KAYIT DIŞI EKONOMİ HEPİMİZDEN GÖTÜRÜYOR
Vergi afları her zaman vergisini doğru verenlerin tepkisine yol açmıştır. Vergisini ödemeyenlerin sonradan affı piyasada haksız rekabet yaratmaktadır.
Vergi afları her zaman vergisini doğru verenlerin tepkisine yol açmıştır. Vergisini ödemeyenlerin sonradan affı piyasada haksız rekabet yaratmaktadır.
Vergi bilincini yok etmektedir. Türkiye’de zaten kayıt dışı ekonomi yüksektir. Birde vergi kaçağı artarsa, kamu hizmetlerinin finansmanı daha çok zorlaşır. Kayıt dışı ekonomi ile vergi kaçağı farklıdır. Kayıt dışı ekonomide hiç kayıt olmadığı için, vergi kaçırmak da söz konusu olmaz. Devletin işi kayıt dışı ekonomiyi ortadan kaldırmaktır. Aslında kayıt dışı ekonomi ve vergi kaçağı konusunun üzerine gidilmesi, herkesin istediği bir yoldur…
Ancak bunu yaparken maliyenin şu iki hususa dikkat etmesi gerekiyor: 1) Kayıt dişiliği zorlayan yasalar değişmelidir… 2) Kurunun yanında yaşın da yanması önlenmelidir. Kayıt dişiliğin zararını hepimiz çekiyoruz. Zira: 1) Kayıt dişiliğin yüksek olması, vergi kaçıranlar lehine haksız rekabet yaratıyor. Vergi vereni de kayıt dışılığa zorluyor. 2) Kayıt dişilik potansiyel vergi imkânlarının kullanılmasını engelliyor. Bu defa hükümet vergi kaçırmayanların vergi yükünü artırıyor.
Veya tüketim vergilerini artırıyor. Tüketim vergi oranlarının yüksek olması alıcı ve satıcı arasında vergi kaçırma ortamı hazırlıyor. 3) Örneğin, akaryakıtın üçte ikisi vergidir. Bu nedenle Türkiye’de kaçak mazot satılıyor. Bu nedenle solvent ve yağı karıştırıp akaryakıt olarak satıyorlar. Kaldı ki, akaryakıt üstündeki yüksek vergiyi vatandaş ödüyor. Sanayi ödüyor. Sanayi maliyeti ürettiği malın fiyatına yansıtıyor. Vatandaşın ise cebinden çıkıyor. Vergi adaleti daha çok bozuluyor. 4) Toplumun etik değerleri aşınıyor 5) Kayıt dışı elde edilen gelirler, genellikle yurt dışına çıkarılıyor… 6) Ne yazık ki kayıt dişiliği önlemeyi devlet yalnızca mükellefin üstüne gitmek şeklinde görüyo… Aşırı vergi ve prim yükü Örneğin, kayıt dışı istihdamın temel nedeni istihdam üzerindeki aşırı vergi ve prim yükleridir…
Örneğin asgari ücretli bir çalışanın işyerine maliyeti 100 ise, bunun yüzde 37’si vergi ve prim olarak gidiyor… Bu yük, birkaç İskandinav ülkesi hariç, diğer ülkelerden daha yüksektir… Örneğin OECD ülkeleri ortalaması yüzde 30 dolayındadır… İstihdam üzerinde aşırı yük olması aynı zamanda vergi ve prim gelirlerini de düşürüyor… Çünkü bu yük işletmeleri kaçak veya düşük ücretle işçi çalıştırmaya zorluyor… İster istemez vergi ve prim gelirleri daha düşük kalıyor… Kayıt dışılıkla savaş için devletin idari giderleri de artıyor…
Eğer bu yükleri düşürürsek, kayıt dışı istihdam azalacak ve toplam gelirler artacaktır. Kayıt dışı istihdam piyasa düzenini ve rekabeti de bozuyor. Kaçak işçi çalıştıran veya düşük ücret gösterip, maliyetlerini düşüren firmalarla, kayıt dışı işçi çalıştırmayan firmalar arasında rekabet bozuluyor… Dürüst çalışan işyerleri aleyhine haksız rekabet ortaya çıkmış oluyor. İşsizlik sorunu çözülmüyor Ote yandan, bu sorun emek yoğun yatırımları da önlüyor.
Vergi, prim ve kıdem tazminat yükünden kurtulmak isteyen firmalar, "sermaye yoğun yatırım" yapıyorlar… Ve sonuçta Türkiye’nin işsizlik sorunu çözülmüyor… Çözüm için Türkiye istihdam üzerindeki vergi ve prim yüklerini AB ve OECD ülkeleri ortalaması olan yüzde 30’lar düzeyine indirmelidir. Ote yandan, MALİye yetkilileri ve vergi denetim elemanları, incelemeleri sırasında mükellefe yardımcı olmalıdırlar… Herkesin potansiyel vergi kaçakçısı gibi görülmesi tepki çeker… Vergi kaçağı vergiden kaçınmaya dönüşür. Değerli okurlarım, önümüzdeki hafta Türkiye dışında olacağımdan, yazılarıma bir hafta ara vereceğim. 22 Şubat ta tekrar görüşmek dilerim. eslender@esfenderkorkmaz.com