SÜRDÜRÜLEBİLİR YOKSULLUK VE SEÇİM RÜŞVETİ
AKP, sosyal devletin kökünü kazıdı. Ama operasyonun gerçek sahibi sermaye sınıfıdır. AKP dönemine kadar uygulanan yeni liberalleşme politikaları, özelleştirmeler, dışa açılma süreçleriyle sosyal devlet zaten iyiden iyiye zayıflatıldı
AKP, sosyal devletin kökünü kazıdı. Ama operasyonun gerçek sahibi sermaye sınıfıdır. AKP dönemine kadar uygulanan yeni liberalleşme politikaları, özelleştirmeler, dışa açılma süreçleriyle sosyal devlet zaten iyiden iyiye zayıflatıldı. Merkez sağ, merkez sol, tüm iktidar ortakları ve muhalefet, el birliğiyle sosyal devleti kemirdiler.
AKP’nin yaptığı, öldürücü darbeyi vurmak oldu. Oysa zayıf hali bile emekçiler için ne kadar değerliydi. Öğretmenin mezun olur olmaz atandığı okulda ilk dersini verebilmesi, sağlık emekçisinin temizlik firmasında değil hastane kadrosunda olması, hepsinin mezarda değil makul yaşta emekli olması…
Çiller Türkiye için "son sosyalist ülke" derken, bir yandan da bunlara işaret ediyordu. Dile getirdiği, sermayenin sınırsız liberalizm arayışıydı. Geçerken not düşelim; şimdi sosyal devletin bu kadarı bile sosyalist planlamanın konusu haline gelmiştir. Zira sermaye sınıfı, yarın AKP’siz yürüyecekse bile, kazanımını ihtirasla koruyacaktır. AKP, sosyal devleti tasfiye etmekle kalmadı, yerine sadaka devletini inşa etti, yurttaşı ise o devletin kulu yapmak istedi. Bu, taşıdığı muhafazakar ideolojiye de uygun bir yönelimdi. Sadakayı alanın da verenin de meşru görüldüğü bir düşünsel evrenden bahsediyoruz.
AKP’nin başarısı, sosyal devlet mekanizmalarını tasfiye etmesi kadar, önemli bir bölümünü de dönüştürebilmesindedir. İşsizlik Sigortası Fonu, bu konudaki en çarpıcı örnektir. İşsizlik ödeneğini kapsamı, yararlanma şartları ve miktarı açısından kuşa çevirip, fonu doğrudan teşvikle patronların kullanımına açacaksın! AKP İşsizlik Sigortası Fonu’nu işsizler için sadaka, patronlar için kaynak haline getirmeyi başarmıştır.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ise bu süre zarfında AKP’nin sadaka devletinin temel kurumu oldu. Bakanlık, 2004 yılında kurduğu Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü üzerinden yönettiği "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonu"nu (SYDTF) sadaka dağıtım merkezi yaptı. İl ve ilçelerde açılan "Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarıyla da sadaka organizasyonunu ülke çapına yaydı. 2011 yılında bütçesi 2,7 milyar lira olan bir havuz söz konusu olan. Bu havuz, dönüştürülen diğer enstrümanlarla birlikte, hem seçim dönemlerinde oy için rüşvetin, hem de "sürdürülebilir yoksulluğun" temel aracı oldu.
SYDTF’den aktarılan gıda ve kömür yardımları
Kaynak: Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü Yıllık Faaliyet Raporları
Tabloda Fon’dan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları’na aktarılan ve buradan dağıtılan gıda ve kömür yardımları yer alıyor. 2006-2011 arasında 1 milyar liranın üzerinde gıda, 35 milyon liranın üzerinde kömür yardımı yapıldığını görüyoruz. Son yerel seçimlerin yapıldığı 2009 yılında (29 Mart) ve hemen öncesindeki 2008’de dağıtılan yardımlardaki artış, seçim dönemleri rüşvet mekanizmasının nasıl çalıştığını da gösteriyor. 2012 ve 2013 yılı rakamlarını bilemiyoruz. Ancak Ankara Büyükşehir Belediyesi 2012 yılında 110 bin aileye birer ton ithal kömür dağıttığını, 2013 yılında da bu rakamın altına düşülmeyeceğini duyurmuştu İşte AKP’nin sürdürülebilir yoksulluk politikası ve sadaka devletinde seçim rüşveti çarkı.
Not: İki hafta kadar oluyor, Düzce’deydim. Kentte, AKP’nin son hafta kimi yerleşim yerlerinde para dağıtacağına dair söylentiler yayılmış. Şu bir türlü sıfırlanamayan ve evde kalan paralar vardı ya, onlar için iyi bir çözüm olabilir bu. Bu Bilal’in aklına gelmez ama Sümeyye mutlaka düşünmüştür. Yoksa ben hatırlatmış olayım.