Emeğin Gücü, Emekçinin Yanındayız...
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
TEKGIDA-İŞ SENDİKASI
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
ATAKEY
FELDA IFFCO
PERFETTİ VAN MELLE
KRAFT HEİNZ
SAFE SPİCE
SAGRA
İZTARIM
DOĞANAY
KESKİNOĞLU
BARRY CALLEBAUT
BEL KARPER
Cargill
Doğadan
Tarım Kredi Birlik
Bolez Piliç
Badem Su
İzmir Su
Elmacık Atasu
Sek_Süt
Yudum_Yag
ORYANTAL TÜTÜN PAKETLEME
Olin_Yag
NuhunAnkaraMakarnasi
Nestle_Su
Pinar
Savola
Pepsi
Tuborg_Bira
Nestle cereals
Yepaş Ekmek
Yesaş
Mey
Nestle
Mauri_Maya
Lipton_Dosan
Mondelez
TtlTutun
TrakyaBirlik
Tat
Tamek
Sırma Su
Sunel
KristalYag
Knorr_Besan
Kent_Cadbury
Efes
ELİT Cikolata
Erikli_Su
Eti
Evyap
Ferrero
Filiz Makarna
Timtas
Kavaklıdere
ibb kent ekmek
Hayat Su
Haribo
Frito Lay
BAT
Barilla_Makarna
Banvit
Aroma
Ankara Fırınları
Akmina
Alpin Su
Bimbo QSR
Bolca Mantı
BUNGE YAĞ
Chipita Gıda Üretim A.Ş.
Coca Cola
Damla Su
Danone
Dr Oetker
Agthia
12 Eylül 2013
KİMİN KRİZİ?

Krizler, kapitalist üretim tarzının zaman içinde biriken çelişkilerin gün yüzüne çıkmasını kolaylaştırmak ve bu çelişkilerin daha net şekilde görülmesini sağlamak açısından her zaman öğretici olmuştur.

KİMİN KRİZİ?

Krizler, kapitalist üretim tarzının zaman içinde biriken çelişkilerin gün yüzüne çıkmasını kolaylaştırmak ve bu çelişkilerin daha net şekilde görülmesini sağlamak açısından her zaman öğretici olmuştur. Ancak krizler, aynı zamanda sistemde yaşanan kronik sorunların sermaye lehine çözümü için, yeni ve canlı bir sermaye birikimi döneminin koşullarını yaratmak için önemli bir fırsat olarak değerlendirilmiştir.

