BAŞBAKAN’A NE TAVİZLER VERİLMİŞTİR
Belediye-İş, Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı´nın iş güvencesi, örgütlenme özgürlüğü, sendika seçme özgürlüğü önündeki engelleri kaldırmadığı gibi, grev hakkını kısıtladığını belirterek, tasarının Başbakan- Türk-İş görüşmesi sonrası Meclis´e sevk edildiğine dikkat çekiyor.
Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Sendikası, Toplu İş İlişkileri Kanun Tasarısı ile ilgili değerlendirmelerini resmi internet sitesinden yayımladı. Tasarının 12 Eylül’ün antidemokratik, baskıcı özünü içinde barındırdığına değinilen değerlendirmede, tasarının Başbakan-Türk-İş yönetimi görüşmesinden sonra TBMM’ye sevk edildiğine de dikkat çekiliyor. Ayrıca, Türk-İş yönetimine de şu sorular yöneltiliyor:
"Başbakan ile oluşturulan mutabakatta Kıdem Tazminatı’nm fona devrine, taşeronlaştırmanın yaygınlaştırılmasına, esnek çalışmaya ve bölgesel asgari ücrete "evet denmiş" midir?
Başbakan’la sağlanan mutabakatta, temsilci güvencesi niçin kaldırılmıştır.
Başka tavizler verilmiş midir?"
Değerlendirmede, tasarı ile işverenler dâhil tüm tarafların anlaştıkları ve sendikaların en önemli unsuru olan sendika temsilcisinin güvencesi hakkı, Başbakan, Çalışma Bakanı ve Kumlu’nun yeni mutabakatı ile yok sayıldığı da ifade ediliyor.
‘Örgütlenme özgürlüğüne engel’
Yayımlanan değerlendirmede, "Tasarıda, iş güvencesi, örgütlenme özgürlüğü, sendika seçme özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmadığı gibi, grev yasakları ile grev hakkı kısıtlanmış, Yüksek Hakem Kurulu gibi 12 Eylül ürünü kurumlar korunmuştur. Bu da yetmezmiş gibi, tasarının 64/6 maddesi ile hava ulaşımı alanında faaliyet gösteren işyerlerinde, grev esnasında işveren faaliyetinin yüzde 40’ının sürdürüleceği belirtilmiş ve çalıştırılacak işçi listesini belirleme görevi de işverene verilmiştir" deniliyor.
Tasarının örgütlenme özgürlüğünü genişleten bir yapıya sahip olmadığına değinilen değerlendirmede, bunun en büyük kanıtının sendika üyeliğinin sadece işçiler için tanımlanmış olduğu ifade edilerek tasarının emeklilerin, gençlerin ve köylülerin sendika kurmalarına ve üye olmalarına imkân tanımadığı vurgulanıyor.
‘İktidara grev yasağında tam yetki’
Toplu pazarlık ve sendikal örgütlenme özgürlüğünün sınırlarını belirleyen en önemli unsurun, grev hakkı olduğu belirtilen değerlendirmede, "TBMM’ye gönderilen tasanda grev hakkı tıpkı yürürlükteki Kanun’da olduğu gibi, yalnızca toplu görüşme sürecinde yaşanan tıkanmalar sonucunda ve uzun bir bürokratik süreç sonunda kullanılabilecek bir hak olarak tanımlanmıştır. Tasarı; hak grevi, genel grev, dayanışma grevi ya da siyasal grevi yasadışı olarak kabul etmeye devam etmektedir. Ayrıca tasarıda, Bakanlar Kurulu’nun grev erteleme yetkisi devam etmekte, böylece tasarı iktidara grev yasaklama konusunda tam yetki vermeye devam etmektedir. Sendikal özgürlüklerden yana olan bir yasal düzenlemede lokavtın bir hak olarak yer almaması gerekirken, tasarıda lokavt uygulanması devam etmektedir" görüşü kaydediliyor
‘Yandaşlara korunaklı duvarlar örülüyor’
İşkolu barajını yüzde 10’dan yüzde 3’e indirdik söyleminin, gerçeği yansıtmadığı ifade edilen değerlendirmede, "Tasarı birçok işkolu birleştirildiği için işkollarındada çalışan işçi sayısı artmıştır. 12 Eylül darbesinin paşalarının hazırladığı ve barajın yüzde 10 olduğu yasadan daha yüksek bir barajdır. Örgütlenmenin önündeki barajlara yeni barajlar eklenerek, yandaş sendika ve konfederasyonlar için korunaklı duvarlar örülmektedir" deniliyor.