SANDIK ETKENLERİ
Türk-İş tarihi bir genel kurulu geride bıraktı. Sonuç sandıktan iki isim değişikliğiyle aynı yönetimle yola devam olarak çıktı.
Türk-İş tarihi bir genel kurulu geride bıraktı. Sonuç sandıktan iki isim değişikliğiyle aynı yönetimle yola devam olarak çıktı. Oysa genel kurul salonuna bakıldığında görünen tablo sandıktan çıkan sonuçtan farklıydı. Delegenin Sendikal Güç Birliği Platformu’na yaklaşımı bu oluşumun kendi delege sayısını aşacağını gösteriyordu. Peki ne oldu da sonuç böyle oldu?
Sonucu doğru görmek için genel kurul öncesine gitmekte fayda var. Türk-lş‘e bağlı sendikaların genel kurullarına ve üst kurul delege seçimlerine. Yani bugün Türk-İş yönetimini belirleyen delegelerin nasıl seçildiğine. AKP’nin sendikaların içindeki MHP ve BDP’li kadrolarla nasıl ittifaklar yaparak hem sendika yönetimi hem de delegeleri belirledikleri biliniyor. Bu, Türk-lş Genel Kurulu’nda çıkan sonucun en önemli nedeni. AKP-MHP-BDP ittifaklarıyla seçilen delegelerin büyük çoğunluğu profesyonel kadrolar, genel merkez yöneticileri, şube başkan ve yöneticileriydi. Çoğu işçiliği uzun zaman önce bırakmış kişiler. Sınıfla aynı kaygıları paylaşmadıkları için sınıfa karşı sorumluluk bilinci ile sandığa gitmeleri de mümkün değildi.
İkinci önemli neden ise Sendikal Güç Birliği Platformu’nun listesiydi. Kendi içlerinde uzlaşarak belirledikleri bir liste ile seçime girdiler. Cesur ve kararlı olduklarını ilk çıkışlarından itibaren gösterdiler ama hazırladıkları liste Sendikal Güç Birliği Platformu’nun dışına çıkamadı. Zaten haklarında uzun zamandır ileri sürülen ayrımcılık söylentileri dezavantaj oluşturuyordu. Platform dışında hiçbir sendikanın listede yer almaması da sonucun aleyhlerine dönmesinde etkili oldu. Genel Başkan adayı Mustafa Özlaşkın mevcut yönetime sağlam bir eleştiri getirmemesini de bir etken olarak ekleyelim. Tüm bunların dışında ama bunlarla birlikte delegeye yapılan baskılar, dağıtılan 0 km Mercedes ve Audiler de boşa çıkartılmadı. Böylece bir genel kurul daha geride kaldı. Şimdi Türk-lş yönetimini kimlerin kazandığı değil, sınıf için ne yapılması gerektiğini konuşmanın zamanı. Özelleştirmeler, yasal ve anayasal değişiklikler, yeni hak kayıpları hızla geliyor. Türk-lş yönetimi eski isimlerden oluştu ama Türkiye hâlâ değişebilir.