03 Şubat 2011
ERKAN AYDOĞANOĞLU
Gençlerin geleceği torba yasada
ERKAN AYDOĞANOĞLU
Gençlerin geleceği torba yasada İşçilerin, kamu emekçilerinin, işsizlerin, kısacası sermayenin dışında kalan geniş bir kesimin haklarını elinden almayı hedefleyen; esnek, kuralsız ve güvencesiz çalışmayı yaygınlaştıracak düzenlemeler içeren torba yasanın meclis genel kurulunda birer birer kabul edildiği sıralarda Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), 2011 ‘Küresel İstihdam Eğilimleri Raporu’nu açıkladı. . İşsizliğin, krizin başladığı 2007 yılından bu yana rekor düzeyde olduğuna dikkat çekilen raporda, kriz sürecinde yapısal hale gelen işsizlik sorununun 2011 yılında da öncelikli sorun olduğu belirtiliyor. ILO’nun işsizlik sorunu üzerinden yaptığı değerlendirmelerinde öncelikli sorunun genç işsizlik olduğunu belirtmesinin ayrı bir önemi var. Bu tespit Tunus’ta fitili ateşleyen kendini yakma eyleminin genç bir işsiz öğretmen tarafından gerçekleştirilmesi ve diktatör Bin Ali’nin ülkeden kovulması için yapılan eylemlerde genç işçiler, öğrenciler ve işsizlerin yoğun katılımıyla birlikte değerlendirildiğinde daha da anlamlı hale geliyor. ILO’ya göre dünya çapında 15-24 yaş grubunda işsizlik yüzde 12,6 ile yetişkinlerdeki işsizliğin 2,6 katını oluşturuyor. Yapılan hesaplamalarda "iş bulma umudunu kaybeden" gençler bu oranlara dahil olmadığından gerçek genç işsizlik tablosu çok daha vahim.
Benimsenen işsizlik tanımı gereği ILO’nun işsizlik hesabı da, tıpkı Türkiye’de olduğu gibi, sadece "süzgeçten geçirilmiş" rafine işsizlerin sayısını veriyor, gerçek sayıları değil. Türkiye’de toplam işgücünün yüzde 61’i (14 milyon) ücretli, maşlı ve yevmiyeli çalışanlardan oluşuyor. Bu oranın yarısından fazlası yaşı 30’un altında olan genç işçiler. Türkiye gibi genç işgücü oranı yüksek olan ülkelerde son yıllarda dikkat çeken en önemli gelişme genç işgücünün işsizliği açısından tehlike çanlarının çalmaya başlamış olması. ILO’nun bu durumu "işgücü piyasalarının istikrarı" açısından önemli bir tehlike olarak görmesi de gayet anlaşılır bir durum.
Bütün bunlardan bahsetmemizin nedeni, TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden torba yasadaki en tehlikeli maddelerin özellikle genç işçiler, meslek lisesi öğrencileri ve işsizlerin geleceği ile yakından ilgili olması. Meslek liselerinde okuyan öğrenciler, stajyerler, çırak ve aday çırakların aldıkları ücretler kelimenin tam anlamıyla kuşa çevriliyor. Örneğin meslek eğitimi gören örgün eğitim öğrencileri 20’den fazla işçi çalıştıran işletmelerde staj yapıyorsa asgari ücretin net tutarının (daha önce brüt tutarıydı) yüzde otuzundan; yirmiden az işçi çalıştıran işletmelerde yüzde 15’inden; aday çırak ve çırağa uygun asgari ücretin yüzde 30’undan aşağı ücret ödenemeyeceği belirtiliyor. Türkiye’deki işyerlerinin yüzde 93’ünde 20’den az işçi istihdam ediliyor ve Sosyal Güvenlik Kurumu’na kayıtlı 9 milyon 992 bin işçinin yüzde 43’ü (4 milyon 297 bini) 20’den az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışıyor
Getirilen yeni düzenleme ile bu işletmelerde genç işçilerin staj adı altında daha yoğun ve daha düşük ücretle çalıştırılmasının önü açılacak. Ayrıca staj ücretlerinde daha önce olduğu gibi brüt asgari ücretin üçte ikisi yerine, net asgari ücretin üçte birinin benimsenmiş olması, öğrencilerin, çırakların ve stajyerlerin üç kuruşluk harçlıklarına bile göz dikildiğini gösteriyor. Bütün bu değişiklikleri, Milli EĞİTİM Bakanlığı’nın 2014 yılına kadar meslek liselerinin ortaöğretim içindeki oranını yüzde 70’e çıkarılması hedefi ve bütün meslek liselerinin özel sektöre devredilmesi planları ile birlikte değerlendirdiğimizde, genç işçi kuşaklarının nasıl büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğu daha net anlaşılıyor. Haftalardır torba yasanın işçilerin, kamu emekçilerinin, gençlerin, kadınların geleceğini nasıl olumsuz etkileyeceğini anlatmaya çalışıyoruz. Sermayenin çıkarları ile arasında organik bağ olmayan herkesi ilgilendiren torba yasaya karşı sendikaların, emek ve meslek örgütlerinin öncülüğünde, fabrikalardan, işyerlerinden başlayarak bütün ülkeyi direniş alanına çevirmekten başka çıkış yolu yok.
|