İSYAN EDEN EDENE!
Kamuda toplu iş sözleşmeleri seçim öncesi sessiz sedasız yürüyor. Ama kimse neler konuşulduğunu, ne aşamada olduğunu bilmiyor.
Kamuda toplu iş sözleşmeleri seçim öncesi sessiz sedasız yürüyor. Ama kimse neler konuşulduğunu, ne aşamada olduğunu bilmiyor. Belki de ortada bir pazarlık olmamasından diye düşünmeden edemiyor insan.
2011 -2013 dönemini kapsayacak sözleşmeler tarihinin en alt düzeyinde. 229 bin 775 işçi var toplu iş sözleşmesi kapsamına giren. Bazı işyerlerinde iş koluna yapılan itirazlar nedeniyle gerçek rakam bu sayınında da altında.
Görüşmeler Devlet Bakanı Hayati Yazıcı tarafından yürütülüyor. İşçi adına da Türk-İş Konfederasyonu katılıyor görüşmelere. Türk-İş yönetimi bir koordinasyon kurulu oluştur(muş)du. Bu koordinasyon kurulu görüşmelere katıldı mı? Kaç tur görüşme oldu? Bir dahaki görüşme ne zaman yapılacak? Hükümetin son teklifi nedir? İşçiler adına Türk-İş ne istiyor? Galiba bilmeyen sadece ben değilim; sendika başkanları da bilmiyor. En azından benim görüştüklerimde durum böyle. Sosyal diyalog gereği olmalı bu sessiz sedasız görüşmeler.
Kimin hayali?
Kamuda imzalanan toplu iş sözleşmesi sadece 229 bin işçiyi değil özel sektör işçisini de ilgilendiriyor. Kamu baz alınarak yürütülür özel sektör sözleşmeleri de. Ama bir şeyi daha etkiler bu dönem. 12 Haziran’da yapılacak genel seçimler. Kapalı kapılar ardında yürütülen görüşmelerde neler konuşuldu bilemeyiz ama tahmin yürütebiliriz. AKP’nin seçimlerde toplu iş sözleşmesini propaganda aracı olarak kullanma olasılığı yüksek. Hayaller gerçek oluyor ya!
Her şeyin ilkini yaşıyoruz ya AKP ile. İşte bu toplu iş sözleşmesi de neden gerçeğe dönüşen hayal olmasın? Ama kimin hayali? Özelleştirmelerle işini gücünü kaybeden, hiç iş bulamayan ya da kamu işçisi olduğu halde sürgün edilmeyi bekleyen, torbaya atılan, taşeronun elinde köle olan işçinin değil herhalde. Olsa olsa, yüzde minnacık zam oranlarından kocaman mucizeler bekleyen iktidarın hayali gerçek olur. Nasıl olsa bundan sonraki yıllarda hutbelerle imzalanır toplu iş sözleşmeleri. Ulemalar varken sendikalara da gerek kalmaz, sendikacılar da ya emekti, ya milletvekili olur.