DANONE İŞÇİLERİNE ZORUNLU AÇIKLAMA
Bir süredir Evrensel Gazetesi’nde çeşitli işçilerin imzasıyla yazılar yayımlanmakta ve Sendikamıza yönelik haksız ve mesnetsiz iddialarda bulunulmaktadır.
Uzun bir müzakere ve yargı süreci sonunda tam da Toplu İş Sözleşmesi yetkisinin alınması arifesinde, DANONE çalışanlarının aklını karıştıracak, onları yanıltacak ve kendileri ile ilgili yanlış kararlar almasına yol açarak ileride büyük mağduriyetler yaşatabilecek bu ifadeler üzerine, Sendikamızca zorunlu olarak bir açıklama yapma ihtiyacı duyulmuştur.
Belirtmek gerekir ki, tüm bu saldırıların arkasında aslında, DİSK’e bağlı Gıda-İş Sendikası’nın olduğu da dikkatlerimizden kaçmış değildir. DİSK/Gıda-İş için mutlaka söyleyecek birkaç sözümüz olacaktır ama öncelikle DANONE çalışanlarına gerçekleri ve yaşanan süreci bir kez daha hatırlatmakta yarar görüyoruz.
DANONE işçileri için TEKGIDA-İŞ, 2000’li yılların başlarından itibaren örgütlenme mücadelesi başlatmıştır. Aslında DANONE dünya ölçeğindeki tüm işletmelerinde sendikalaşmaya karşı çıkmadığı hatta bu haklara saygılı olacağına dair IUF ile Çerçeve Sözleşme imzaladığı halde, dönemin Türk yöneticilerinin “kraldan çok kralcı” tutumu nedeniyle, Toplu İş Sözleşmesi imzalayabilmek için 5 yıldan fazla süreyle mücadele sergilemek zorunda kalınmıştır.
Bu arada bağlı olduğumuz uluslararası örgüt IUF nezdinde yaptığımız girişimler, IUF yönetiminin arabulucu olması ve DANONE Merkez yönetiminin olumlu yaklaşımları sonucu ilk kez 2008 yılında yasal yetki alınmış ve Toplu İş Sözleşmesi imzalanmıştır.
İlk dönem Toplu İş Sözleşmesi uzun bir çatışma ve eylemlilik döneminin ardından gelmiş ve o günün şartları ve psikolojik ortamı içinde mümkün olabilen en iyi haklarla bağıtlanmıştır. Ancak, o dönemde Türkiye’nin dış siyasetinde büyük tartışmalara yol açan ve “Fransa’nın 1915 Ermeni Tehciri ile ilgili olarak yaptığı ve Türkiye’yi adeta mahkum eden yasa değişikliği girişimi” bir anda ülke için Fransa menşeili malların boykot edilmesi kampanyasına dönüşmüş ve bu kampanya en çok DANONE’yi etkilemiştir.
Ardından İnternet üzerinden yürütülen ve DANONE ürünlerinin haksız bir şekilde karalanarak tüketici güvenini sarsan bir başka olumsuz kampanya, şirket üretim ve finans yapısını bir kez daha bozmuştur.
Tüm bu gelişmeler DANONE işçilerinin de bilgisi dahilindedir. Bu gelişmelerin üstüne bir de 2008 ekonomik krizi eklenince, 2010 Toplu İş Sözleşmesi gerçekten son derece sıkıntılı geçmiş ve doğal olarak bağıtlanan sözleşme beklentileri karşılayamamıştır.
Esasen 2008 ekonomik krizi dönemi boyunca sadece gıda değil, her sektörde ciddi sorunlar ortaya çıkmış ( örneğin otomotiv sektörü aylarca işçileri ücretsiz izne çıkarmıştır) ve tüm sektörlerde bağıtlanan sözleşmeler beklentilerin çok uzağında kalmıştır. Yani burada TEKGIDA-İŞ olarak örgütsel bir başarısızlık ya da teslimiyetçilik söz konusu değildir.
