İNŞAAT İŞÇİLERİNİ DE KONUŞALIM
SOMA faciasında aynı anda 301 işçi ölünce iş cinayetleri her boyutuyla gündeme geldi. Çalışma Bakanı doğru söylüyordu, gerçekten de mevzuatımızda ciddi eksiklikler yoktu ama yine de tartışıldı; denetimsizliğe, taşerona, ölümcül sisteme lanet edildi.
SOMA faciasında aynı anda 301 işçi ölünce iş cinayetleri her boyutuyla gündeme geldi. Çalışma Bakanı doğru söylüyordu, gerçekten de mevzuatımızda ciddi eksiklikler yoktu ama yine de tartışıldı; denetimsizliğe, taşerona, ölümcül sisteme lanet edildi. Ama neticede Soma, yıllardan beri süregelen dramın duraklarından sadece biriydi.
Bizim ülkemizde her gün işçiler ölüyor. Her yıl Soma’da ölenlerin 4 katı işçi, işbaşında can veriyor. Ve biliyor musunuz ki iş cinayetlerinin en çok yaşandığı sektör madencilik değil, inşaat. Son 5 ayda 100 işçi gökdelen inşaatlarında yüksekten düşerek can verdi.
Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 850 bin inşaat işçisi var. Ki bu resmi sayı değil. Bu sayının en az 1.5 kat arttığını düşünen inşaat işçileri Derneği en basitinden şu hesabı yapıyor: "Bir müteahhit ailesini, kalfasını sigortalı yapar, onun dışında çalıştırdığı işçiler sigortasızdır. 100 kişiden fazlasının çalıştığı şantiyeler kayıtlı, diğerleri değildir." İnşaatların pek çoğunda yemek, barınma ve temizlik gibi ihtiyaçların nasıl karşılandığına bakarsanız işçilerin çalışma koşullannı anlarsınız.
1700 işçinin çalıştığı inşaatta mesela, 4 tuvalet olabiliyor. Ya da 30 katlı bir inşaatta tuvaletler -7’nci katta. Adam nasıl inip de tuvaleti kullanacak? Barınma deseniz… Bakıyorsunuz bir sürü inşaatta 4 kişinin kalacağı yerde 16 kişi kalıyor. Bu koşullarda işçi sağlığından söz edilebilir mi? İnşaat işçilerinin hepsi meslek hastası.
KOAH, solunum yetmezliği, akciğer ve cilt hastalıkları çok yaygın. Bel fıtığı zaten Allah’ın emri. . İş cinayetlerinin müsebbiplerinden denetimsizlik ve taşeron sistem inşaatlarda da gırla.
Geçtiğimiz yüzyıldan kalma yöntemler madenlerin olduğu gibi inşaatlann da vazgeçilmezlerinden. İşçiler yaygın olarak hâlâ iskelelerde çalışıyor. Oysa sııendif denen makaslı bir araç var, işçi onunla 11 metreye kadar uzanabiliyor. Araç, göğüs hizasına kadar güvenlik sağlıyor. Düğmeye basıyorsunuz kalkıyor, düğmeye basıyorsunuz sağa sola gidiyor. Bu araçtan düşmek neredeyse imkânsız. işveren mendif yerine ilkel iskeleleri dayatıyorsa, işçi düşüp öldüğünde "İşçinin bir anlık dikkatsizliği" gibi bir sözü ağzına alamaz, öngörülebilir ve önlenebilir iş cinayetinin sorumlusu olur.
Velhasılıkelam, ülkemizde işçinin dramı madenlere özel değil. Hikâye hep aynı. Müteahhitler aldıkları ücretin katbekat altında taşeronları yarıştırır, onları birbirine vurdurur. En düşük ücreti veren taşeron işi alır.
Tek amaç işi hızlı bitirmektir. Tek yol sürattir. Bu uğurda şantiyede alınması gereken önlemler para harcamamak adına alınmaz. Ve işçiler patır patır ölür. Maaşını işverenden alan denetçiler, işveren odaklı davranan bilirkişiler ve yargılanamayan kamu… Hikâyenin devamı da aynı. Somayla mevzuya el attık madem, devamını da getirelim.