HAYDİ KADINLAR, BURSA’YA DAYANIŞMAYA!
Bursa´da Renault´da başlayan grev; TOFAŞ, Coşkunöz, Mako işçilerini de içine alarak genişledi, Kocaeli´de Ford Otosan işçileri de üretimi durdurma kararı alınca, yetkililer fabrikayı tatil etti. Ototrim şenliğe katılan son fabrikalardan oldu.
Bursa’da Renault’da başlayan grev; TOFAŞ, Coşkunöz, Mako işçilerini de içine alarak genişledi, Kocaeli’de Ford Otosan işçileri de üretimi durdurma kararı alınca, yetkililer fabrikayı tatil etti. Ototrim şenliğe katılan son fabrikalardan oldu. Grev dalgası yayılırken, işçiler sarı sendikalara; dayakla, tehditle, patronla işbirliği yaparak, devletten güç devşirerek sendikacı olunamayacağını gösteriyor. Liberal solcularımıza da sınıf mücadelesinin bir kimlik mücadelesi olmadığını; dinsel, ulusal, etnik tüm kimlikleri kesen sınıf sömürüsüne karşı bir mücadele olduğunu, pratikleriyle her gün yeniden ve yeniden ispatlıyorlar. Anaakım gazetelerde çıkan şu kadar zarar, bu kadar ziyan haberlerinden de; sınıfın gücünü ters bilinçten değil, üretimdeki yerinden aldığını, bizler şalteri indirince patronların makinelerimin ve fabrikalarının enkaz yığınından öte bir anlamı olmadığını görüyoruz. Sakallı, Bursa semalarından, müstehzi gülümsemesiyle bizlere göz kırpıyor yani bir kez daha. Ona eyvallah selamı çakarken, direniş alanlarına geri dönmekte, olay mahalline daha dikkatli bakmakta yarar var.
BirGün 98 direnişine katılan eski bir Renault işçisiyle konuşmuş, "Bu defa farklı, bu defa aileler de işin içine katılıyor" diyor. Ailelerden kasıt burada elbette de kadınlar. Bu direnişte gerçekten de alkışlı, oturup kalkmalı eylem fotolarının yanı sıra, tel örgünün gerisinde elini erkeğe uzatan kadınları, önlerine "Baba benim için diren, benim ve kardeşim için diren, dayı benim için diren" pankartları iliştirilmiş dünya tatlısı, küçük kız ve erkek çocukları çok fazla görüyoruz. Kadınlar neredeyse, çocuklar oradadır…
Otomotiv erkek ağırlıklı bir sektör, kadınlar alt sanayilerde, otomobillere küçük metal ve plastik aksan üreten işyerlerinde çalışıyorlar genellikle, grevin oralara sıçramasıyla işçi kadın sayısında bir artış olabileceğini öngörebiliriz. Şu anda en büyük fabrikalardan birinde direnen ve iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda işçi kadın olduğunu da biliyoruz.
Evet, metalcilerin grevi klasik sendikal anlayışın özne olarak gördüğü işgücü üzerinden, çekirdekte bulunan erkek işçiler üzerinden ilerliyor. Burada grevin temel oyuncusu gerçekten de erkek işçiler; grevin aktörlerinden biri, yani sendika işin içinde yok, bunun yerine işçilerin öz örgütlenmeleri, komiteleri, komisyonları var. Bursa başkaldırısından direnmeye niyetli çekirdek işgücünün ve onun öz örgütlenmelerinin bir grevin başlatılması ve yürütülmesinde temel öneme sahip olduğunu görüyoruz. Her grevde olduğu gibi bir de patronlar var, bunlar da sürecin karşımızda yer alan oyuncuları; küreselleşmiş emek piyasalarında, güçlerini yalnızca ulusal burjuvaziden değil uluslararası sermayeden de alıyorlar.
Kadın dayanışma grupları
Onlara karşı mücadelemizde, özgücümüzün yanı sıra, bizi destekleyenlere de ihtiyacımız var. Günümüzde, esasında büyük oranda geçmişte de grevin temel oyuncularından biri de dayanışma gruplarıdır. 1980 öncesini yaşayanlar bilirler, güçlü öğrenci örgütlenmeleri, sol partiler, grev çadırlarının vazgeçilmez ziyaretçileriydiler. Kitle iletişim araçlarının bu kadar geliştiği, herkesin olan bitenden anında haberdar olduğu günümüzde, örgütlü dayanışma gruplarının varlığı, gerçekten de grevin seyrini değiştirebiliyor. Antalya Serbest Bölge’de bulunan Petrol-iş Sendikası’nda örgütlü Novamed işyerinde 2006 yılında başlayan ve bir yıl süren işçi kadınların grevinde, grevin yönünü değiştiren feministlerin öncülüğünde kurulan, pek çok sol ve kadın örgütünü içine alarak genişleyen, ‘Novamed Kadın Dayanışmasının ülke ve dünya çapında yürüttüğü kampanya oldu.
Bursa grevinde ise erkek işçi eşleri kadınlar ve onların oluşturdukları dayanışma biçimleri ön plana çıkıyor, henüz çok örgütlü olmayabilirler, ama kervan yolda düzülür, ingiltere’de 1984-1985 yılında 13 ay devam eden büyük maden grevinde, grevci madenci eşleri tarafından kurulan kadın dayanışma grubunun grevin o günün şartlarında duyurulmasında ve grev için yollanan malzemelerin örgütlenip dağıtılmasında çok önemli rolü olmuştu. Ev işleri ile uğraşan, ‘ev kadını’ olarak tanımlanan ücretsiz aile emekçisi bu kadınların büyük bir bölümünün köylerinden dışarı ilk defa çıktığı anlatılır. Kadın dayanışma grubuna mensup kadınlar, eşlerinin karşı çıkmasına rağmen grev nöbeti tutmuşlar, büyük kadın yürüyüşleri örgütlemişler, ülke dışına çıkarak mücadeleyi anlatıp uluslararası dayanışmayı örgütlemişlerdi.
Evet, grevlerin başarısında dayanışma grupları önemlidir. Çünkü örgütlü dayanışma grupları, grevin hay huyu içinde akla gelmeyecek ya da işçilerin yaptıklarında zarar görebilecekleri eylem biçimlerini rahatlıkla uygulamaya koyabilir. Ayrıca dışarıda oldukları için hareket kabiliyetleri daha fazladır, ulusal ve uluslararası dayanışmayı daha seri ve aktif biçimde örgütleyebilirler.
Kadın dayanışma grupları da dayanışma grupları arasında özel bir yere sahiptir, çünkü kadın kurtuluş hareketi daha ziyade somut ihtiyaçlar üzerinden kampanyalar biçiminde örgütlenir, bürokratik bir örgütlenme yapısına sahip olmadıkları için, hareket kabiliyetleri güçlüdür ve hızlıdırlar…
Bursa’da erkek işçiler ve az sayıda işçi kadın grevdeyken, dışarıda başka türden bir direniş sergileyen, "aile değil, kadın olan" hemcinslerimizin kadın dayanışma gruplarına ihtiyacı var, sendikalarda kadın çalışması yapan kadınlar, feministler, meslek örgütlerindeki kadınlar, kadın istihdam örgütleri,
"Bu zorlu mücadelede bizim de bir tutam tuzumuz olsun" demeye ne dersiniz?