Tam tersi o dönemlerin ücret istatistikleri incelendiğinde görülecektir ki; büyük çoğunluğu TEKGIDA-İŞ tarafından bağıtlanan sözleşmeler sayesinde, her şeye rağmen kriz döneminde reel olarak ücret artışı yaşanan tek sektör, gıda sektörü olmuştur.
Ama açık yüreklilikle söylemek gerekirse, elbette 2008 ekonomik kriz dönemi sözleşmeleri tarihimizin en parlak sözleşmeleri değildir. İşletmelerin finansal durumları müzakere masalarını son derece olumsuz etkilemiş ve “ iş güvencesi mi yoksa yüksek ücret artışı mı” ikilemi karşısında, elbette güvence tercih edilmiştir.
Sadece saldırmak ve karalamak amaçlı eleştiri ve yorumlar her ne kadar meselenin bu boyutunu bilinçli bir şekilde görmezden gelmekteyse de; TEKGIDA-İŞ olarak bizim temel ilkemiz ve stratejimiz öncelikle üyelerin çıkarlarıdır. Temel çıkarsa hiç şüphe yok ki, işçinin işinin garanti altına alınmasıdır.
Hamasi söylemlerle, en tepkisel eylemlerle topluluğu galeyana getirmek ve onların çoluk çocuğuyla birlikte geleceklerini riske attığını düşünmeden, çatışma ortamını şiddetlendirmek işin kolay yanıdır. Aslında toplumsal psikoloji açısından bakıldığında böylesi bir strateji Sendikamızın yöneticilerini belli çevrelerde “kahraman” konumuna da yükseltebilecektir, ama “bu yalancı pehlivanlığın” faturası ne yazık ki her zaman işçiye çıkmaktadır.
Gerçek sorumluluk ve risk, böylesi kritik dönemleri en az hasarla atlatabilmek, yeri geldiğinde kendi camiasındaki eleştirileri de cesaretle göğüsleyip, “gemiyi limana sağ salim yanaştırabilmektir”
Nitekim DANONE sözleşmesinde de yapılan budur. Bu konuda akıl ve sağduyu ile hareket edilmiştir ve vicdanlar rahattır. Kaldı ki, sözleşme masasında işyeri temsilcileri de yer almış ve süreç baştan aşağı onlarla birlikte yürütülmüştür. Tüm gelişmelerden de üyelerimiz anında haberdar edilmiştir.
Bir sonraki döneme gelindiğinde ise başka bir sorunla karşılaşılmıştır. DANONE şirketinin beyaz yaka çalışan sayısı, mavi yaka çalışan sayısının üzerine çıkmış ve bunun sonucu olarak dönemin geçerli yasal mevzuatı karşısında çoğunluk elde etmek ve dolayısıyla yetki belgesi almak mümkün olmamıştır.
Bunun üzerine üyelerimizden imzalı ve Sendikamızın kendilerini temsil etmesine rıza gösterdiklerine dair özel yetki alınarak ve yine işyeri temsilcilerinin de katılımıyla işveren yetkilileri ile Ocak 2012’de toplantı yapılmıştır. Ancak işverenin geçmiş dönem enflasyon rakamının bile altında ücret zammı önermesi üzerine Sendikamız yasal yetki belgesine sahip olmadığı ve masada pazarlık gücü bulunmadığı için böyle bir Protokol’un altına imza atmayı “etik” bulmadığı gerekçesiyle görüşmelerden çekilmiştir.
Sendikamız, 2013’te yeniden yetki başvurusu yaptığı tarihe kadar yine DANONE yetkilileri ile temasını sürdürmüş ve soruna çözüm aranmıştır. Bu arada Gönen Fabrikası satılmış ve işletme kapsamından çıkmıştır.
