PATRONLARIN KRİZDEN KAR ÇIKARMA STRATEJİLERİ
Krizin yükünün emekçilerin sırtına bindirilmesi, kapitalizmin yalnızca kriz dönemini kârlı kapatmasını sağlamıyor, kapitalizme daha uzun vadeli yararlar da sağlıyor. Avrupa´da kısmi süreli çalışma ve belirli süreli iş sözleşmelerinin sayısı kriz döneminde arttı. Bu konuların Türkiye´de hayata geçirilmesi, TİSK tarafından düzenlenen sempozyumun ana başlıkları arasındaydı.
![PATRONLARIN KRİZDEN KAR ÇIKARMA STRATEJİLERİ](https://www.tekgida.org.tr/wp-content/uploads/2020/12/SOL_20131118_1_7834.jpg)
Kapitalizmin üçüncü küresel krizinin etidleri 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde istihdam alanındaki sorunların yoğunlaşmasına neden oldu. Avrupa kapitalizmi giderek artan işsizlik sorununu esneklik yoluyla aşmaya çalışırken, yaygınlaştırılan esneklik uygulamaları arasında belirli iş sözleşmeleri ve kısmi süreli çalışma öne çıkıyor.
Avrupa Birliği İstatistik Kurumu Eurostat tarafından bu yıl yayımlanan Avrupa Sosyal İstatistikleri Raporu’nda yer alan verilere göre, 27 AB ülkesinde kriz öncesinde işsizlik oram yüzde 7 düzeyindeyken, bu oran, raporun kapsamında olan 2011 yılında yüzde 9,6’ya yükseldi. İstihdama ilişkin son açıklanan verilere göre ise 2013 yılı Eylül ayında Avrupa Birliği üyesi ülkelerde işsizlik yüzde 11 ‘e yükselirken, Avro Bölgesi’nde yüzde 12,2 oldu. AB içinde işsizlik oranının dağılımında da büyük bir eşitsizlik söz konusu. Örneğin, Avusturya’da işsizlik yüzde 4,9, Almanya’da yüzde 5,2 iken, 2013 yılı Eylül ayında Yunanistan yüzde 27,6 ve İspanya yüzde 26,6 oranında işsizlikle karşı karşıya kaldı.
BELİRLİ SÜRELİ ÇALIŞMA YAYGINLAŞIYOR
Tüm bu süreçte, Avrupa Birliği kapitalizmi, "artan işsizliği düşürme ve istihdam yaratma" gerekçesiyle, belirli süreli iş sözleşmelerini yaygınlaştırarak özellikle iş güvencesini etkisiz kılma ve patronlar açısından büyük bir esneklik sağlama yönünde büyük bir mesafe kat etti. Kısa süre önce yayımlanan 2011 yılı verilerine göre 27 AB ülkesinde 15-24 yaş grubunda çalışan ücretlilerin yüzde 42,4’ü belirli süreli iş sözleşmeleri kapsamında. Öyle ki, bu oran 25-54 yaş grubunda yüzde 11,6 ve 55-64 yaş grubunda yüzde 6,8’e yükseldi. Özellikle işsizliğin yüksek olduğu ülkelerde belirli süreli iş sözleşmesi uygulamasının yaygın olduğu görülüyor.Polonya’da 1524 yaş grubundaki ücretliler içinde belirli süreli iş sözleşmesiyle çalıştırılanların oranı yüzde 65,6, 25-54 yaş grubundakilerde yüzde 23,8 ve 55-64 yaş grubundakilerde yüzde 19.1 olarak saptandı. Genel eğilim, belirli süreli iş sözleşmelerinin daha da yaygınlaştırılmasıdır. Bu yolla istihdamın artırılabileceği gerekçesi, iktidardaki partiler tarafından öne sürülüyor.
KISMİ ÇALIŞMA KATLANAN SÖMÜRÜ DEMEKTİR
AB ülkelerinde kısmi süreli çalışma da yaygınlaştırılırken, işsiz sayısı azaltılarak, işsizlerin işsizlik sigortası ve devletin sağladığı işsizlik yardımından yararlanmaları önleniyor. 27 AB ülkesinde 2011 yılında kısmi süreli çalışanların haftalık ortalama çalışma süresinin 19,9 saat olduğu saptamasının yer aldığı raporda, bu sürenin erkeklerde 19,1 saat iken, kadınlarda 20.2 saat olduğu belirtiliyor. Verilere göre, bazı ülkelerde özellikle kadınlar arasında kısmi süreli çalışma hızla yaygınlaşıyor. Hollanda’da ücretli olarak çalışan kadınların yaklaşık yüzde 76’sı kısmi süreli çalışırken, erkeklerde bu oran yüzde 24 dolayında. İşsizlik oranı kısmi süreli çalışmayla "düşük" gösterilmesine karşın, esnek çalışma biçimlerinin yoğun olarak uygulandığı ülkelerde eksik ve yetersiz istihdam oranı, tipik istihdam biçimlerinin uygulandığı ülkelere oranla çok daha yüksek düzeyde seyrediyor. Eurostat verilerine göre, 27 AB ülkesinde kısmi süreli çalışanların yüzde 26,1’i başka seçeneği olmadığından bu tür çalışmayı kabullenmek durumunda kalıyor. Bu durumun en tipik örneği ise krizden en fazla etkilenen ülkelerden biri olan Yunanistan’da yaşanıyor. Raporda yer alan verilere bakıldığında, Yunanistan’da kısmi süreli çalışanların yüzde 60,5’inin, tam süreli iş bulamadığından kısmi süreli çalışmaya zorlanmış ücretliler olduğu ortaya çıkıyor.
KISMİ SÜRELİ EN ÇOK KADINLARI ETKİLİYOR
27 AB ülkesinde, kadınların kısmi süreli çalışma nedenlerine bakıldığında, bu şekilde çalışan kadınların yüzde 46,1’inin aile ve benzeri sorumluluklar nedeniyle, yüzde 23,1’inin tam süreli iş bulamadığından, yüzde 7,3’ünün eğitim-öğretim nedeniyle, yüzde 3,3’ünün sağlık nedenleriyle ve yüzde 20,2’sinin de diğer nedenlerle kısmi süreli olarak çalışmakta olduğu görülüyor. Erkeklerde ise daha farklı bir tablo söz konusu. Kısmi süreli çalışan erkeklerin yalnızca yüzde 11,7’si aile ve benzeri sorumluluklar nedeniyle, yüzde 36,5’i tam süreli iş bulamadığından, yüzde 20,2’si eğitim-öğretim nedeniyle, yüzde 6,7’si sağlık nedenleriyle ve geriye kalan yüzde 24,8’i de diğer nedenlere bağlı olarak kısmi süreli çalışmayı kabullendiğini söylüyor. Avrupa kapitalizmi çeşitli esneklik uygulamalarıyla istihdamı kısmi olarak artırma ve böylece işsizlik oranlarını düşürerek toplumsal huzursuzluğu denedeme ve ayrıca işsizlerin sosyal sigorta/devlet bütçesi üzerindeki yükünü azaltma çabalarını sürdürüyor. Ancak tüm bunlara karşın kapitalizmin giderek derinleşen krizinin, en açık biçimde, yükselen işsizlik oranlarına yansıması engellenemiyor.