BU KHK ÇOK TEHLİKELİ, ÇOK…
Meclis´i devre dışı bırakarak olağandışı ve otoriter bir yöntem olan KHK´yı tercih etmek hayra alamet olmasa gerek
Hükümete Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi veren yetki kanunu TBMM’de kabul edildi. “Kamu Hizmetlerinin Düzenli, Etkin ve Verimli Bir Şekilde Yürütülmesini Sağlamak Üzere Kamu Kurum ve Kuruluşlarının TEŞKİLAT, Görev ve Yetkileri ile Kamu Görevlilerine İlişkin Konularda Yetki Kanunu” hükümete 6 ay süreyle meclisi devre dışı bırakma yetkisi veriyor.
KHK özel ve olağandışı bir “yasama” yolu olarak biliniyor. 1961 Anayasasının ilk halinde olmayan KHK, 1971 yarı-askeri müdahalesi sonucu anayasa hükmü haline geldi. KHK yöntemi 1982 Anayasası ile daha da güçlendi ve neredeyse olağan bir yasama aracı olarak kullanılmaya başlandı. Anayasanın 91. maddesine göre TBMM, hükümete KHK çıkarma yetkisi verebiliyor. KHK hükümetin meclis sürecini işletmeden kanun yapması anlamına geliyor. Böylece hükümet uzun sürecek yasama sürecinden ve kamuoyu baskısından kurtulmuş oluyor. KHK yürütmeyi güçlendiren, yasamayı bypass eden otoriter bir araç.
Otoriter bir yönetim aracı
Anayasaya göre KHK’ların Resmî Gazetede yayımlandıkları gün Meclise sunulmaları ve Meclis komisyonları ve Genel Kurulunda öncelikle ve ivedikle görüşülmeleri zorunlu. Ancak anayasa bunun için kesin bir süre belirtmiyor. Bu nedenle 20-25 yıldır yürürlükte olan ve hâlâ mecliste görüşülmemiş çok sayıda KHK söz konusu. KHK çıkarma yetkisi, 1982 Anayasası döneminde kötüye kullanıldı, meclis ve kamuoyu denetiminden kaçmanın bir aracı haline geldi.
Örneğin 1984 yılında çıkarılan 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve 1990 yılında çıkarılan 399 sayılı KİT personel rejimine ilişkin kararname gibi çok sayıda KHK halen yürürlükte. Özellikle ANAP hükümetleri döneminde KHK’ların çok yaygın olarak kullanılması karşısında Anayasa Mahkemesi ancak ivedilik isteyen konularda ve zorunlu düzenlemeler için KHK çıkarmanın söz konusu olabileceğini hükme bağladı.
Şimdi, tam seçim öncesinde kamu çalışma düzenini ve personel rejimini alt üst edebilecek bir KHK yetki kanunu mecliste kabul edildi. KHK çıkarma yetkisi veren kanun hangi ivedi ve zorunlu ihtiyaçtan kaynaklanıyor? Bunun yantını KHK yetki kanununun gerekçesinde görebiliyoruz:
“Yetki Kanunu Tasarısı ile kamu hizmetlerinin düzenli, etkin ve verimli bir şekilde yürütülmesini sağlamak üzere kamu kurum ve kuruluşlarının bakanlıklar arası dağılımının yeniden belirlenmesi ve kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, işçiler, sözleşmeli personel ile diğer kamu görevlilerinin çalışmalarında etkinliği artırmak üzere, bunların atanma, nakil, görevlendirilme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme usul ve esaslarına ilişkin konularda düzenlemelerde bulunmak üzere Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verilmesi öngörülmektedir.”
Kamu personel rejimi alt üst
Aslında bir ivedilik ve zorunluluk olmadığı açık. Amaç kamu personel rejimini sil baştan düzenlemek. Yetki kanunu ile hükümetin KHK ile değişiklik yapabileceği yasaların çok geniş bir alana yayıldığı görülüyor. Bunlar arasında bakanlıkların kapatılması, açılması, birleştirilmesi dahil 20 teşkilat yasası yer alıyor. Hükümet ayrıca kamu çalışanlarının ve işçilerin atanma, nakil, görevlendirme, seçilme, terfi, yükselme, görevden alınma ve emekliye sevk edilme gibi konularıyla ilgili olarak aralarında Devlet Memurları Yasası, Yükseköğretim Personel Yasası, TSK Personel Yasasının da olduğu 6 kanun ve KHK’da değişiklik yapabilecek.
Daha vahimi hükümet bu sayılan kanunların dışında genel olarak tüm diğer kanun ve KHK’larda işçi, memur ve sözleşmeli personelin çalışma koşulları ile ilgili hükümlerde istediği değişiklikleri yapma yetkisi alıyor. Özetle, yetki kanunu ile hükümet çalışma hayatı ile ilgili hemen her konuda KHK çıkarma yetkisine, diğer bir ifadeyle yangından mal kaçırıcasına değişiklik yapma imkanına kavuşmuş olacak. Örneğin bu yolla İş Yasası’nda da değişiklik yapılmasının önünde hiç bir engel yok. Zulada bekleyen İş Yasası değişiklikleri KHK ile yapılırsa şaşmamak gerek.
İşçi de topun ağzında
Bu yetki yasasına dayalı olarak çıkarılacak KHK’lar hem memurların hem de işçilerin çalışma koşullarını köklü olarak değiştirecek. Bu değişikliğin esneklik, kuralsızlık ve güvencesizlik yönünde olacağını ve çalışanların sınırlı güvencelerini dahi budayacağını öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Bilindiği gibi AKP hükümetinin 2004 yılında çıkardığı Kamu Yönetimi Temel Kanunu Cumhurbaşkanı Sezer tarafından onaylanmadığı için yürürlüğe girmemişti. Ancak bilindiği gibi başka araçlarla (taşeron, 4-B, 4-C gibi) kamu personel rejimi yavaş yavaş güvencesizleştirildi. Şimdi hükümet KHK’lar yoluyla kamu personel rejimini tümüyle yeniden düzenleyebilecek.
Seçimlere 2 ay kala böylesine köklü bir konuda KHK yetkisi almak; kamu çalışanlarının ve işçilerin çalışma koşullarını alt üst edecek bir konuda sendikaların ve meslek örgütlerinin görüşlerini almamak ve dahası meclisi devre dışı bırakarak olağandışı ve otoriter bir yöntem olan KHK’yı tercih etmek hayra alamet olmasa gerek.
Hükümete 6 ay süreyle bütün devlet aygıtını ve çalışma hayatıyla ilgili her yasayı istediği gibi değiştirme yetkisi veren bu KHK düzeni ile emekçilerin telafisi güç ciddi hak kayıpları yaşayacağı çok açık.
Bu KHK çok tehlikeli, çok…