Bu arada, 6356 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra Bakanlık istatistik sistemi farklı bir kodlama modeline oturtulmuş ve yeni sistemle birlikte merkez ofis ve depoların farklı bir işkolunda yer alması neticesinde Sendikamızın DANONE işyeri ile ilgili çoğunluk sorunu ortadan kalkmış ve Bakanlık 24.10.2013 tarihinde TEKGIDA-İŞ lehine yetki tespiti yapmıştır.
İşverenin söz konusu işyerlerinin de aynı işletme kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle yaptığı itiraz üzerine konu yargıya taşınmış ve kısa bir süre önce işveren tarafı davadan feragat edinceye kadar yargılama devam etmiştir.
En son sözleşmenin sona erdiği 31.12.2011 tarihinden bu yana DANONE işçilerinin toplu sözleşme haklarını yeniden elde edebilmek için sürekli mücadele verilmiştir. Mesele hiçbir zaman kendi akışına bırakılmamış, IUF yönetiminin de değerli katkıları ve Fransa’daki şirket merkez yönetiminin de dahil olduğu bir görüşme süreci kesintisiz devam etmiştir. Bu süreç gizli kapaklı değildir ve temsilcilerimiz aracılığı ile üyelerimize düzenli bilgi aktarımı yapılmıştır. Yeri gelmiş kurumsal web sitemizden açıklamalar yapılmıştır.
Kısaca özetlemeye çalıştığımız bu dönemin gelişmelerinden DANONE işçileri, işyeri sendika temsilcileri gayet yakından haberdardır. Dolayısıyla TEKGIDA-İŞ’in üyelerini unuttuğu, ilgilenmediği, sorunu ortada bıraktığı gibi iddialar hem haksız hem insafsız hem de gerçek dışıdır.
Üstelik DİSK/ Gıda-İş de bu yaşananları gayet iyi bilmektedir. Ama Türkiye’deki sendikaların “kolaycılık ve yalancılık” hastalığı anlaşılan o ki; Gıda-İş Sendikası’ na da sirayet etmiştir.
Özellikle sendika üyeliğinde Noter sisteminin kalkmasından sonra bu alanda ciddi bir hareketlenme olmasını bekliyor olmakla birlikte, doğrusu yandaş sendikaların klasik hale getirdiği etik dışı davranış modelini Gıda-İş’in de benimseyeceğini beklemiyorduk. Örgütsüz bunca gıda işletmesi varken, örgütlü bulunan işyerlerinde çalışan işçileri bünyesine kazandırmaya çalışmak, “zahmetsiz kazanç elde etmekle” aynı anlamdadır. Zor olan örgütsüz olan işçileri ikna edip sendikalı yapabilmektir. Asıl sendikal örgütlenme mücadelesi de budur.
Örgütlü olan bir işletmede zaten sendikal bilinç elde etmiş olan işçilerin üstüne gitmek zahmetsizdir, ama ikna etmek için de bu kez kaçınılmaz olarak yalan dolana başvurmak gerekir.
DİSK/ Gıda-İş’in yaptığı tam da budur. Yalanlarını sıralamak gerekirse;
-TEKGIDA-İŞ, DANONE işçilerini yalnız bırakmış, haklarını aramamış hatta mağdur etmiştir. YALAN. Yukarıda anlatılan süreç hem işçinin, hem işverenin, hem uluslararası camianın tanıklığıyla yaşanmıştır.
-Gıda-İş daha iyi şartlarla sözleşme imzalayacakmış. YALAN. Gıda-İş TEKGIDA-İŞ üyelerinin aklını çelmeye çalışırken, nasılsa bir gerçeği hep saklıyor. O da şu: GIDA-İŞ SENDİKASI EHLİYETSİZ!
Bu, ne anlama mı geliyor? Yani GIDA-İŞ herhangi bir işyerinde çalışan işçilerin çoğunluğunu elde etse bile TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ İMZALAYAMAZ. Yürürlükteki mevzuata göre toplam üye sayısı itibarıyla işkolu barajını aşması mümkün değildir. İşkolu barajını aşmayan sendikanın da Bakanlık’tan yasal yetki belgesi alması mümkün değildir. Dolayısıyla yasal bir sözleşme imzalaması mümkün değildir. (Nitekim Trakya’da kurulu bulunan BUNGE Yağları bunun en iyi örneğidir.)
