ATANANLAR VE SEÇİLENLER
Türkiye günlerdir ayakta. Memleketin her köşesi eylem alanına dönüştürüldü. Bir tek sendikaların kapısına uğramadı bu eylemler.
Türkiye günlerdir ayakta. Memleketin her köşesi eylem alanına dönüştürüldü. Bir tek sendikaların kapısına uğramadı bu eylemler. Tabii ki bir iki sendika dışında geçerli bu söylediklerim. Acaba o sendikalar hükümetin tüm politikalanndan çok mu memnun? Onlara uğramadı mi; barajlar, yandaşlaştırmalar, grev kıncılıklan, esnekleştirme, taşeronlaştırma, sendikasızlaştırma, kayıtdışı çalıştırma ve daha birçok hak kaybı? Yoksa onlar da bu eylemleri Gezi Parkı ağaçlan için yapılıyor zannedip, "Bu bizim iş kolumuz dışında Orman-Iş ilgilensin" mi dediler? Orman-lş’in başına gelenler de Taksim eylemcilerinin başına gelenlerden farksızken.
Hadi alanlara çıkmadınız, hadi kimseyi göreve çağırmadınız, bir de utanmadan halkın eylemlerine karşı, AKP hükümetiyle bir olup açıklamaların altına nasıl imzanızı attınız? İşçi örgütlerinin nerede durması gerektiğini adınız gibi bildiğinizi herkes biliyor. O işçi örgütleri değil, siz yanlış yerdesiniz. Bir an önce olmanız gereken yere geçerseniz bir Gezi Parkı eylemi de işgal ettiğiniz konfederasyonların, sendikalann önünde başlamamış olur.
Bir de günah çıkartır gibi 20 gün sonra iş bırakma karan almak var. Keşke alınmasaydı dedirten bir karar. Yazmak bile üzüntü veriyor. Ama pazar akşama doğru alınan bir kararın pazartesi sabahı uygulanması böylesi zayıf örgütlülükte mümkün değil. Üstelik ne şekilde uygulanacağıyla ilgili doğru düzgün bir açıklama yok. Akşam saat 16.00’da bir yürüyüş yapılmak istendi ondan da yolun başında vazgeçildi. Yola çıktıysan yürü, yürümeyeceksen yola da çıkma. Şimdi bu yanlış karardan sonra işçide yaşanan güven kaybı nasıl giderilecek? Genel grev derken iş bırakmayı bile ellerine yüzlerine bulaştıran sendikacılar, yine güdük basın açıklamalarını sendikal hareket olarak mı değerlendirecekler?
Atama sendikacılık, ancak sendikalan bitirir. Sendikalar işçilerindir, işçileri de kendi oylarıyla seçtikleri delegeler temsil eder. Delegelerin bağımsızlığını kaybettiği kongrelerde, seçim değil hükümetin ataması yapılmış olur. Bu atamalarla gelenler de nasıl işçi hareketini bastırdılarsa, halk hareketini de öyle seyrederler. Oysa seçilmiş olsalardı, hükümetin yazdığı bildirinin altına değil, işçinin deklarasyonunun altına imza atarlardı. Eğer seçilmiş olsalardı, anlaşılamayan iş bırakma kararlan değil, uygulanabilen genel grev kararları alırlardı.