HÜKÜMET, TÜRK-İS’ TEN BİLE MEDET UMUYOR !
Hükümetin ne kadar zayıfladığının göstergelerinden biri, Türk-İş´ten bile medet ummasıdır.
Hükümetin ne kadar zayıfladığının göstergelerinden biri, Türk-İş’ten bile medet ummasıdır. Hükümet, Hak-İş ve Memur-Sen gibi yandaş sendikalardan da destek istiyor.
Ancak bu örgütlerin desteği, gazete ilanlannın ötesine geçemez. Gazete ilanlan ise kimseyi etkilemiyor. Ayrıca Hak-İş’in ve Memur-Sen’in kendi üye kitlesiyle hükümet yanlısı büyük eylemler düzenlemesi mümkün değildir. Tehdit ve ödüllerle düzenleseler bile, bu taşıma kalabalıklann, hükümetin kaçınılmaz kaderini değiştirebilme gücü yoktur. Biber gazı, basınçlı su ve copu göze alarak eyleme gelenler ile Hak-İş’in ve Memur-Sen’in topladığı kalabalıklar karşılaştırabilir mi? Türk-İş, Hak-İş ve Memur-Sen’in kendilerine bağlı sendikaların üyelerinin siyasal tercihlerini etkileyebilmesi de söz konusu değil.
Hükümetin bu etkisiz gazete ilanlanna bile ihtiyaç duyması, yükselen halk direnişinin, giderek kötüleşen ekonomik durumun, Suriye politikasında yaşanan fiyaskonun ve değişen dış dengelerin sonucudur. Hak-İş ve Memur-Sen, kendisinden beklenenleri yapıyor. Türk-İş ise giderek Hak-İş’e ve Memur-Sen’e dönüşüyor. Türk-İş’in bugünkü yönetimi ve özellikle hükümet akıllısı Mustafa Kumlunun izlediği çizgi, Türk-İş tarihinde özel bir yere sahiptir. Mustafa Kumlu’nun yaptıkları, Türk-İş yönetiminin tümünü bağlar. Türk-İş yönetiminde görev alan Pevrul Kavlak, Ergün Atalay, Ramazan Ağar ve Nazmi Irgat da Mustafa Kumlu’nun davranışlanndan ve açıklamalarından aynı derecede sorumludur. Bu sorumluluktan kurtulmanın yolu, Mustafa Kumluya karşı açık tavır almaktan geçer. Türk-İş Yönetim Kurulu bir süre önce 29 Haziran günü olağanüstü genel kurul toplamak için bir karar aldı; ancak bu karar yönetim kurulu karar defterine yapıştırılmadı. Türk-İş Anatüzüğü’ne göre, olağanüstü genel kurulun toplanabilmesi için 15 gün önceden gerekli işlemlerin başlatılması gerekiyordu. Bu işlemler yerine getirilmedi. Alınan olağanüstü genel kurul kararı da düştü. Bu arada hükümet akıllısı Mustafa Kumlu’nun icraattan devam etti.
Türk-İş, Hak-İş, Memur-Sen, TOBB, TESK ve TZOB 6 Haziran 2013 günü Gezi Parkı eylemleri konusunda hükümet yanlısı bir açıklama yaptılar. Bir bildiri yayımlayarak açıkça karşı çıkmadıkları sürece, Mustafa Kumlu’nun yanı sıra, Pevrul Kavlak, Ergün Atalay, Ramazan Ağar ve Nazmi Irgat da bu bildirinin sorumluluğunu taşımaktadır. Hükümet yanlısı bildiri, Mustafa Kumlu değil, Türk-İş adına imzalanmıştır. Bu yetmiyormuş gibi, 19 Haziran 2013 tarihli gazetelerde bir sayfalık bir ilan yayımlandı. Bildirinin altında TÜSİAD’ın ismi yok. Türk-İş’in, Hak-İş’in, Memur-Sen’in ve TOBB, TESK, TZOB’un imzaları var. Aynca MÜSİAD, TUSKON ve bazı başka işveren örgütleri de bu metni imzalamış.
Bu tavır yalnızca Mustafa Kumlu’yu değil, Türk-İş yönetiminin tümünü bağlar. Hiçbir yönetici, kapalı kapılar arkasında dedikodu yaparak, bildirinin kendilerine danışılmadan imzalandığını söyleyerek bu sorumluluktan kurtulamaz. Mustafa Kumlu, Pevrul Kavlak, Ergün Atalay, Ramazan Ağar ve Nazmi Irgat, tarih önünde birlikte sorumludur. Nitekim genel kurulu olağanüstü olarak toplamada gösterdikleri tavır da bu ortak sorumluluğun göstergelerinden biridir. AKP, yandaş örgütlere ortak bildiriler yayınlatarak ayakta kalmaya çalışacak kadar zayıfladı. Sendikacılar kurnazdır. Kendilerine ihtiyaç duyacak kadar zayıflayan AKP’ye kolay kolay destek vermezler. Acaba çökmekte olan AKP’ye destek vermelerini zorlayan bazı tehditler mi söz konusu? İnsanın aklına burnuna halka geçirilmiş ayının durumu geliyor.