Son günlerde Türkiye’nin ciddi bir ekonomik krizin arifesinde olduğunu söyleyip tedbir alınmasını isteyenler, yarın olası bir krizde oluşacak “kriz pastası”ndan en büyük payı kapmaya çalışacaklar. Bu nedenle krizlerin muhatapları açısından krizden beslenenlerle, krizlerin yükünü taşıyan, hatta bedelini ödeyenler açısından ortak bir kriz algısından bahsetmek mümkün değil.
Emekçi  sınıfların ekonomik ve siyasal olarak yeterince örgütlü olmaması, sermayenin emek düşmanı politikaları karşısında emek örgütlerinin durumu, sermaye güçlerinin bugüne kadar olduğu gibi, önümüzdeki dönemde de “krizi fırsata çevirme” hamlelerini daha kolay ve daha hızlı yapmalarını kolaylaştıracak.
Türkiye’de enflasyon ve işsizliğin istikrarlı bir şekilde artmaya başlaması, reel ücretlerde yaşanan gerilemeler, emekçi ailelerin geçimlerini büyük ölçüde borçlanarak sürdürmeye çalışmaları, emekçiler açısından kriz ve istikrarsızlık sözcüklerinin, patronlardan çok farklı anlam ve içerikte algılandığını gösteriyor.
Emekçi aileleri, televizyon ve gazetelerde sürekli piyasaların, borsanın, döviz ve faizlerin tartışıldığı bir ortamda, en temel ihtiyaçlarını bile borçlanarak karşılayabilirken, krizi yaşamının her alanında, hatta her nefes alışında bizzat hissederek yaşıyor. Bu anlamıyla kapitalistler, emekçi sınıflara göre çok daha örgütlü olmalarının da verdiği avantajla, bir şekilde krizden çıksalar bile, emekçinin gündelik yaşamının somut bir parçası haline gelen kriz koşulları bir türlü bitmek bilmiyor.
AKP, iktidarda olduğu son 11 yıl içinde Türkiye’nin ekonomik anlamda büyük adımlar attığını, dünyanın “güçlü” ekonomileri arasında yer aldığını her fırsatta dile getiriyor. Her ne kadar ülke ekonomisi bu aralar olası bir kriz karşısında “en kırılgan ekonomi” olarak liste başı olmuş olsa da, bu durumun Başbakan başta olmak üzere, Hükümet temsilcilerinde en küçük bir tedirginlik yaratmaması dikkat çekici.
Resmi verilere göre, Türkiye’de tüketici kredisi borcu miktarı son 11 yılda 96 kat, kredi kartı borcu ise 9 kat artmış. 2002 yılında halkın tüketici kredisi ve kredi kartı borcu sadece 6.4 milyar TL iken, ekonominin “şaha kalktığı” son 11 yıl içinde tam 46 kat artarak, 293 milyar TL’ye yükselmiş. Burada asıl dikkat edilmesi gereken nokta toplam hane halkı borçlanmasının yüzde 40’ının aylık geliri 1000 TL’nin altında olanlar tarafından yapılması. Kredi borcu olanların yüzde 53’ünü ise ücretli çalışanlar oluşturuyor.
2002 yılında geri ödenemediği için yasal takip başlatılan kredi miktarı 278 milyon TL iken, 11 yıl içinde 32 kat artarak 9 milyar TL’yi aşmış. Borcunu ödeyemeyenlerin büyük bölümünün emekçi aileleri olmasının bile kriz olarak adlandırılmayarak, sadece “piyasa” rakamlarına endeksli bir kriz algısının ne kadar gerçekçi olduğunu gösteriyor.
Sadece bu veriler bile tek başına, yeni bir kriz tartışmasının yapıldığı bugünlerde, her konuda olduğu gibi, kriz konusunda da söylenecek sözlerin ve yapılacak tespitlerin, hangi sınıf açısından baktığınıza bağlı olarak değişebileceği gerçeğini unutmamamız gerektiğini gösteriyor.
DİĞER HABERLER
GIDADA MAKAS İYİCE AÇILIYOR
GIDADA MAKAS İYİCE AÇILIYOR

Küresel Gıda Fiyat Endeksi’ne göre dünya genelinde gıda fiyatları yıllık bazda yüzde 1,1 düşerken Türkiye’de yüzde 44,4 arttı.

BİRLEŞİK MÜCADELE FELAKETİ DURDURUR
BİRLEŞİK MÜCADELE FELAKETİ DURDURUR

Çalışma yaşamı uzmanı ve BirGün yazarı Aziz Çelik, önceki gün açıklanan yeni Orta Vadeli Program’da (OVP) yer alan enflasyon hedeflerini değerlendirdi.

ÇIKIŞ KODU GERÇEĞİ YANSITMIYORSA
ÇIKIŞ KODU GERÇEĞİ YANSITMIYORSA

İş sözleşmesinin sona ermesinde karşılıklı iddialar devreye giriyor. İşçi haklı nedenleri olduğunu savunurken, işveren bu nedenlerin gerçek olmadığını belirterek, iş sözleşmesinin sona ermesini işçinin haklı neden bildirmeden feshi kısa tanımıyla istifa olarak bildiriyor.

ORTA VADELİ PROGRAM, KISA VADELİ HAYAL
ORTA VADELİ PROGRAM, KISA VADELİ HAYAL

Ekonomi yönetimi Orta Vadeli Program’ı (OVP) açıklarken derin bir ikilem içindeydi. Şöyle ki, eğer gerçekçi tahminlerde bulunsalar işlerin yolunda gitmediğini, ekonominin ciddi bir durgunluk sürecine doğru yol aldığını kabullenmiş olacaklardı.