Milli gelirin geçen yıl sabit fiyatlarla (enflasyondan arındırılmış fiyatlarla) yüzde 9.0 oranında, bu yılın ilk 9 ayında ise yüzde 9.8 oranında arttığını duyan, okuyan çok kişi tereddüde düşüyor. “Milli gelir artıyor ama bizim cebimize giren parada bir değişiklik yok. Tersine çıkan para artıyor. Acaba bu hesapta bir yanlışlık mı var?” diyor.
Ayşe Hanım Teyzem “Büyüme büyüme diyorsunuz. Bunun nimetlerinden ben yararlanmıyorum. Kim yararlanıyor?” diyerek sual eyliyor.
Büyümenin nimetlerinden (1) Ülke halkının tamamı dolaylı biçimde, “Genel” olarak yararlanır. (2) Ülke halkının bazıları, farklı ölçülerde “Özel” olarak yararlanır.
* Ülke halkının genel yararı ülkenin zenginleşmesidir. İstihdam imkânının artmasıdır. Kamunun gelirinin çoğalması, kamunun hizmet imkânının büyümesidir.
* Ayşe Hanım Teyzem gibi bireyler, milli gelir artışından “Özel” olarak eşit şekilde yararlanamazlar. Hatta milli gelir artarken ve ekonomi büyürken bazılarının geliri azalır. Çünkü büyümenin nimetleri ülke halkına eşit olarak dağılmaz. Büyüme ile gelir dağılımı farklı şeylerdir. Gelir dağılımı her ülkede bozuktur. Bizde daha da bozuktur. O nedenle büyümenin nimetlerinden bazı kesimler ve kişiler daha fazla yararlanır.
Gelir dağılımı bozuk
* Unutmayınız Türkiye’de kişiler arasında gelir dağılımında, en alt gelir grubundaki 15 milyon insan milli gelirin yüzde 5’ini paylaşırken, milli gelirin yüzde 45’i en üst gelir grubundaki 15 milyon insana gidiyor. (Bu durumda -kaba bir hesap ile- en alt gelir grubundaki 15 milyon insanın kişi başı milli geliri 250 dolar iken, en üst gelir grubundaki 15 milyonun ortalama kişi başı geliri 22.500 dolar dolayındadır.)
* Nüfusun en fakir yüzde 5’lik bölümü ile en zengin yüzde 5’lik bölümünün gelir uçurumu daha da büyüktür.
* Nüfusun yüzde 20’lik bölümünün milli gelirin yüzde 45’ini paylaşması önemlidir. Zengin Batı ülkelerindeki gelir seviyesinde geliri paylaşan üst gelir grubundaki 15 milyon insanın talebi, Batı ülkelerindeki halkın talebine benzediğinden, ülkede dünyanın en ünlü markaları mağaza açıyor. Lüks binek araçlarının satışı her gün artıyor. İstanbul’da 2-5 milyon dolara satılan apartman daireleri kapışılıyor.
Tekrarda yarar var: Büyüme başka şeydir. Kişi başı gelir başka şeydir. Gelir dağılımı başka şeydir. Ve de gelişme başka şeydir. Ülke büyürken “Kimine kavun, kimine kelek” durumu olabilir. Ülke büyür, milli gelir artarken ülkenin gelişme düzeyi ileriye değil geriye gidebilir.
Kimine kavun, kimine kelek
Milli gelirin büyük kısmı (yüzde 67’sini) hane halkı tüketim harcamalarına gidiyor. İyi de bizim hane halkının ülke genelinde tüketim harcamalarının yapısı nedir? Halkımız toplam geliri nasıl harcıyor?
(Bundan sonra verilecek bilgileri okurken gene gelir dağılımındaki çarpıklığı hatırdan çıkarmayınız. Aşağıda verilen bilgiler ülke genelinde, en fakirinden en zenginine ortalama tüketim harcamaları ile ilgili bilgilerdir. Her gelir grubunun tüketim harcaması farklıdır. Örneğin, fakir gelirinin yüzde 60-70’ini gıdaya harcarken, zenginin gıda harcamasının toplam tüketim harcamasındaki payı yüzde 10’lara 20’lere düşer.)
Halkımızın (genelde) her 100.0 liralık tüketim harcamasının 26.7 lirası gıda, içki ve tütüne gidiyor.
Ulaştırma ve haberleşme harcamalarının tüketim harcamalarındaki payı yüzde 15.8 oranında, mobilya, ev aletleri ve ev bakım hizmetlerinin payı yüzde 11.6 oranında, konut, su, elektrik ve yakıt harcamalarının payı yüzde 9.6 oranında, giyim ve ayakkabının payı yüzde 5.8 oranında. Şaşırtıcı olan lokanta ve otel harcamalarının payının yüzde 7.5 ile giyim ve ayakkabı harcamalarının bile üzerine çıkması.