Fren tutmayan dövize karşı Merkez Bankası’nın faiz silahına davranmasıyla birlikte, yeni bir sayfa açıldı. Daha doğrusu Türkiye yeni bir ekonomik iklime girdi. Bu iklim, uzun, zorlu bir kış demektir. Kışın kaç ay, kaç mevsim süreceği, hem içerideki hem dışarıdaki gelişmeler bağlıdır.
Faizdeki şok artışı izleyen günlerde, doların pes etmeyip TL ile kedi –fare oyunu oynaması, yaşanacak kışın çetinliğine bir işarettir.
Şok faiz kararının alındığı Çarşamba sabahı, erken öten horozlar, Merkez’in dünyada ana aktör durumuna geçtiğini, Türkiye’deki bu önemli adımın her yerlerde konuşulduğundan, FED’i bile gündemden düşürdüğünden söz ettiler. Ama spekülatörler işbaşındaydı, gün boyu Merkez ile oynadılar, doları bir düşürüp bir çıkarıp iniş-çıkıştan dünyanın parasını götürdüler. Merkez’in bu kedi-fare oyunu karşısında bir şey yapamayacağını biliyorlardı. Merkez, faiz kurşununu zaten sıkmıştı, ikincisine hemen davranamazdı, dövizle müdahalede ise eli zayıftı, rezervleri epeyi tüketmişti.
FAİZ- DÖVİZ…
Faiz kararı sonrası 2.16 TL’ye kadar inen dolar, günü 2.25 TL ile kapadı, ertesi gün de pek boyun eğmedi . Bu, gidebildiği kadar gidebilir, hatta Merkez’i ikinci bir faiz artırımına bile zorlayabilir.
Merkez’in faiz silahına rağmen istediğini hemen alamamış olması, içerideki büyük kırılganlıkla olduğu kadar, dünyada olan bitenle de ilgilidir. Bir kere büyük cari açık, üçte biri kısa vadeli olmak üzere büyük dış borç yükü gibi etkenler, Türkiye kapitalizmi “Niye en kırılgan?” sorusunun karşılıkları. Buna bir de diğer yükselen ülkelerde olmayuntitledan politik kırılganlığı ekleyin. Tarihinde görülmemiş bir politik krizi yaşıyor Türkiye ve nereye gittiği belli değil. Yabancı yatırımcı yargının şamar oğlanına çevrildiği hukuksuz bir ülkede olduğuna uyanmış. Burada daha fazla durur mu? Hem niye dursun, dışarıda birçok alternatif varken!… İşte, ekonomik kırılganlığa eklenen bu politik kırılganlık, 127 milyar dolarlık sıcak paraya ,“şimdi çıkma zamanı” dedirtiyor.
Yabancıların çıkışının boyutları henüz bilinmiyor. Ama sürecektir. Çünkü bütün dünyada bu çıkış var ve çıkanlar ABD’nin güvenli 10 yıllık tahvillerine kapağı atıyor, şimdilik. ABD’de faizler yükselmese de “güvenli liman orası…
Yabancı sıcak paranın sadece Türkiye’de değil, benzeri diğer “yükselen ülkelerde”, yani Brezilya, Hindistan, G.Kore, Endonezya, Polonya’da gösterdiği reaksiyon, çıkmak ve FED’in hızlandırmaya başladığı yeni para politikasına uygun olarak ABD’ye demirlemek. “Yükselen ülkeler”, bu kaçışı ya da geri duruşu aşmak için faiz yükselterek sıcak paraya “kur yapıyorlar” . Türkiye, bu faizle yarışta en geride kalan oldu. Öncesinde Brezilya, Hindistan, Endonezya, son olarak G.Afrika faiz artırarak yabancıyı tutmaya-içeri çekmeye çalışıyorlar. Ne kadar işe yarayacağını bekleyip görmek gerek.
Türkiye’nin durumuna dönersek, yükseltilen faizlere, hatta ikinci, belki üçüncü faiz artışlarına rağmen dolarda arzu edilen noktaya geri dönülemeyebilir. Hem içeridekiler çıkar, hem yeni gelişler azalırsa dolar, 2.25-2.35 TL gibi bir yerde asılı kalabilir. Faiz ve dövizin birbiriyle çatışmasının ekonomide büyük bir soğuk hava dalgasına yol açacağı açıktır. Nitekim, bu uzun kış, Türkiye ekonomisi için küçülme anlamını taşıyacaktır.
YENİ HEDEFLER
Orta Vadeli Program(OVP) hedeflerinin hepsi yeniden tanımlanacaktır. Merkez Bankası zaten enflasyonda ilk revizyonu yaptı. 2014 için yüzde 5,3 olarak belirlenen enflasyon hedefini yüzde 6,6’ya çıkardı. Burada kalmayacağı, iki haneye gidebileceği bile söylenebilir.
OVP’de 2014 için büyüme hedefi yüzde 4 öngörülmüştü. Yüksek faizle birlikte daralan iç talep, iç tüketim, büyüme ivmesini de geriletecek. Büyümenin yıllık yüzde 1-2’de kalma ihtimali yüksek. OVP’de yüzde 9,4 olarak öngörülen işsizliğin de çift haneye çıkması, yüzde 12’yi görmesi şaşırtıcı olmayacak. OVP’de örtülü olarak 2014 ortalama dolar kuru 1.98 TL olarak öngörülüyordu. Bu hedef hayal. Düşük büyüme, buna bağlı olarak düşük ithalat talebine rağmen dolar kurunun 2.20 TL’nin altına düşmeyeceği söylenebilir. Yüksek faiz, düşük büyüme, ithalatı, oradan kaynaklanarak cari açığı da aşağı çekebilecek ve OVP’de 55,5 milyar dolar olarak öngörülen yıllık cari açık daha düşük ve cari gelir/milli gelir oranı da yüzde 6,4’olarak tanımlanan hedefin altında, örneğin yüzde 5’lere kadar düşebilecek.
Küçülme, uzun ve soğuk bir kış demektir ve alt-orta sınıfları bir kez daha okkanın altına itecektir. Bunun seçim-sandık sürecine etkileyeceği de açık.