İŞ KAZALARI KADER DEĞİLDİR
20. yüzyıl, üretim sürecine giren yüzlerce kimyasal maddenin yol açtığı meslek hastalıktan ve iş kazalannın yoğunlaştığı bir yüzyıl olarak hatırlanacaktır. Özellikle Türkiye´de keyfiyete dayalı özelleştirmeler, uluslararası tekellerin ucuz işçilik ve düşük maliyet arayışları çok küçük bir kesime düşen refahın faturasını emekçiye ödetmektedir.
20. yüzyıl, üretim sürecine giren yüzlerce kimyasal maddenin yol açtığı meslek hastalıktan ve iş kazalannın yoğunlaştığı bir yüzyıl olarak hatırlanacaktır. Özellikle Türkiye’de keyfiyete dayalı özelleştirmeler, uluslararası tekellerin ucuz işçilik ve düşük maliyet arayışları çok küçük bir kesime düşen refahın faturasını emekçiye ödetmektedir. Her yeni araç gereç işyeri güvenliğini ve çevre sağlığını tehdit altına sokmaktadır. Ülkemiz iş kazalan ve meslek hastalıklan yönünden Avrupa’nın en sabıkalı ülkesi konumundadır.
Özellikle AKP dönemimde uygulanan yanlış üretim politikalan ve özelleştirmeler, üretim sektörünün sağlıksız gelişmesine neden olmuştur. İş kazalan ve meslek hastalıklan sonucu oluşan kayıplanmız bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde kalkınma çabalarının önünde ciddi bir engel teşkil etmektedir.
Ülkemizdeki iş kazalarının ve meslek hastalıklarının toplam maliyeti 2.5 milyar dolar civanndadır. Bu da ülkemizde işçi sağlığı ve iş güvenliği alanında ciddi tedbirlerin alınmasını zorunlu kılmaktadır. İşverenler, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasını kendileri için bir maliyet unsuru olarak görmektedir.
Ankara’dan eş, dost, akraba mantığı ile maden ruhsatı verilerek, bilim ve teknolojinin uygulanmasını reddederek ve kamu denetiminin zorunluluğunu görmezden gelerek, ülkemizdeki iş kazalarının kader olduğunu söylemek umursamazlıktır.
Bu kazalar kader değildir. İşi bilmeyen firmalara iş vermekten, projesiz çalışma ortamlanna izin vermekten, yüksek risk taşıyan kuralsız ve denetimsiz iş yerlerini görmezden gelmekten artık vazgeçin. Yaşama hakkının en temel insan hakkı olduğunu hatırlatarak sorumluluğu olanlan uyarıyorum; Devlet işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda araştırma yapmalı, üretim süreçleri konusunda işverenleri ve çalışanlan bilgilendirmelidir.
Mevzuat günün gereksinmelerini karşılayacak şekilde güncellenmelidir. İşverenlerin kendi sorumluluklarını kendiliğinden yerine getirmelerini beklemeden, yaygın ve etkin bir işyeri denetimi uygulanmalı, denetim kadrosunda liyakat etkin kılınmalıdır. Taseronlaşma uygulamalanna son verilmeli ve sendikalaşma teşvik edilmelidir.
Sektörlere göre risk haritalan çıkarılıp, dene1 timler buna göre yapılmalıdır,
– İşletme projelerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği yatınmlannın yer alması sağlanmalı taşra denetim birimleri acilen oluşturulmalıdır. Dünyada 1.2 milyon insan her yıl meslek hastalıklan ve iş kazalan sonucu hayatını kaybetmektedir. Yaklaşık 250 milyon insan ise meslek hastalıklan sonucu ortaya çıkan zararlara maruz kalmaktadır.
Ülkemizde ise sadece maden sektöründe son beş yılda 400 maden emekçisi hayatını kaybetmiştir. Artık yeter!
Ölümü bekleyen yüzlerce kot taşlama işçisi, tersanelerde hayatını kaybeden onlarca yurttaşımız, maden ocaklannda enkaz altında kalıp aylarca çıkanlamayan emekçilerimiz….
Daha önlem almak için ne olmasını bekliyorsunuz? Emekçiye bunca bedel yetmez mi?
Kaç cana daha seyirci kalabilirsiniz?
Oysa farkında mısınız?
"Söz konusu insan hayatı…."