AÇ KAPA DEMOKRASİ
Türkiye´de darbelerle hesaplaşıldığı ve askeri vesayetin ortadan kaldırıldığı iddia edilirken ileri demokrasiden bahsediliyordu. 2010 yılında gerçekleştirilen Anayasa Referandumu ile hükümet, halka ileri demokrasi vaadinde bulunmuştu. Oysa
Türkiye’de darbelerle hesaplaşıldığı ve askeri vesayetin ortadan kaldırıldığı iddia edilirken ileri demokrasiden bahsediliyordu. 2010 yılında gerçekleştirilen Anayasa Referandumu ile hükümet, halka ileri demokrasi vaadinde bulunmuştu. Oysa referandumdan sonra, dönüşen devletin yargı ayağı örülmeye başlamış ve yeni bir vesayet rejimi kurulmuştu. AKP’nin trenine binen ve bu dönüşümü meşrulaştırmak için elinden geleni yapan liberaller, referandumda "yetmez ama evet" çağrısıyla ileri demokrasinin kurulmasına ciddi destek atmışlardı.
Eserleriyle övünebilirler. Ancak hükümetin icraatlarını meşrulaştırmak için kullandığı "ileri demokrasi" tabiri, tedavülden kalkalı çok oldu. Gezi Parkı sürecinde uygulanan polis şiddeti, hukuksuz uygulamalar ve hepsinden önemlisi tek adamlık heveslisi Başbakan’ın takındığı tutum, son meşruiyet kırıntılarını da yok etti. Türkiye’de bir süredir "aç kapa demokrasi"ye geçilmiştir. İktidarın has kadrolarından sayılabilecek istanbul’un mülki amiri Avni Mutlu, önceki gün öğle saatlerinde bir medya şovu ile açtığı Gezi Parkı’nı birkaç saat sonra halka kapattı. Açtı ve kapattı. Ya da açarmış gibi yaptı. Açarken "izinsiz gösteriye izin verilmeyecek" diyerek akşam parkı kapatacağını zaten belli etmişti. Bütün gece Taksim’de ve İstiklal Caddesi’nde uygulanan polis ve gözaltı teröründen sonra ise gecenin bir yarısı park halka, sözüm ona yeniden açıldı. Valinin, halkın izin almaksızın toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleyebileceğin! söyleyen Anayasa’nın 34. maddesinden bihaber olması düşünülemez. Ortada bir lakayıtlık yoksa, yalandan ve halkın yalanlarla uyutulması için cehaletin büyütülmesinden güç almaya çalışan bir iktidarla karşı karşıyayız demektir. "Aç kapa demokrasi"de iktidar, kaybettiği meşruiyeti yalanla ve cehaletle kurmaya çalışıyorsa, temsili demokrasinin tüm kurumlarının işlevsizleşmesi kaçınılmazdır.
Örneğin TBMM, işlevsizleşirken başka bir niteliğe dönüşmekte ve burada yürütülen mesai bütünüyle hükümet tarafından belirlenmektedir. Meclis’te eller inip kalkarken, özellikle iktidar partisinin milletvekillerinin silikleşmesi, yalana ortak olmaları için ön koşul haline gelmektedir. Birkaç gün önce Torba Yasa görüşmeleri sırasında kendilerinin sunduğu düzenlemeyi, muhalefetin verdiği önerge sanarak reddetmeleri şaşırtıcı değildir. Komisyon çalışmalarında şiddetle itiraz ettikleri değişiklik önergelerini Genel Kurul’da kendi partileri sununca kabul etmektedirler. Milletvekilleri çoğu zaman neyi oyladıklarını bilmeden Genel Kurul’a gelmekte, ellerini indirip kaldırmaları için Meclis açılıp kapanmaktadır. İktidarın, Haziran Direnişi sırasında sıkça yinelediği millet iradesine, asıl "aç kapa demokrasi"yle ipotek konmaktadır. Milletin iradesi önce seçim barajına, sandık hilelerine sonra da sadece iktidar partisinin borusunun öttüğü Meclis mesaisine takılmaktadır.
Aynı çatı altında kurulan araştırma komisyonları ise iktidarı aklamak için çalışmaktadır. Kamu görevlileri ve güvenlik güçleri için zaman zaman soruşturmalar açılmakta ve bir süre sonra kapatılmaktadır. Yasalar sadece sermaye diktatörlüğünü güçlendirmek için yapılır. Gerektiğinde çıkarılan yasaların maddeleri, iş Sağlığı ve Güvenliği Yasası’nda olduğu gibi, yürürlüğe girmeden değiştirilir. Bu kanunların çalışma yaşamı ile ilgili olanları "işçiye emekçiye müjde" şeklinde paketlenir. 12 Eylül Darbesi’nin yasakçı sendikal mevzuatının değiştiği iddia edilirken işçinin örgütlenmesi hâlâ fiilen neredeyse imkansızdır. Kamu emekçilerine sözde toplu sözleşme hakkı verilir ama greve çıkmaları yasaktır. "Aç kapa demokrasi"de yalanın bini bir paradır, düzenin medyası da iktidarın telkinleriyle yayın yapar. Televizyonlar yalana açık, gerçeklere kapalıdır. Umut verici olan ise tüm bunların Haziran Direnişi ile oluşan atmosferde ayan beyan ortaya çıkmış olması ve hükümetin icraatlarını "aç kapa" anlayışı üzerine kurmasının zorlaşm asıdır. Yakın bir gelecekte bu dönem tamamen kapanacaktır.