ARIZİ GELİRLER
Türkiye´nin 2012 ihracatı artmıyor. Bunun somut göstergesi zâten AB bölgesi ihracatında, yılın ikinci ayından sonra görüldü. Bu eğilim devam ediyor. AB içindeki resesyon sürüyor. İkinci çeyrek büyüme göstergeleri resesyonun derinleşerek devam ettiğini gösteriyor.
Arızi gelirlerin kullanıldığını önce Nisan-Mayıs aylarında, bütçe dengesinde gördük. Şimdi dış ticaret dengesinde görüyoruz. Nisan-Mayıs ayları dış ticaret dengesinde, ihracatta 3 milyar dolan bulan anzi gelir var. Önce Nisan ayında İran’a 1.5 milyar dolar tutarında altın ihracı olarak, TÜİK verilerinde yer almıştı. Şimdi Mayıs ayında gene İran’a kıymetli maden ve taşlar grubunda 1.6 milyar dolarlık ihracat TÜİK verilerinde yer alıyor.
İhracat verileri, TÜİK dışında, Türkiye İhracatçılar Birliği (TİM) tarafından da izleniyor ve her ay sonunda açıklanıyor. Uzun dönemdir, yılın son ayı olan Aralık hariç tutulursa, diğer aylarda genel olarak TÜİK ve TİM aylık verileri çok küçük farklılıklarla -farklılık yüzde 0.2 – 0.3 arasındadır- hep bir birine yakın seyrediyor. 2012 yılının belli olan son iki ayına ilişkin sonuçlar arasında ise büyük farklar oluşmaya başladı. Nisan-Mayıs aylarında toplam 3 milyar dolarlık fark var. Devletin resmi kaynağı TÜİK’in açıkladığı veriler daha yüksek. Nisan ayında TÜİK toplam 12.7 milyar dolarlık ihracat yapıldığını açıklarken; TİM, 11.2 milyar dolar olarak açıklamıştı. Mayıs ayında da benzer durum var. TİM Mayıs ihracatını 11.8, TÜİK ise 13.2 milyar dolar olarak açıkladı.
Son iki ay içindeki TÜİK verilerinde izlenen artış, bütünüyle İran’a yapıldığı söylenen altın ve kıymetli taşlar ihracından kaynaklanıyor. TÜİK verilerine göre İran, Türkiye’nin 2012 yılı beş aylık dönem ihracatında toplam 4.3 milyar dolar ile 2. ülke konumuna yükselmiş durumundadır. TİM verilerinde ise İran’a yapılan toplam ihracat 1.2 milyar dolar düzeyinde ve bu ülke ihracat verilerine göre 13. sırada yer alıyor.
İki kaynak, TÜİK ve TİM arasındaki fark açık. Son iki ayda İran’a yönelik ve altı-kıymetli taşlar ihracından kaynaklanıyor. TİM’in kayıtlan İhracatçı Birlikleri’nin kayıtlarından oluşuyor. TİM kayıtlarına sektörel olarak bakıldığında da kıymetli madenler ve taşlar kalemlerinde bu hareketler görülmüyor. Bu veriler sadece TÜİK kayıtlannda görülüyor. Aynı şekilde İran’a yönelik toplam ihracat verilerindeki hızlı artış gene sadece TÜİK kayıtlarında izleniyor.
İhracat artmıyor
Bütçe dengesinde son iki ayda, Nisan-Mayıs aylarında izlenen arızi gelir, Merkez Bankası kânnın bütçeye aktarılmasından kaynaklanıyordu. Merkez Bankası 2011 yılında, büyük ölçüde kurdaki yüksek oynaklıktan yararlanarak 10 milyar TL kar elde etti. Bu kârın 5.8 milyarını doğrudan hazine üzerinde bütçeye aktardı. 1.5 milyar TL tutannda kurumlar vergisi ödedi. Toplam olarak Merkez Bankası 2012 yılın Nisan-Mayıs aylannda bütçeye tek başına 7.3 milyar TL anzi gelir yarattı.
Aynı dönemde, Nisan-Mayıs aylarında, TÜİK kayıtlarına göre, İran’a yapılan altın ve kıymetli taşlar üzerinden de ihracatta 3 milyar dolarlık bir arızi gelir yaratılmıştır.
Şunu söyleyebiliyoruz, Merkez Bankası’nın kaynak aktanmı olmasaydı, bütçe dengesinde, 2012 yılının ilk yarısında, geçen yılın aynı döneminin çok üzerinde, 10 milyar TL’nin üzerinde bir açık yaşanacaktı. Dış ticaret dengesinde de yılın ilk yansında, İran’a yapıldığı sadece TÜİK kayıtlarında gözlemlenen altınkıymetli taşlar ihracatı olmasaydı, geçen yılın aynı dönemindeki açığa yaklaşan 45 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı yaşanacaktı. İlk beş ayın sonunda açık, şimdilik 35 milyar dolar düzeyindedir.
En açık gösterge şu, Türkiye’nin 2012 ihracatı artmıyor. Bunun somut göstergesi zaten AB bölgesi ihracatında, yılın ikinci ayından sonra görüldü. Bu eğilim devam ediyor. AB içindeki resesyon sürüyor. İkinci çeyrek büyüme göstergeleri resesyonun derinleşerek devam ettiğini gösteriyor. Türkiye’nin ihracatı bu durumdan önümüzdeki dönemde daha da fazla etkilenecek. Elbette bundan etkilenen sadece ihracat değil, turizm gelirleri de etkileniyor. AB içinde resesyonu yaşamayan Almanya en çok ihracat yapılan ülke konumunu sürdürüyor. İkinci sırada TİM’in kayıtlarına göre Irak, TÜİK’e göre ise İran var. Sonra İngiltere ve Rusya geliyor. O sıralamada iki kurum arasında uyumsuzluk yok.
Arızi gelirlerle nereye kadar?
Yılın ilk yarısında iç ve dış dengede beklenenin ötesinde büyüyen açıklar, arızi gelirlerin kullanımı ile sınırlanmaya çalışılıyor. Sorunun kaynağında, yurt-dışı ve yurt-içinde Türkiye’nin bir resesyon ile karşı karşıya olması bulunuyor. Peki, yılın ilk yansında, yurt-içinde büyümede yaşanan daralma eğilimi süreklilik gösterir mi? Öncü göstergeler, bunun ihtimal dahilinde olduğunu söylüyor. Temel gösterge, dış talebin daha da düşeceği yönündedir.
Arızi gelirler ilk yarıda büyük ölçüde tüketildi. Yılın ikinci yansında, son çeyrek dönemde, yurt-içinde, en somut beklenti, 2B’den gelecek gelirler. Tahsilatı ne olacak bilinmiyor. Dışanda, petrol fiyatlanndaki düşüşe bağlı olarak ithalat yavaşlasa bile, gördüğümüz eğilim, ihracatın sınırda olduğuna işaret ediyor. Dış ticaret açığında önemli bir daralma ve cari açığın GSMH’nın yüzde 9 seviyesinin altına inmeyebileceğini gösteriyor.
Dış ve iç dengede açıkların birlikte büyümesi, yılın ikinci yansındaki en kritik darboğaz olmaktadır. Türkiye ekonomisini bekliyor.