MÜCADELE RUHUNU “EMEK VE ÖZGÜRLÜK” HEYKELİYLE ANITLAŞTIRDIK!
Sendikamız, 78 günlük TEKEL direnişiyle yeniden canlanan dayanışma ruhu, sınıf mücadelesi, barış ve kardeşlik duygularını sembolize eden ve direnişi ölümsüz kılacak bir anıt-heykel projesini tamamlamış bulunuyor.
Sendikamızın önderliğinde 2009 yılının 15 Aralık’ında başlayan ve Ankara sokaklarında 78 gün devam eden TEKEL direnişi, hiç kuşkusuz TEKGIDA-İŞ’in, işçi sınıfı mücadele tarihinin en saygın sayfalarında yer alacaktır.
TEKEL Direnişi, Türkiye’de emek hareketi açısından da bir dönüm noktasını işaret etmektedir. 80 darbesinden başlayarak büyük bir atalet ve gerileme içerisine giren sendikal harekete, neredeyse karabasan gibi çökmüş olan umutsuzluk ve yılgınlık duygusu, TEKEL direnişi ile adeta mucizevi bir silkinmeyle değişmiş ve peşi sıra gelen pek çok işçi mücadelesinin öncüsü olmuştur.
Eylemin, işçi hareketine, sınıfsal duruş ve yaklaşımlara, dayanışma bilincine ne kazandırdığı, tarihsel süreç içerisinde ileriye dönük ne gibi sonuçlar getirebileceği gibi hususlar sosyal bilimcilerin ve araştırmacıların uzunca bir dönem ilgisini çekmeye devam edecektir. Nitekim, eylemin sona erdiği 2010 Mart’ından bu yana TEKEL direnişini konu alan kitapların ardı ardına yayına girmesi bunun tipik göstergesidir.
78 günlük direniş, kendi koşullarını kendi yaratan, tamamen kendine özgü karakteri ve katlanmak zorunda kalınan bir o kadar zorlu siyasal, sosyal ve iklimsel çevre şartlarına rağmen ortaya çıkardığı müthiş mücadele, paylaşım ve dayanışma ruhu ile günümüz Türkiye’sinde yaşamakta olduğumuz pek çok sorun için yol gösterici oldu. TEKEL Direnişi;
– Mutlak güç olarak iktidarını kabul ettirmiş bir siyasi otoriteye de başkaldırmanın mümkün olduğunu,
– Hak alma mücadelesi vermenin disiplin, azim, kararlılık ve inanç gerektirdiğini,
– Sınıf mücadelsinde bütünleşmenin, etnik, cinsel vs .gibi bütün yapay bölünmeleri nasıl da yok ettiğini,
– Emek ekseninde bütünleşmenin barış ve kardeşliğe uzanan tek yol olduğunu,
– Mücadelenin yıkmadan, şiddete dökülmeden, sadece inanç ve dik duruşla, gereğinde eziyet çekerek ama onur ve vakarla sürdürülebileceğini,
– Emek mücadelesinin ancak ve ancak örgütlü güç ile yapılabileceğini,
– Dayanışma ruhu güçlendikçe, sınıfsal gücün ve kendine güvenin ne denli geliştiğini, son derece ibret verici örnekleriyle sergiledi.
TEKGIDA-İŞ Sendikası olarak bu muazzam eylemin önderliğini yaptık. Gururluyuz, onurluyuz. Sendikal tarihimize gerçekten ışıklı bir sayfa açtık.
Ancak, bizi gelecek kuşak emekçilere ve TEKGIDA-İŞ’in varislerine sözle, yazıyla ya da film kareleriyle taşıyacak sayısız ve ölçüsüz bir birikim elde etmiş olmamıza rağmen, bu mücadele ruhunu yansıtan, ölümsüz kılan, elle tutulur, gözle görülür, dokunulabilen ve her bakıldığında hem yaşadıklarımızı, hem de yarattığımız inanılmaz kitlesel duygu bütünlüğünü her daim hatırlatan bir kalıcı “sembol/varlığa” ihtiyaç duyduk.
İstedik ki, bu bir heykel olsun. İstedik ki, insanlığın antik çağlardan bu yana kavgalarını, ideallerini, duygularını dökerek yonttuğu taşlar gibi kalıcı bir sembol olsun.
İstedik ki, emekçiler, emeğin kutsallığına gönül verenler, 78 günün anısını, ama, yüzyıllardır bitmeyen emek mücadelesinin ruhunu bu heykelin kıvrımlarında görebilsin.
Bu düşüncelerle yola çıktık ve ARTİL Endüstriyel ve Sanatsal Çözümler Şirketi ve değerli sanatçı İlke Sayit Özçelik’e duygu ve düşüncelerimizi aktardık. Ne istediğimizi, böyle bir sanat tasarımı ile kitlelere ne mesaj vermeyi istediğimizi anlattık. Büyük bir titizlikle heykeli şekillendirdik.
Sonunda sitemizde resimlerini gördüğümüz anıt heykelimiz ortaya çıktı. Heykel bir erkek ve bir kadın işçi figüründen oluşuyor. Kadın ve erkek işçiler tüm mücadelelerde olduğu gibi sırtsırta ve omuz omuza duruyor. Emeğin birleştirdiği, bütünleştirdiği, sadece insan olmakta eşitlenen bir yol arkadaşlığı anlatılıyor.
Kadın işçi figürü, elindeki güvercinle “barış”ı temsil ederken, erkek işçi figürü de heykelin yapılmasına ilham olan TEKEL işçisinin yani tütün işçisinin “tütün yaprakları”nı elinde tutuyor. Hem tütün işçisinin mücadelesini hem de üretici gücü sembolize ediyor.
Özlemimiz tam anlamıyla direnişi ölümsüzleştirmek için bu heykelin 78 günlük eylemin merkez üssü olan Sakarya Caddesi’ne konması. Bu konuda, eylem sırasında bize verdiği büyük destekle daima şükranla andığımız Çankaya Belediyesi ile temaslarda bulunduk. İnanıyoruz ki özlemimiz gerçek olacak.
Halihazırda daha küçük formda, “heykelcik” olarak nitelenebilecek boyutta üretilen heykellerimizi sınırlı sayıda yaptık. Herbiri sıra numarası almış bulunan heykellerimizi hazırladığımız bir beratla birlikte, başta, 78 gün boyunca direnişin tam kalbinde yaşayan ve tüm idari, maddi, cezai ve hukuksal sorumlulukları üzerine alarak eylemi yöneten sevgili kardeşlerimize vereceğiz. Ki yaşadıkları günleri heykele bakarak anımsasınlar, çocuklarına da bu onuru, bu simgeyle miras bıraksınlar.
Bizim açımızdan büyük bir manevi değer taşıyan heykelimizi bir de, 78 gün boyunca bize yoldaşlık yapan, yükümüzü, sıkıntımızı, acılarımızı paylaşan, dertlerimize ihtiyaçlarımıza derman olmaya çalışan emek dostlarına, kardeşlerimize vereceğiz. Dostluğumuz ve kardeşliğimizin anısına.