İŞ CİNAYETLERİ İÇİN ‘ÇÖZÜM SÜRECİ’ YOK MU?
Başbakan Davutoğlu Torunlar katliamında ölen 10 işçi için Onlar alınteriyle, emekleriyle helal rızık için çalıştılar. Bu yönleriyle de bizim için bir şehit hükmündedirler dedi. Ardından ise Başbakanlık Teftiş Kurulu´nun görevlendirildiği açıklandı.
Başbakan Davutoğlu "Torunlar katliamında ölen 10 işçi için "Onlar alınteriyle, emekleriyle helal rızık için çalıştılar. Bu yönleriyle de bizim için bir şehit hükmündedirler" dedi. Ardından ise Başbakanlık Teftiş Kurulu’nun görevlendirildiği açıklandı.
Anlaşılan hükümetin cinayetlerin asıl nedeni konusunda hâlâ fikri yok veya top çeviriyor. Torunlar katliamının teknik nedenlerini bulduklarında sorunu çözeceklerini sanıyorlar. Mesele raporla çözülseydi, Devlet Denetleme Kurulu’nun madencilik sektöründeki vahameti ortaya koyan raporuyla Soma katliamı önlenmiş olurdu.
Türkiye’de iş cinayetlerinde yılda en az 1200 işçi ölüyor. Her ay işe giden en az yüz işçinin evine kendisi değil tabutu dönüyor. İşçi ölümleri Türkiye’nin en kadim sorunlarından biri, ancak azalacağı yerde giderek artıyor.
AKP döneminde iş cinayetlerinde ölen işçi sayısı 14 bini aştı. Ancak hükümetin ciddi ve etkin bir çözüm planı bir "çözüm süreci" yok.
Siyasi çözüm süreci son derece anlamlı ve önemli. Akan kanın durması, çatışmaların sona ermesi önemli. Bu yönde her çaba değerli, amenna. Peki, her ay akan 100 işçinin kanı için bir çözüm planınız ve süreciniz yok mu?
Türkiye iş cinayetlerinde bir savaştan ve iç savaştan daha fazla insanını kaybediyor. Hükümete sormak lazım:
12 yıl boyunca, hiçbir siyasi riski olmayan bir iş cinayetleri çözüm süreciniz neden olmadı? Neden bu cinayetleri en aza indirmediniz? Neden Avrupa’da iş cinayetlerinin en çok işlendiği ülke Türkiye? Neden Soma katliamı sonrası Çalışma Bakanı ile Enerji Bakanı istifa etmedi? Neden bu bakanlara yeniden kabinede görev verdiniz? Torunlar katliamından sonra, bugüne kadar yapmadığınız neyi yapacaksınız?
Bu sorulara verecek cevapları olduğunu sanmıyorum. İş cinayetlerinin sebeplerini doğru kavrayamayanlar, iş cinayetlerini önleyemezler. İş cinayetlerinin sebeplerini işçilerin yeterince eğitilmemesi ve dikkatsizliği sananlar yanılıyor. İş cinayetlerinin sorumlusu olarak işyerindeki iş güvenliği uzmanını veya teknik elemanları görenler yanılıyor. İş cinayetlerinin sebebi olarak iş müfettişlerini görenler yanılıyor. İş cinayetlerinin sebebi olarak iş güvenliği mevzuatının yetersiz olduğunu düşünenler yanılıyor. Bu etkenlerin kuşkusuz iş cinayetlerinde etkisi var ama bu etki çok sınırlıdır.
SEBEP GÜVENCESİZ ÇALIŞMA REJİMİ
İşin özüne bakmak lazım. İşin özü çalışma rejimidir. Mevcut çalışma rejimi iş cinayetlerini besleyen bataklıktır. Bu çalışma rejimi sürdükçe iş cinayetlerinin önü alınamaz. Bu çalışma rejimi güvencesizlik, kuralsızlık, esneklik ve örgütsüzlük temeline dayalıdır. İşçi güvencesizdir, bu nedenle çalışma şartlarına itiraz edemez, ederse işinden olur.
İş güvenliği uzmanı veya denetçi parasını işverenden alır. İşyerindeki eksikleri yeterince rapor edemez, ederse işinden olur. Bu çalışma rejimi işçi değil işletme esaslıdır.
Çalışma düzeni esnektir, esas olan çalışma kuralları değil piyasa kurallardır. Esas olan işin zamanında bitmesi, siparişin yetişmesidir. Esas olan düşük maliyettir. İşçi bunun gerektirdiği şekilde çalıştırılır. İş güvenliği önlemleri maliyeti artırıyorsa ihmallere göz yumulur. İşçi örgütsüz ve sendikasız, devlet olan bitene kayıtsızdır. İşverenleri fazla zora sokmak istemeyen hükümet denetimi ve yaptırımı sıkı tutmaz. Caydırıcı olamayan para cezaları sonunda ölümler tekrarlanır. Hükümetle arası limoni olan şirketlere uygulanan maliye denetiminin onda biri iş güvenliği zaafı olan şirketlere uygulanmaz.
ESNEKLİK DEĞİL ‘KATILIK’ GEREK
Torunlar katliamı neden önlenemedi, başka katliamlar neden kapıda diye anlamak istiyorsanız hükümet programına bakın. Bütün o restorasyon ve "yeni Türkiye" retoriğinin içinde çok kritik bir ifade bulacaksınız.
O ifade özetle şöyle:
İşgücü piyasamızın katılıklarını gidererek işe girişi kolaylaştıracağız. Bu ifadeyi tanıyoruz. Bu ifade esnekliğin alametifarikasıdır. Bu ifade işverenlerin yıllardır dillerine pelesenk olmuştur. İşgücü piyasasının katılıklarını gidermek diye söze başladınız mı gerisi gelir. Gerisi çalışanı koruyucu kuralların adım adım gevşetilmesidir.
İşgücü piyasasını "katılıklarından arındırmak işçi için sonu ölüme kadar giden bir süreçtir. İşgücü piyasasında "katılık" demek işçi için koruma işveren için maliyettir. "Katılık"ları kaldırmak işveren için dikensiz gül bahçesi yaratmaktır.
İşgücü piyasasında "katılık" işçi için güvence ve güvenlik demektir. Hedef çalışma hayatından katılığı kaldırmak olunca geriye "şehitlik" vaadi dışında bir şey kalmaz.
Çünkü esnek bir işgücü piyasasının sonu Soma’dır, Torunlar’dır. Soma’dan sonra da Torunlar katliamından sonra da hükümetin iş cinayetleri için bir "çözüm süreci" olmadığı, tersine ölümleri artıracak yöntemlerde ısrar ettiği anlaşılıyor.
Nasıl Kürt sorununa bir güvenlik ve terör zihniyetiyle bakmak sorunu daha da derinleştirdiyse, iş cinayetlerine teknik bir mesele olarak bakmak da sorunu çözmez.
İş cinayetleri bir çalışma rejimi sorunudur. Çözüm güvencesiz, esnek ve örgütsüz çalışma rejimine son verilmesidir. Ve hükümet programından anlaşılan o ki, hükümet iş cinayetlerinin kaynağı olan çalışma rejimini sürdürmekten yana. Her ay akacak yüz işçinin kanı için bir çözüm süreci ne yazık ki hükümetin gündeminde değil.