açıklandığında toplamın 47 milyar dolara ulaştığını göreceğiz. 2010 milli geliri tahmin edildiği gibi 730 milyar dolar dolayında gerçekleşirse cari açık, milli gelirin yüzde 6.5ine yaklaşacak, ki bu alarm verici bir orandır. Bu orana sahip ülkelere, değerlendirme kuruluşları dikkat çeker, kreditörler temkinli yaklaşırlar. Cari açığın yüzde 85i, borsaya ve devlet kâğıtlarına gelen sıcak parayla finanse edildi.

***

Sıcak paranın, büyümenin ana rüzgârı olmakla beraber, bir dizi tahribat yarattığı da nihayet kabullenildi. Sıcak para akışı, döviz kurunu aşağı ittikçe ithalatı patlattı, ihracatı yavaşlattı. Sonuçta, ortada 65 milyar dolar dolayında bir dış ticaret açığı var. İthalatın dur durak bilmemesi ürkütücü. Yıkıcı ithalat, yerli üretimi ve yerli istihdamı olumsuz etkiledikçe tepkiler de yükseliyor. Bu soruna çözüm olarak Merkez Bankası, faiz indirimi silahını kullanıyor. Sıcak para için faiz getirisini düşürerek iştah kesmeyi deniyor. Bakalım işe yarayacak mı?

Bunu tamamlayan bir önlem de dış ticaret kanadından geldi. Dış Ticaret Müsteşarlığı, kumaş ve hazır giyim ürünleri ithalatı için damping soruşturması başlatarak ek vergi uygulamasına geçti. Bu iki kalemin yıllık ithalat tutarı 3.5 milyar dolar dolayında. Getirilen ek vergiler ile bu iki ürünün ithalatının düşmesi umuluyor. Bu önlemin ileride Çin ve ucuz ihracat yapan diğer Asya ülkelerinden başka ithal mallara da yayılması söz konusu olabilir. Ama, ek vergi getirerek ithalatı caydırmak mümkün olacak mı? AB üstünden bu ürünler ithal edilmeye devam edilirse ne yapılır? Bunların yanında, ithalat düşmez, biraz maliyetlenir ve enflasyona katkı yapar; ithalat yerine yerli kumaşa yöneliş olursa, hazır giyimin rekabet gücü zayıflar, argümanları da dikkate alınmalı.

***

Faizi daha fazla düşürmek, yerli yatırımcıyı mevduattan ve Hazine kâğıtlarından kaçırarak tüketime yöneltebilir. Bankalar da kredi kullandırarak tüketimi kışkırtabilir. Bunun ortaya çıkaracağı enflasyon tehlikesine karşı, Merkez Bankası bir önlemi daha devreye soktu, mevduata bağlı karşılık oranlarını arttırarak bankaların krediye yöneltecekleri imkânları daralttı, böylece kredi maliyetlerinin yükselmesini, tüketimin yatışmasını amaçladı.

Hem cari açığı daraltmaya, bunun için ithalatı azaltmaya dönük önlemlerin, hem de iç tüketimi soğutmanın bütçe üstüne bazı etkileri olacak. Hatırlayalım: 2009 yılında 49.2 milyar TL açık veren Hazine nakit dengesinin açığı 2010 yılında 34.9 milyar TLye gerilemiş görünüyor. Bu gelişmenin bir sonucu olarak 2009 yılındaki 4.4 milyar TL tutarındaki faiz dışı açık, 2010 yılında 6.2 milyar TL tutarında bir faiz dışı fazlaya dönüşmüştü. Bu sonuçta tabii ki, patlayan ithalat ve kışkırtılan iç tüketimden alınan KDV ve ÖTVler en önemli etkendi. Buna özelleştirme gelirleri ile işsizlik sigortasından aktarılan kaynakları da eklemek gerekli. İthalat azalırsa, bankacılığa getirilen düzenleme ile kredi kullanımı kısılırsa ne olur? Tüketim, dolayısıyla KDV-ÖTV azalır. Bu da umulan bütçe performansını aksatır.

***

Akacak kan damarda durmaz derler. Sıcak paraya dayalı büyümeyi sürdürmek mümkün değil. İster istemez sıcak paranın iştahı kesilmek istenecek, onun yerini tutacak dış kaynağı hemen bulmak kolay değil ve bu iktidarın iç kaynağa yönelmesi de söz konusu değil. Bu, 2011 büyüme hedefinin daha mütevazı bir rakama düşürülmesine rıza göstermek demek. Büyümede düşüşle birlikte, işsizlik sorunu da büyür, bütçe açığı da artar. Enflasyon hedefine ulaşılabilir ama bu durgunluk içinde bir istikrar demektir ki, 2011’i kayıp bir yıl yapar. Tabii ki, aynı yılda genel seçim yapılacağı unutulmamalı. AKP iktidarı, ekonominin gerekleri ile siyasetin gerekleri arasında kalan dar manevra alanında sıkışacak, ama en azından seçim tarihine kadar, bir kur şokuna yol açmayacak, kriz yaratmayacak yollar deneyecek; esas operasyonları -kazanabilirse- seçim sonrasına bırakacaktır.

Bakalım, hayat ne gösterir…

mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr

DİĞER HABERLER
AROMA’DA TİS GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI
AROMA’DA TİS GÖRÜŞMELERİ BAŞLADI

Aroma Bursa Meyve Suları ve Gıda işletmesinde yeni dönem toplu iş sözleşmesi görüşmeleri, İstanbul’da yapılan toplantıyla başladı.

BEKLENEN FİYATLAR AŞILIRSA TEMMUZ ZAMMI OLABİLİR
BEKLENEN FİYATLAR AŞILIRSA TEMMUZ ZAMMI OLABİLİR

Asgari ücretin kişisel olarak daha yüksek bir oranda açıklanacağını düşünüyordum. Bunun nedeni olarak da Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon düzeyini yüzde 45 olarak öngörmesiydi.

MİLYONLARIN UMUDU YİNE KIRILDI
MİLYONLARIN UMUDU YİNE KIRILDI

Yeni asgari ücret çalışanların umudunu değil yükünü artırdı. Barınma, gıda, sağlık harcamalarındaki artış yüzde 100’ü geçerken asgari ücret yüzde 30 arttı.

AÇLIK SINIRININ ALTINA İNER
AÇLIK SINIRININ ALTINA İNER

Ekonomist Hayri Kozanoğlu, “Açlık sınırı Kasım itibarıyla 20 bin 562 TL 22 bin 104 TL asgari ücret, en geç Şubat 2025’te açlık sınırının altına düşer” ifadelerini kullandı.