BİR TUHAF SENDİKA FOBİSİ
Sendikada sendikalaşmaya gerek var mı? Meslek odasında sendika olur mu? Partide sendikalaşma mümkün mü? Vakıfta sendika olur mu? Muhalif veya alternatif yayın mecraları sendikalaşmayı kaldırabilir mi? Hak mücadelesi veren örgütlerde sendikalaşmak doğru mudur?
Sendikada sendikalaşmaya gerek var mı? Meslek odasında sendika olur mu? Partide sendikalaşma mümkün mü? Vakıfta sendika olur mu? Muhalif veya alternatif yayın mecraları sendikalaşmayı kaldırabilir mi? Hak mücadelesi veren örgütlerde sendikalaşmak doğru mudur?
Bu soruların oldukça tuhaf olduğunun farkındayım ama bu soruların ve tereddütlerin hiç de azımsanmayacak bir eğilim oluşturduğunu da not etmek gerekiyor. İMC TV’de yaşanan işten çıkarmalarla ilgili tartışmalar ve iddialar bu konu üzerinde durmayı zorunlu kılıyor. İşten çıkarılan basın emekçilerinin ve kanal yönetiminin işten çıkarmaların nedenleri konusunda açıklamaları farklı olsa da işten çıkarmaların keyfi bir yönetim anlayışının ürünü olduğu konusunda güçlü belirtilervar. İşten atılan çalışanların yaptıkları açıklamada yer alan ayrıntılar sendikalaşma karşıtı işveren-yönetim zihniyetinin tipik örneklerinden sayılabilir.
Kanal yönetimin sendika ile görüşmeye başlaması ve işten çıkarmaların askıya alınması son derece olumlu bir tutum. Sorunun çalışma ve sendika hakkına saygı temelinde çözülmesi umuduyla yukarıdaki sorulara yeniden dönelim. Sendika, meslek, odası, siyasi parti veya muhalif basın yayın organlarında çalışanların sendikalaşması konusu netameli bir konu olmuştur. Hak mücadelesi veren, emeğin haklarını savunan örgüt ve yayınlarda ücretle çalışanların sendikalaşması konusunda tereddütlü tutum sık karşılaşılan bir durumdur. Pek çok sendikanın ve meslek odasının çalışanları sendikasızdır. Yaman bir çelişki ama zaman zaman sendikacıların sendika çalışanların sendikalaşmasını engellediği de bilinmektedir.
Büro işkolunda örgütlü sendikaların bu konudaki duyarsızlığı da cabası! Emeğin haklarını savunurken kendi çalışanın haklarının ihmal etmek, görmezden gelmekve ihlal etmek tuhaf ama yaygın bir tutum. Taşerona karşı olduğunu söyleyen bir partinin genel merkezinde çalışanların önemli bir bölümünün taşeron işçisi olduğunu gördüğümde "çifte standardın bu kadarına da pes" diye düşünmüştüm. Yine demokrat ve emekten yana tutumuyla tanınan bir belediye başkanının taşeron işçilerle ilgili tutumunu işçilerden dinlediğimde hayal kırıklığına uğramıştım. Benzer örneklere daha genel düzeyde de rastlamak mümkün.
Dünyanın en otoriter kapitalizmlerinden biri olan Çin’de sendika çoğulculuğundan ve grev hakkından eser yok. İşçilerin "işçi iktidarına" karşı grev yapması abes olsa gerek! Çin’de Komünist Parti’nin yönetimi altında işçilerin en temel hakları sistematik olarak ihlal ediliyor. Kapitalist işletmelerde ve ülkelerde işçi haklarının ihlal edilmesi eşyanın tabiatında var ama kapitalizmi eleştiren, ona karşı mücadele eden muhalif ve alternatif örgüt ve mecralarda işçi haklarının ihlali garip bir ironi oluşturuyor. Yazının başında yer alan sorular sendikanın işlevinin son derece dar anlaşılmasından kaynaklanıyor. Sendika her yere lazım.
Çünkü sendika sadece sömürüyü sınırlandırma mücadelesinin aracı değil. Sendika aynı zamanda işverenin ve yönetimin sevk ve idare yetkisinin sınırlanmasının, iktidarın sınırlanmasının ve dizginlenmesinin bir aracıdır. Sendika çalışanların çalışma koşulları konusunda söz sahibi olmalarının, yönetimin keyfiyetini sınırlamanın da aracıdır. Ne kadar halisane amaçları olursa olsun her kurumsal yapı ve organizasyonda yönetimin rasyonelleri ile çalışanların hakları ve çıkarları arasında bir makas oluşması kaçınılmazdır. Hangi türden olursa olsun iktidarın sınırlanması ve denetlemesi demokrasi, özgürlükler ve haklar açısından yaşamsaldır. İktidar şımartır ve yozlaştırır. Bu yüzden iktidarın denetlenmesi ve sınırlanması gerekir. Bunun en önemli araçlarından biri çalışanların yönetim karşısındaki örgütlülüğüdür.
Bu nedenle ücretli çalışma ilişkisinin olduğu her yerde sendika çalışanların sigortasıdır. Dahası sendika, özellikle muhalif ve alternatif örgüt ve yayın mecraları için demokratik bir iç denetim mekanizmasıdır. Sözün özü, emeğin haklarını ve özgürlükleri savunanlar, bunu önce kendi pratiklerinde göstermelidir.