Bu durumda yasa dışı olarak işverenle işçiler adına pazarlığa oturdu diyelim, bu kez grev yapma hakkı yoktur. Yanılıp da grev yapmaya kalkarsa bu “kanunsuz grev olur” ve işçilerin işten çıkarılmasına, suç işlemesine yol açar. Gıda-İş’in yapabileceği DANONE işçisi adına sözcülükten öteye geçmez. Yani aslında davulu işçi taşırken, o sadece tokmak sallamaya çalışmaktadır.
DANONE işçisinin gözden kaçırmaması gereken en önemli husus ise TEKGIDA-İŞ’in yasal olarak yetki belgesi almaya hak kazandığıdır. Hukuk mücadelesi sona ermiştir ve en kısa sürede belge alınarak toplu görüşme süreci başlatılacaktır.
DEĞERLİ DANONE İŞÇİLERİ!
Sizlerle birlikte 2000’li yılların başlarından itibaren 5 yıl Fabrika önlerinde yağmur, çamur demeden mücadele verdik. Toplu sözleşmeli düzene geçmek için yurt içinde ve dışında tüm kapıları zorladık. Bu hakkı da söke söke aldık.
Şimdi yıllardır birlikte verdiğimiz kavganın ve elde ettiklerimizin üstüne oturup, kendileri için kazanç sağlamaya çalışanlara kanma. Kendi emeğine, kendi mücadelene ve sendikana sahip çık.
Unutma. Şu anda tamamlanmış bir yargı süreci var. Yakında yetki belgesi de elimizde olacak. Toplu sözleşmene kavuşmak için sonu belirsiz yeni bir maceraya atılmak niye? TEKGIDA-İŞ yetkili olduğu sürece hukuken başka bir sendikanın yasal bir sözleşme imzalamasına imkan yok. Oysa, bunca özveriyle beklediğin hakkın artık zaten elinde.
Gıda-İş hiçbir sorumluluk almadan, hiçbir yetkisi olmadan size boş vaatte bulunuyor. Bir kez daha üzerine basarak söylüyoruz. Yasal olarak işkolu barajını geçemez, yetki için başvuru yapamaz, yapsa da belge alamaz. Kısacası sizi toplu pazarlık masasında yasal olarak temsil edemez. Üstelik bu durum TEKGIDA-İŞ yetki belgesini alsa da almasa da değişmez.
Gelin kendi çıkarları için sizi kullanmaya çalışanlara alet olmayın. Ananızın ak sütü gibi helal toplu sözleşmeniz için artık hiçbir hukuki ve fiili engel yok.
Varlığınızı yanımızda hissedelim ki, pazarlık masasında gücümüz artsın. TEKGIDA-İŞ olarak yasal sözleşme sürecini başlatmakta kararlıyız ve başlatacağız.
İnanıyoruz ki, aklınız ve vicdanınız ağır basacak, kendiniz için en doğru kararı vererek, gerçek yuvanıza geri döneceksiniz.
Gıda-İş’in yalanlarına kulak vermeye devam ettiğiniz takdirde, korkarız ki bu tablo, DANONE’nin Türkiye yatırımlarından vazgeçerek işyerlerini kapatmasıyla son bulacak. Sırtında yumurta küfesi olmayan Gıda-İş o anda doğaldır sizleri kaderinizle baş başa bırakacak.
Sizleri yıllardır omuz omuza mücadele verdiğiniz dava arkadaşlarınızın yanına çağırıyoruz. Hiç endişeniz olmasın ki, biz demokratik iç yapımızla her zaman öz eleştirimizi yaparız ve üyelerimizle selamete çıkarız. Son dönemlerin en başarılı sözleşmelerine imza atmış bir TEKGIDA-İŞ olarak yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır.