TÜRK-İŞ’TE ZOR DÖNEM
Cumhuriyet Gazetesi – Dr. Atilla Özsever
Türk-İş’in 21. Genel Kurulu, 8-11 Aralık 2011 tarihleri arasında Ankara’da yapıldı. Genel kurul sonuçlarını da dikkate alarak önümüzdeki süreç şöyle değerlendirilebilir:
- Kongrede hükümet üyelerine yönelik tepki, büyük ölçüde muhalif kesimi temsil eden Sendikal Güç Birliği Platformu’na bağlı delegeler tarafından yapıldı. Hatta genel kurul salonunun diğer tarafı zaman zaman bakanları alkışladı.
- Delegasyonu, büyük çoğunlukla şube başkanları ve genel merkez yöneticileri oluşturuyordu. Yaş ortalaması 50’ye yakındı. Sendikacılığı bir meslek olarak benimseyen bu kesimin ayrıcalıklı konumu nedeniyle işçilerin sorunlarına sınıf mücadelesi ekseninde bakması zor gözüküyor.
- Türk-lş yönetimine egemen olan eğilim, "hizmet sendikacılığı" anlayışını savunarak siyasi iktidarla "iyi ilişki" içinde olmayı amaçlıyor. Türk-lş’in "siyasi iktidarlarla yakın ilişki içinde olma" şeklindeki geleneksel anlayışı nerdeyse her dönem geçerli oldu.
- Sınıf eksenli, mücadeleci sendikacılık anlayışını benimseyen Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP) ise genel kurulda diri bir muhalefet sergiledi, ancak bu platformu oluşturan sendika sayısı 10’u geçemedi. Oysa Türk-lş’e bağlı sendika sayısı 35’i buluyor. Başlangıçta Genel Maden-lş, TEKSİF gibi büyük sendikalardan birkaçının daha platforma dahil edilemeyişi, muhalefetin daha güçlü bir liste oluşturmasını engelledi.
- Mevcut yönetimin seçimlerdeki oy ortalaması 230 olurken SGBP 116’da kaldı. İki liste arasında, iki misline yakın bir fark vardı.
- Türk-İş esas itibarıyla soğuk savaş döneminin ürünü bir kuruluştur. Devlet eksenine bağlı, ağırlıklı olarak kamuda örgütlenen bu kuruluşun bir anlamda misyonunu tamamladığı söylenebilir.
- Türk-lş, 1990’lı yılların başında 800 bin işçi adına toplu iş sözleşmesi yaparken 2011 ‘de bu sayı 230 bine kadar geriledi. Sadece 9 yıllık AKP döneminde, kamuda toplusözleşme kapsamındaki işçi sayısı 300 bin kişi azaldı.
- Önümüzdeki dönem şeker, madenler, karayolları, enerji gibi sektörlerde yapılacak özelleştirmelerle bu sayının 100 binli rakamlara düşmesi bekleniyor.
- Kamudaki gücünü iyice yitiren Türk-lş’in diğer yandan kıdem tazminatı, yeni esnek çalışma biçimleri, kiralık işçilik, bölgesel asgari ücret gibi emeğin haklarına yönelik saldırılar karşısında daha da zor bir duruma düşeceği görülüyor.
- Bu koşullar altında Sendikal Güç Birliği’ni de zorlu bir süreç bekliyor. Türk-İş’te mücadeleyi sürdüreceğini belirten SGBP’nin yönetime gelmiş olsaydı bile konfederasyonun bu kemikleşmiş yapısı ile ciddi ve bütünsel anlamda bir sınıf mücadelesi verebilmesi zor gözüküyordu.
- Önümüzdeki dönemde siyasal iktidarın ve sermayenin emeğe yönelik saldırıları karşısında işçi ve memur başta olmak üzere güvencesiz çalışanları, emeklileri ve işsizleri de kapsayan bir emek cephesinin örülmesi gerekli hale geliyor. Bunun için de öncü bir güce ihtiyaç var.
- Bu çerçevede Türk-İş’te ve diğer emek örgütlerinde sınıf mücadelesini temel alan sendikaların yeni bir sendikal oluşuma yönelmeleri önemli bir alternatif olarak gündeme gelebilir. ‘ Çalışma Ekonomisi Uzmanı