GERÇEK LİDER
Çok büyük işçi direnişleri izledik, izliyoruz. Bu direnişlerde işçinin mücadelesi kadar hatta bazen onun da önünde önderin tavrı önem kazanıyor.
Çok büyük işçi direnişleri izledik, izliyoruz. Bu direnişlerde işçinin mücadelesi kadar hatta bazen onun da önünde önderin tavrı önem kazanıyor. O direnişin seyrini, sonucunu belirleyen asıl unsur, liderdir. Büyük madenci yürüyüşünde Şemsi Denizer’in kararlı tavrı işçinin ona güveniyle birleştiği için bu mücadele tarihin sayfalarında yerini aldı. Tekel işçisi 4C’ye karşı olmasına karşıydı ama, Tekel işçileri Ankara’ya gidinceye kadar hiç bir işçi 4C’li olmamış mıydı? O kadar çok oldu ki. Peki Tekel işçilerinin destanının yazılmasına liderin kararı değil de ne sebep oldu dersiniz? İster eleştirin ister onaylayın ama Mustafa Türkel, o mücadele sırasında nasıl bir işçi lideri olduğunu gösterdi. Herkes sendikacı olur ama lider seçilerek gelmekle olunmaz. O başka bir şekillenmeyle mümkün. Ta çocukluktan başlayan. Eğer, eylem alanında işçilerle oturup bekleseydi Mustafa Türkel, o koca koca mitingler, tam olarak olmasa da Türkiye’de ilk defa tüm konfederasyonların birleşerek yaptığı genel grevler olur muydu? Bazen karargahta kalmak ve olayları dışından gözlemlemek ve karar vermek daha doğrudur. Lider gerektiğinde komutan olabilmeli.
Mustafa Kumlu’yu gören var mı?
Karargahta kalmak dedim ama, buradan o karargahtan hiç çıkmamak algılanmamalı. Tıpkı Türk-İş Başkanı Mustafa Kumlu gibi. Hava-İş direnişi başladığından beri kendisini Atatürk Hava Limanı yakınlarında gören oldu mu acaba? Ne yapar merak ediyorum? TOBBİa toplantılara katılmak, arada hükümeti ziyaret etmek ve yurtdışındaki toplantılarda boy gösterip kulis yapmak dışında. Aaa unutmadan bir de hakkında belgeleriyle yazılan yolsuzluk kitaplarını toplatmak için mahkeme mahkeme gezdiğini de unutmamak gerek. Sendikalar neden konfederasyon çatısı altında toplanırlar? Siz okuyucularıma değil, Mustafa kumlu’ya soruyorum. Ya da Sayın Kumlu, neden Türk-İş Başkanlığı’na aday oldu? 40 gündür yeri göğü inleten Hava-Iş üyelerinin seslerini duymamak için mi İstanbul’a uğramaz? Türk-İş Başkanlar Kurulu’nun ne zaman toplanacağını veya nasıl toplanacağını çok merak ediyorum. Şimdi Kıdem Tazminatı geliyor. Hadi bakalım çık karargahtan işçi ordusunun başına Mustafa Kumlu. Yanılt ve şaşırt bizi.
Grev serbest ama…
TBMM Genel Kurulu gündemine gelen ama bir türlü görüşülemeyen Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı şimdi de tatil engeline takıldı. Halbuki grev yasağı, belediye işçilerini sürgüne gönderen torba yasalar iki günde geçti meclisten. Bu tasarı ise aylardır bekliyor. Tasarı yasalaşamadığı için binlerce işçi toplu sözleşme hakkından yararlanamıyor. Yasa çıkıncaya kadar TİS yetkileri askıda. Ellerinden grev haklan henüz alınmamış ama sözleşme yapmalarına da izin verilmiyor. İş kolu barajları, SGK verileri derken hükümet, kıdem tazminatını aşamadı. Patronlar bastırıyor "fon olacak" diye. İşçiye kükreyen AKP hükümeti patronlara ses çıkarmıyor. Çünkü en büyük patron kendisi. Çalışma Bakanı’nın asli görevi işçi hakkını budamakmış gibi, çıkıp çıkıp fon sopasını sallıyor. Bu cesareti kimden alıyor dersiniz. Hak almanın tek yolunun hükümetle diyalog olduğunu sananlardan olmasın.