MEYDANDA BULUŞUP SONRA AYRILMAK
Bin türlü ayrı yoldan gelip, 1 gün 1 meydanda buluşabilmek çok şeydir.
Bin türlü ayrı yoldan gelip, 1 gün 1 meydanda buluşabilmek çok şeydir. Ama maalesef her şey değil! Gün bitimi, meydan çıkışı apayrı kollar, apayrı yollara gidiyorsa… 2 Mayıs artık 1 Mayıs değildir!
Bunun 1 "normal" kısmı var… 1 de "anormal" kısmı.
"Normal"i şu:
Elbet farklı renkler, farklı düşünceler 1 meydanda akar ve sonra kendi mecrasına dökülür. Elbet, bırakın 1 meydanı, ittifak yapmak dahi aynı, tek ve 1 olmak değildir.
"Anormal" kısmı ise şu:
Belki kimseye neden geldin diyemezsiniz ama milyonlarca çalışanın neden olmadığını (kendinize) sorabilirsiniz. O zaman, şöyle 1 soru da gelir:
Sınıfları 1 günlüğüne doldurmak mı önemlidir; yoksa sınıfi her gün sınıfıyla mı mana kazanır?
Meydan, "muhalif" olmak adına heyecan verir.
Meydan, bir iktidar karşısında, bir güç karşısında 1 dayanışma adına umut verir. Ama 1’den sonra 2 gelir. 2 gelince, 3,4 veya 5’e varında takvimde, kim kiminle birlikte olacak?
"Sınıf"ın hedefi, sınıf olduğunu şaşırıp o günkü iktidar muhalifliğiyle mi sınırlı kalacak?
"Sınıf" öteki sınıfların farkında bile olmadan; sadece siyasetten bir "nöbet" değişiminin devriyesi kalmakla mı yetinecek?
"Sınıf"ın karşısına başka sınıflar, sınıfsallıklar değil, çeşitli sınıflardan, bu arada çalışanlardan, emekçilerden, modern veya premodern kölelerden de oluşmuş bir karma mı konacak?
Sınıfın kardeşi kim olacak? Sırf o günkü iktidara muhalifler diye; diğer ezenlerle, tahakküm edenlerle, dayatmacılarla, handiyse ırkçılığa varanlarla da kol kola mı girilecek?
O yüzden her koldan, her yoldan gelip 1 meydanda buluşmak…
Hele onca ölünün anısıyla ve onca ölü toprağı serpilmiş yılın karasıyla yılları devirdikten sonra, kıpır kıpır olmak elbet çok önemlidir…
Lakin, sonrasında iş bir sürü mücadele biçimine gelince; farklı yollar, farklı kollar, farklı sollar her yöne dağılır.
İktidara karşı mücadele…
İktidarlara karşı mücadele…
Muktedirlere karşı mücadele…
Dayatmalara, baskılara karşı mücadele…
Hukuk, hak ve hesap sorma mücadelesi…
Demokratik mücadele…
Herkesin her tür hak ve özgürlüğü için mücadele ve dayanışma…
Hepsini içeren sınıf mücadelesi…
Ve milliyetçi, ulusalcı, muhafazakar, liberal sıkışma yahut özünde enternasyonal dayanışma!
Oradaki herkesin aktığı Taksim 1 bile olsa…
Sonrasında hikaye epey farklı akıp gider!
Tabii ki…
1 gün bayram, 1 gün meydan, 1 gün dayanışma, 1 gün güçlü bir ses vermek bile 1 şeydir!
1 gün yürüyüş sonra durmak ise ayrı şey!
Hükümet de bir Taksim’e baksın. Sadece 1 gün değil.
O meydana "İstersek onyüzbin genç yollarız oraya" demek de var…
"Bu insanları toplayan nedir?" diye düşünmek de!
Çünkü, bir türlü kurutulamayan bir insanlık ve mücadele tarihi, ne yapılsa tüketilemeyen bir sınıf yüreği de akıyor tüm dünyada o meydanlara.
Ne değişiyor, dersen..
Tarih okuyacaksın!
Dünyanın her yerinde milyonlarca insanın yüzlerce yıl tarihe kazıdıkları hak ve özgürlük mücadelesinin sana mirasını bile orada bulacaksın!